DİYALOG MÜZESİ

SEMA AKKURT DOĞAN İLE




398. DİYALOG: YOLCULUK HALLERİ


Merhaba
"Sanat ve Teknik" denilince ne anlamalıyız, siz sanatınızda hangi teknikleri kullanırsınız?


(ArtCRITICS)

Bence sanat düşüncedir. Teknik ise o düşüncenin görsel yada işitsel'e yansıtılabilmesi için bir araç.

Hangi teknikleri kullanırsınız?

Görsel sanatlardan resim, fotoğraf ve son zamanlarda yazı.

Evet, bu dallarda hangi teknikleri kullandığınızı merak ediyoruz...

Genelde resim dalında yüzey resmi, tual üzeri akrilik / karışık teknik. Fotoğraf + dijital resim ve son olarak yazı sanatında düz yazı ve şiir.

Düşüncede ürettiğimi görsel yada yazı ya yansıtırken belirli tekniklere sıkışıp kalmak bana uygun değil. Araştırmayı ve sürekli yeni teknikler deneyip kendimi geliştirmeyi severim. Kavramsal içerikli malzemeli çalışmalarla (ahşap üzeri metal) resim alanında yola çıktım. Mekan içi düzenlemeler, tual üzeri karışık işler, akrilik / zift /... aklınıza gelebilecek her türlü boya ve malzeme. Son iki senedir fotoğraf + dijital resim ve son iki yıldır düz yazı, son bir yıldır da şiir...

Düşüncenin sınırsızlığını her hangi bir tekniğe bağlı kalarak yansıtmak neden?
Neden teknikte sınırsızlık bazı kesimlerce tutarsızlık olarak algılanır?
Düşüncedeki sınırsızlık,neden teknikteki sınırsızlık ile desteklenmesin?

"Tekniğe sıkışma" tabirinizi açmanızı rica edeceğim. Teknik kullanımı ile tekniğe sıkışma arasındaki farklar nelerdir?

Teknik; düşüncenin yaratıcılığını ifade dilinizdir. Kullandığınız teknik ile düşünceniz ne kadar örtüşürse o çalışma o kadar başarılıdır. Sıkıntı, düşüncenin teknik ile örtüşmediği yerde başlar ve işte tam da o noktada ifade dilinizdeki kelimeler yeterli gelmiyorsa, farklı bir dil neden kullanılmasın?

Sıkışıp kalmaktan kastım; sanatçı tarzı denilen kalıplaşmış düşünceden çıkıp düşüncedeki sınırsızlığı, teknikteki sınırsızlık ile desteklemek gerekliliği.

"Sanatçı tarzı" yerine "sanatçı tarzları" tabirini kullansak sorun çözülebilir mi?

Sanmam. Neden derseniz sınırlama hala söz konusu da ondan...

O halde tarzın sonsuzluğu ile devam edelim. Teknik de kendi içinde sonsuz olamaz mı?

Sanatçının nefesine bağlı. Sanat'ta oldum dediğiniz an yanılgıya düşersiniz. Aynı teknikte yıllarca uğraşan bir sanatçının, bir süre sonra bu yanılgıya düşmesi kaçınılmazdır.

Tekniği geliştirmek mümkün değil midir?

Bence, tekniği değil kendimizi geliştirmemiz söz konusudur.

Ama tıkanabildiğinizden bahsetmiştiniz, bu durumda tekniği geliştirmek gerekmez mi?

Gelişen tekniğin kendisi değil, insan oğludur.

İnsanoğlu buna bir tanımlama getirerek hem belirliyor hem öğreniyor hem de öğretiyor ama. Belirsiz, tanımsız bir teknik ve tarz sizce varolabilir mi?

Benim kullandığım tekniğe hakim olup olmamam değil söz konusu olan, düşünce ile tekniğin örtüşmesidir...

Tamam işte, en baştan beri onu sorup duruyorum zaten. Siz hangi tekniği kullanıyorsunuz ve neden o tekniği kullanıyorsunuz?

Düşündüğüm şeye en uygun teknik ne ise onu kullanırım. Çalışmanın düşünsel boyuttaki içeri karşıtlıklar üzerine ise ona uygun malzeme ve dolayısıyla teknik düşünürüm. Armoni söz konusu ise yine aynı şekilde yada düşündüğüm şeyi ifade etmeye resim dili uygun değilse şiir / yazı... Çalışmalarım genelde anlık çıkar ve o an hangi tekniği uygun bulursam odur benim için.

Çalışmalarınızdan bir kaç örnek görmemiz mümkün mü?




Görsel medya hayatımızın neresinde? Mekan içi düzenleme.




Ahşap üzeri metal, organik / inorganik ilişki.




"1+1=1' e Yolculuk Halleri" karışık teknik.

Evet, lütfen şimdi bu eserin nasıl oluştuğunu anlatın bize, mümkünse?

Son paylaştığım 1+1=1'e Yolculuk Halleri, şiir ile başladı ve eş zamanlı oluştu. Bu konsepte yazdığım her şiirin bir resmi vardır. Bu konu aslında herkes gibi benim de kendime yaptığım yolculuğun yansıması oldu.

Önceden yapmış olduğum yüzey çalışmalarımın fotoğrafları ve benim kendi fotoğrafım ile dijital bir çalışmanın yüzeye taşınması. Önceden kısmen kurgu olsa da resim yine kendi sürecini oluşturdu ve spontane gelişen sonuçlar oluştu ve güzel olan,çalışmanın konsepti ile çıkan görsel spontane etkilerin bir birleri ile örtüşmesi.

Şiir'i görmemiz mümkün müdür ve "karışık teknik" denilince nedir anlatılmak istenen?

BEN’den BANA MEKTUP!..

SEMA AKKURT DOĞAN·7 MART 2016 PAZARTESİ
1+1=1’e YOLCULUK HALLERİ 1/1

Çıkarken indiklerini
Bilmediler...
Değilmi ki . ..
Kendi rüyalarında
Tatlı uykuya dalıp
Tekrar tekrar,
Rüyalardan rüyalar beğendiler...
Sen!...
Kendi rüyasında,
Rüyada olduğunu bilen...
Ankh'ını eline alan...
Alıpta aslına dönen
Ve indikçe
Çıktığını bilen...
-Cihad-ı Ekber-inde
Kara kedisini bırakıp,
Kendi bataklığında,
Saklayıp unuttuğun...
Ve bataklığının
Tam ortasında
İnci gibi parlayan
Lotus'una kavuşan.
Sen!
Sen!.. biliyorsun..
Senden önce...
-Gayb-ı bilenler,
Senden sonra da
Bilecekler gibi!..
-Ab-ı hayatı-nı yudumlamadan,
-Ekmek-ini yiyip...
-Kevser şarabı-ndan içen!..
Üzülme!...
Elbet zamanı geldiğinde
1+1=1'e yolculuk halleri sonunda
-Gayb-ı,
Kendi cennetini
İnşaa edenlerde...
Kendi cehennemlerinde yanmanın
Huzuru içerisinde
Bilecek! ...
Ve o an, kavuşma an'ı olacak!..

Sema Akkurt Doğan 732016

Yüzey üzerinde farklı tekniklerin bir arada kullanılmasıdır karışık teknik...

O halde buradan felsefeye geçiş yapabiliriz, kanımca: Şiirde bahsini ettiğiniz benlik ve birlik' ten ne anlamalıyız ve geçmişte hangi örneklerine rastlıyoruz?

Geçmişte derken?

Tarihte...

Sanat alanındamı, şahsi işlerimde mi?

Birlik ve ben'i irdelemeye çalışıyoruz ya, önce sizin beslendiğiniz kaynakları ve daha sonra şahsi işlerinizi detaylandıralım lütfen...

Aslında sanatın hiç bir dalını felsefeden ayrı ele almanız doğru olmaz. Sormak istediğiniz BEN' mi yoksa ben'mi?

Şiirinizde bahsini ettiğiniz ve işlediğiniz kavram...

Şiirde bahsettiğim başkalarının gerçeği, benim ise rüyam daki ben'im uyanışı...

Karmaşa oluş muyor mu bu durumda ve eğer öyleyse kasıtlı bir karmaşa mıdır, bahsini ettiğiniz başkaları neden bu kadar önemlidir?

 :) ... Karmaşa olması son derece doğal. Neden derseniz bu şiir benim kendime yaptığım yolculuğun ta kendisi. İç - Dış sorgusu, gerçek nedir sorgusu, tüm o karanlık kaoslar ve sonunda yanan ışık.

Aynı yollardan geçmek üzere olanlar için tecrübelerinizi detaylandırmanızı rica etsem, nasıl detaylandırırsınız?

Bu süreç tamamen kişisel bir süreçtir...Ama insanın sorgulaması ve araştırması başlamak için iyi bir noktadır.

Detaya girmek istemiyorsunuz anladığım kadarıyla!

Katılarınız için teşekür eder, sanat yaşamınızda başarılarınızın devamını dilerim.


Ben teşekkür ederim. Başarılar. Sevgiyle kalın.
 
 
İKİNCİ BÖLÜM:

"Basit - Sâde" neden anlaşılmaz?

Karmaşığa şartlandığımız ve şartlandırıldığımız için, eğitim sistemimizde düşünmeyi ve muhakemeyi öğretmedikleri için... ezberci bir eğitim sistemi ile muhakeme yeteneği gelişmemiş bu sebeble anlık çözümler üretemeyen, gözünün önündekini göremeyen bireyler mantar gibi yetiştirildiği için...

"Gözünün önündekini göremeyen" vurgunuz canalıcı oldu burada. Pekiyi asıl soruyu soralım o halde, "nasıl olur da bir devlet kendi vatandaşlarına bu haksızlığı yapar?"

Veya nasıl olurda bir millet Recep İvedik'i 5. bölüm çektirir?

Neler oluyor bu ülkede


Devlet mi yoksa hükümet mi?

Devlet. Bu devlet çok çok uzun bir zamandır (neredeyse bin yıl) böyle


Devletin varlık sebebi toplumdur ama aynı zamanda yok'luk sebebi de... İşin özü toplum devletin hem en büyük güç kaynağı hemde tehdit kaynağıdır.. Devlet her daim varlığını koruyabilmek için "aba altından sopa göstermek" durumundadır.

Vatandaşına sopa gösteren bir devlet günümüz koşullarında sömürge devlet değil midir?

O durumda sopayı gösteren devlet değil, sömüren olur.

Dilerseniz devlet felsefesi ile sanat felsefesinin uyuşmazlığı ile devam edelim, benim özel zevk aldığım konulardır bunlar..?


Gücüm yettiğince...:)

Kurumsal olarak devletin sanattan önce geldiğini gözönüne alırsak, kölecilik ile de başlatanları dikkate aldığımızda nedir sizce devlet?

Devlet olgusu, insanlığın yükselişinin önündeki en büyük engeldir bence...

Ortaklaşıyoruz. Pekiyi aşılması zor gibi görünen bu engel nasıl aşılabilir?


Bireylerin kendi gücünü keşfi ile...

İnsan denilen varlık biyolojik, holografik ve anlamsal bir varlıktır.beynininin halen hazırda %7 ile en fazla 12 sini kullanabilen insan, kendi gücünü keşfetmesi ile dışardan yönetilme gibi bir gereksinimi kalmaz.

Nihayetinde devlet dediğimiz de bürokratlardan dolayısıyla insanlardan oluş muyor mu, devleti nasıl küçültebiliriz?

Meclisteki millet vekillerinin veya devleti yönetenlerin eğitim seviyesini bir kenara koyalım. birde asıl önemli olan,oluş seviyelerine bakalım. Sorunuzun cevabına gelirsek, iş bireyde başlayıp genele yayılmakla devam eder.

Binali Yıldırım'ın kendisinden dinledim televizyonda, "devleti küçültmeliyiz" diyordu. Sizin devletin küçülmesinden anladığınız nedir?

Onların anladığı ile aynı olmadığı kesin.

Gitmeden son bir şey yazmak istedim... Birinin özgürlüğü bir diğerinin özgürlük sınırına kadardır!.. Devlet özelleştirme ile küçültülmez. İnsanların özgürlük alanı genişletilip devletin yaptırımı azaldıkça küçülür. Ben siyasetçi değilim, sade sıradan ama düşünmeye çalışan bir birey olarak nacizane düşüncem bu... o kadar.

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol