DİYALOG MÜZESİ

RANA ÇAMLIBEL İLE




453. DİYALOG: DİNLEMEK

Yorumlayın bakalım...




















P. G. Eseri. Muhteşem dalgalanmaları vardır. Armoni mükemmeldir.

Diğerleri?

Abstract sanatçıların en iyilerindendir. Ayrıca 8. belki 9.

İyi bir takipçisiniz gördüğüm kadarıyla.

Farklı olmak özgün belki hepimizin isteği. Yapılmamışı bulmak zor. Yapılmayanı...
Oradan oraya sürükleniyoruz.

Bazısı hergün üretiyor...

Bir bakıyorsunuz sizin yaptığınızı bir başkası da yapmış yada siz onun... Önce yapan kazanır?

Kapılmamalı. Kendi sürecini sürdürmeli!

Bir de şu alışkanlıktan hoşlanmıyorum: "Akım adı altında herkes birinin peşine takılıp gidiyor".

İyi bir akım yakalarsanız, enerji tasarrufu dağlarsınız. Biz henüz ilköğretimi aşamadık. "Eczacı, ressam, şair, yazar, oyuncu ve yönetmen" titeli gördüm ben. Sanat evrenselde çok detaylandı oysa.


Kısacası kendi kendine öğrenme bilinmiyor. Hep başkalarından öğreniliyor ve üstüne kişilik eklenmiyor. Bu durumda yaratıcılık farkındalığı mümkün değil. Bizler Mengene içinde büyütüldük. Sıkıntılarımız bundan. Biraz farkında olan kişi hiçbir yere ait olamıyor. Ve kabullenilmiyor.

Ortada savrulup duruyorsunuz. Bu zarar veriyor.

Sizin alanınız olan digitali kabul etmeyen - tanımayan binlerce üniversite hocası var bu ülkede tıpkı resimle fotoğrafın farkını bilmeyenler gibi oysa oyun sektörü sinemayı bile geride bıraktı. Gel de anlat!

Artık mümkün değil. Çok zor. Ben eskiden de yaptığım gibi kağıt ve tuvale de başladım.

Biz boğuşuyoruz sahte Canonlarla...

Bravo yılmıyorsunuz.

Onlar kazanamaz. Yüz sene gerideler.

Ama sizi alır götürür. Özlersiniz dijital resim yapmayı. Nasıl boyanın kokusu özlenirse öyle bir duygu. Fakat boya ve fırça sizi çağırır. Boyayla yaptığım resimler de soyut çalışmaları daha çok seviyorum. Soyut çalışmalar benim için özgürlük demek.

Hocam orada mısınız, çok mu konuştum?

Hayır, bekliyorum. Bir yandan da edit yapıyorum.

Bugün soyut çalışabilirim, yarın ne tarz çalışacağımı bilemem. Karton (karikatür) çalışmalar da ilgimi çeker. Ayrıca fotoğraf. Hepsinde biraz yapmak istiyorum. Nacizane.

Ben resimlerimi diğer insanlarla paylaşmak istiyorum. Ama ‘çok güzel v.s.' yorumları beni utandırıyor. Daha çok isterdim ki bir şeyler, bir duygu katsınlar bana... bir sonraki çalışma için. Bazı davranış biçimleri de ayrıca çok üzücü, kırıcı oluyor. Ama olsun ben sevmeye devam ediyorum. Yaşlandım artık.

Huzur, güven önemli. Sergi açma konusuna hiç girmeyelim. Efendim "intihal, esinlenme" v.s.
Atı alan...

(ArtCRİTİCS)' İN alt yapısını oluştururken çok katkınız olmuştu. Size yine yeniden teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Sizden sonra 14.000 üyeli dev bir platforma dönüştü.

Emeğinize sağlık!

Uluslararasını değerlendirin bize lütfen!

Hangi yönden?

Ülke sanatçılarımız ne yapmalı?

Sosyal medyada güvenebileceğiniz insanlar yoksa kaybederler sizi. Çok başarılı sanatçılar var fakat akım ve benzerlik konusu devam ediyor.

Neutralism. Yeni fakat soyut sanatın devamı gibi görünüyor, felsefi açıdan global sanırım katılım az. Temsilciler yeterli katılımı sağlamıyor!

Sağlayabilirler. Bu nedenle zayıf kalıp gelişemiyor. Belki de bana dışarıdan yansıması böyledir. Tabii sanatçılar sos. Medya  ile sınırlı değil. Sosyal medya cadde gibi. Sanki köşe başları var.

Çok zor Hocam

Benim istediğim şey; güvenilir, sanatı bilen, sanatı seven, iyi insanlarla sosyal medyanın bir köşesinde olmak. Dünyanın her yerinden ama siz iyi ki varsınız. Bu gün için alacak verecek konusu yok ? Beni anlayın, yanımda olun yeter.

Resimlerimin hiçbirini  beğenmiyorum. Akışa bakarken rastladığımda bana itici geliyorlar.

Neutral eser her koleksiyonda kendine yer edinebildiği için çığır açıyor fakat en geniş itibariyle baktığımızda bütünü bütünleyen - bütünleyecek olan quantum çağ çabaları uç veriyor aslında. Digitalin edindiği yeri anlatmanın bir anlamı yok burada.

Biz inisiyatif olarak piyasada var olan çirkinliklerin içinden çıkıp geldik ve dedik ki "sanatçı inisiyatifi tümüne yakın eline alsın. biz de elimizden geldiğince bu yolda emek harcayalım".

Bu yeni gibi duran çabamız geleceğe yatırımdır.


Ne yapmalıyız veya ne yapmalıyım? Şu anda arkadaş sayım on iki.

Sanatçılar birlik olup Canonlara başkaldıracak. Sanat disiplini başta devlet olmak üzere tüm disiplinlerden ayrılacak ve ulusalrarasının da desteğiyle yerini bulacak. Çok basit

Gruplarda paylaştığım çalışmalarımın yerine olmadık fotoğraflar koyuyorlar, tehditler alıyorum. Sizce bu bir başkaldırı mı?

Bana ait hesaplarım, sayfalarım sürekli hekli. Bir insana yön mü vermek doğru, hırpalamak bir kenara atmak mı?
Bizler hatalı varlıklarız. Şifrelerimiz bizi hata yapmaya uygun hale getiriyor. Ben sadece yaşayan bir şeyim ve yarın öleceğim. Irk, dil, din, ulus vs ayrımını tanımam. Küçük bir kadım işte...

Yaptıklarımızla kalıyoruz.

Resim yapan yada yapmaya çalışan bir kadınım. Bunu yapmayı seviyorum, kopamıyırum.
Yoo, E - sergi de açamıyorum. Aile içinde bakıp duruyoruz. FB v.s. de de paylaşma. Ne kadar olay oldu! Bu...

İnsan yaşadıkça, gördükçe hatalarının farkına varıyor fakat affetmeyi bilmiyor bazı insanlar. Çok çok üzgünüm. Her şey için... Halbuki ben herkesi çok sevmiştim. Hala da seviyorum. Hatayı kendimde arıyor ve buluyorum. Ben ne buraya ne de başka bir yere ait olamıyorum. Çocukluğumdan beri böyle. Bu nedenle yanlış anlaşılıyorum.
Kadın olmak heryerden zor. Erkek selfileri sorun olmuyor. Kadın selfileri büyük olay. Yok kopyalıyorlar, yok çalıyorlar, montajlıyorlar... Bu ne acayip bir dünya. Ben bu gezegeni sevmedim, bir daha gelmem?

Sanat manat yok burada. Siz saymışsınızdır? Ben sanat konusunda hiçbir şeyim, hiçkimseyim. Sadece resim çalışmalarım var. Dijital yada değil farklı bir çalışma  değerini ve yerini bulacak.

Katkınız için teşekkür eder engellerden sıyrılmış bir dünyada buluşma dileğimi yinelerim. Sevgiyle kalınız.

Dinlediğiniz için teşekkür ederim. Saygılar.

Rana E. Çamlıbel

İKİNCİ BÖLÜM: AYDINLANMA



Ne anlatıyor?

Rana E. Çamlıbel 1-Yağmurdan kaçarken, doluya tutulduk.

Karanlık şemsiyeler...

Rana E. Çamlıbel 2-Siyah ışığı, güneşi çeker. Beyaz gibi yansıtmaz. Bu bir karşılaşma. Karanlığa, karanlıkla cevap verme. Bu siyah şemsiyeler sahte ışığın tüm enerjisini alacak.
3-Protesto

Yoğun biçimde ışığa karşı duruş da var ama...
Araçları palyatif...


Rana E. Çamlıbel Yorumlarım içimdeki iyileştirme çabasından kaynaklanıyor sanırım.
Ancak teknik açıdan yanlış renk seçmişler. Tamam ‘siyah’ kötüdür; anlayışı. Genel kanı bu zaten. O halde; ışığa karşı duruş

Etkinin dışardan gelmiş oluşu, başlıbaşına bir soru..?

Rana E. Çamlıbel Işık kaynağı içeride olsaydı zaten kontrol edilirdi.

Kendileri ışık olurdular

Rana E. Çamlıbel Söndürürlerdi

Söndüremezler çünkü ışık asıl gerçektir.
Karanlık yokluktur.


Rana E. Çamlıbel Işık her zaman geçecek bir yol bulur kendine.

Attila' nın Allah' ı, peygamberi yoktu. Kışkırtıcı bir kırbaç, benim için Attila.

Rana E. Çamlıbel ‘Attila atını arıyor’ ne demek? Hocam

Çok anlamlı:

"Ben Attila, ATININ önünde imparatorları (Doğu ve Batı Roma imparatorları) ve Papayı diz çöktüren adam. Derim ki... Ölüm gerçeğini kabullenemediğinizden tanrılar, cennet ve cehennem uydurdunuz. Asırlar sonra hatırladığınız da beni, söylüyor olacağım YİNE bu gerçeği"





Avusturya - Macaristan (Hungary)

Rana E. Çamlıbel Habsburg Hanedanı- 1.Dünya Savaşı sonrası yıkıldı.

İll' in öğrencileri asla tükenmedi. İll bildiğimiz Attila' dır. Aydınlanma demek...

Rana E. Çamlıbel İngilizce anlamı "hasta". Sizin buradaki Aydınlanma teriminiz bugünün aydınlanmasıyla ilgisi yok tabii ki. Siz hoşlanmazsınız onlardan. Neyse bu konular beni aşıyor.

Çok fazla detay var.
Adamlar "aydınlanma kilisesi" diye bir kilise bile kurmuşlar


Rana E. Çamlıbel Edebiyatta tezat sanatı. Matematikte ters orantı. Mantıkta çapraz önerme

Aynen. Kilise bunu sık kullanır, tersine kurgu...

Rana E. Çamlıbel Kendilerini mi aydınlatıyorlar yani! ?

İsa' nın kendisi "doğruyu söyleyin" der ama babasının kim olduğunu söylemez. İnsanlar - inanmışlar da onu önce tanrının oğlu sonra tanrı yapar. Kilise budur...

Dünya nüfusunun yarısına direkt hükmediyorlar, bugün. İlginç olan, aydınlanmanın bu İblislerle nasıl mücadele edebildiği..!


Rana E. Çamlıbel Sorun kişilerde. Kişiler zemin hazırlar. İyi kalp, akıl, duyumsamak, farkındalık, öngörü, en önemlisi karşındakinin söylediğini algılayabilmek. Bunları yapamazsanız inanırsınız.Bu sosyal medyada da bir sorun. İfade yada gözler görünmüyor.

İnanç üzerine kurulu bir dünyaları var. "inanıyorsan üstünsün" diyen Kuran' la, "inanıyorsan görürsün" diyen İncil arasında fark yoktur.

Yalana inanılır. Doğru ise bilinir...


Rana E. Çamlıbel İsteyen, neye istiyorsa inansın. Konunun özü, kalp ve beyin arasındaki irtibatı koparmamak.
Tabii ben birey bazında değerlendirdim.

Nefs tezkiyesi veya ego düşmanlığı ile bireyi yokediyorlar... Onların hakkından Attila gelir

Sekülerizm - laikliği savunduğum için ÇAMLIBEL Cezaevinde yattım:

http://cezaevinden




ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: KABAK MESELESİ

Rana E. Çamlıbel Normal ve anormal. Bakın arada kullanılacak bir sözcük yok. Sistem kategorize eder ve siz böyle öğrenirsiniz, düşünmeden devam ederek. Peki sistemi kim oluşturur yine siz; düşünmeden devam ederek...

Bir de yoğun dış etkiler var tabii, ne kadar uğraşsanızda sisteminiz çalışmayabilir. Kooperasyon şart...
Kendiliğinden oluşursa dadından yinmez

Rana E. Çamlıbel Evet, çok doğru. Burada bireysellikten başlayıp globale giden bir yolu anlatmaya çalıştım.

Evrensel tabirini kullanmak daha eğlenceli fakat bizdeki sahte Canonların ördüğü bir barikat var yarıya yakına amansız hegemon olan. Kırılmasının önkoşulu özgüven...
Bir kabak ilham verebilir.

Doğanın sonsuz canlı kurgusuna karşı, ışığı bile emen karadelikler düzeni. Evren gerçekleri...

Rana E. Çamlıbel Kabağın kimin eseri olduğunu bilen, ancak ne söylediğimi anlar Hocam. Şimdi bu eserden yola çıkan onlarca kabak olacaktır ancak.

Doğanın eseri fakat sanatçı olmanın olmazsa olmazı insan çekip çevirmesi...
Herkes görsün anlamında.

Rana E. Çamlıbel Bu eser ‘anormal’ diye nitelendirilen bir sanatçının... Kendisi akıl hastanesinde ikamet eder iken bu tarz çalışmalar yapmış. Artık bu kabak onun ‘kabağı’. Neye göre anormal! Pekiyi, neden normal insanların sesi duyulmuyor da anormal insanların sesi duyuluyor! Susturulamayanlar susturulabilenler / susanlar..

Güzel soru:
Sanatın o, sınırlarda dolaşan hadleri zorlayan ve genişlettikçe genişleten çabasından olsa gerek. Bu durumda tespitlerimizi yaparken sınır üzerinde olup olmayanları bulmak ayrı kritik esasları. Bazısı kasten maniple eder.
Noktanın çeperi mi, dairenin çeperi mi, siyahın çeperi mi, kabağın çeperi mi, YOKSA bambaşka çeperler mi?

İşte sanat sorusu...

Rana E. Çamlıbel İçinde iyilik ve sevgi bulunan sonsuzluk.

Bir de İÇ var ki zihinde patlamalara yol açan işte tam da orası...
Dolayısıyla 2mgr' lık bir enzim tüm beyni düzenleyebilir, günümüzde....

Soru: güven nedir?

Rana E. Çamlıbel ‘Huzur bulunan’ noktadır. Kendinizi noksansız yada fazlalıksız gösterebileceğiniz. Yada göstermeye yada saklanmaya ihtiyaç duymadığınız.
‘Güven duygusu’nda yüzeysellik olmalı mı, olmamalı mı?

İnsan aklı koşulsuz güven için uygun mudur!

Güven de nokta gibi mi, bir yerleşince bir daha çıkmaz mı?

Güven üzerine yazılmış / yapılmış Sanat eserleri hangileridir, Moda Lisa' nın dudağındaki minik gülümseme güven midir, güvensizlik mi, sanat neden muzırdır?

Rana E. Çamlıbel ‘Güven’ yerleşmesini istediğimiz bir noktadır.
Mona Lisa’nın dudağındaki gülümseme görebilen için tam bir güven teşkil ediyor bence. Çünkü samimi. Diyor ki: Biliyorum, görüyorum (bakıyorum değil), bilecekler, görecekler.

Sanat bir ifade biçimi olarak kullanılır zaman zaman. İnsanlar muzır duygularını aktarabileceği bir platform bulmuşlardır böylece.

İnsanların %1 gibi çok az bir kısmının sanatla uğraşıyor olması ayrıcalık mıdır?

Rana E. Çalıbel Hayır.




4. BÖLÜM: TÂKİP

Bence,
Algıladıklarımızı, algıladığımız biçimde, görsel birtakım araçlarla dışarı aktarırız, (bazen buna hayalgücü de denir) resim, şiir, tiyatro, sinema, fotoğraf, heykel gibi... Hiçbiri birbirinden kopuk değildir. Bir yönetmen perdeye aktaracağı sahneyi, önce zihninde resmeder, kurgular v.s.

Özgün ve süregiden bütün çalışmalar sanat ve bunu yapan kişi de sanatçı -oluşagelmiş sanat kurallarına uyar veya uymaz, beğenilir veya beğenilmez.
Her gün farklıyı ve yeniyi bulan birçok sanatçı var. (Bkz.: ArtCritics)

Sanat Arşimed’in suyun kaldırma kuvvetini bulmasına benzemez; -‘buldum, buldum’ diye haykıracağınız.
Bugün için, sanatı ve sanatçıyı tanıtmak, takipçileri sağlamak nasıl oldurulabilir? Dizi araları reklamlarında, ‘şu kişi, şu tarihte, şu şehirde yeni bir sanat akımı oluşturmuştur’ yada kamu spotlarında, magazin programlarında ‘flaş flaş bomba haber öyle bir şey buldu ki’, cadde ve sokaklardaki raketlere afiş konularak, ışıklı panolar örneğin, promasyonlar, dergi ve gazete insertleri v.s. ?

Her şeyde olduğu gibi insanlar sanatta da birbirleriyle savaşacak nedenler bulmuş, ‘benim akımım seninkini döver’ diyebilmişlerdir!

Sosyal medyada takipçi konusu bilinmezliklerle doludur. Arkadaşlık isteğini kabul edersiniz, bir tane bile beğeni yapmazlar yada sadece sana ait fotoğraflara beğeni yaparlar v.s. Birinin çalışmasını paylaşırsınız sizi dürter, kendi çalışmanızı paylaşırsınız bunu değiştirip yerine olmadık fotoğraf koyarlar, hesabınızı başka hesaplara bağlarlar, kopyalarlar... sonra sizi engeller ki orada neler yapıldığını görmeyesiniz.

Facebook’ta bile olmazsınız. Alay da ederler, tehdit de bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle. Sizin düşünceniz yanlış, onların ki doğrudur. Zaten sizin düşüncenizin önemi yoktur. Androidler ve PC’lerle birlikte size ait özeller umuma açılmıştır. Hatta buna gerek bile yok, fotoğraflarınızdan uygun olan birini anadan üryan başka birine yapıştırıverirler. Bütün bunlarla birlikte hiç kimse ırk, dil, din, cinsiyet ayırımı yapmaz, insan haklarına saygılıdır. Herkes çok iyidir, nefret, intikam duyguları asla yoktur, barışçıldırlar. Konu nereden nereye geldi.
Bir çeşit sesli düşünme... Doğru mu? Değil. Düşünme sessiz yapılan bir eylemdir. ?

Herkese saygıya, sevgiye devam.

İyi bir takipçinin özellikleri sizce nelerdir, önerdiğiniz yol ve yöntemleri öğrenebilir miyiz?
(4. Bölüm)

Tarihteki ressamların hikayelerini okumaları önemli, kısa da olsa. Burada dikkat etmeleri gereken hangi şartlarda, ne gibi duygularla resim yaptıkları.

Takipçi resimleri okuyabilmeli, yorumlayabilmeli. Tabii bu bir soyut çalışmanın içinde ‘aa gördüm orada bir adam oturmuş....’ gibi değil. Resimleri değil sanatçıyı takip edebilmek önemli. Renk, form ve bunlar arası geçişler, kesişmeler v.s.

Takipçi birden çok sanatçıyı takip etmeli, çevresiyle paylaşmalı. Sosyal medyada yapılabilecek yorumlara cevap verebilmeli. Takip ettiği sanatçının paylaşımlarına kendi yorumlarını eklemeli. Ancak ‘Çok güzel olmuş’ gibi bir yorum yerine verdiği duyguyu aktaran anlatım daha motive edici olur. Sanat paylaşımlarını çoğaltmalı ve yaymalı.

"Takipçi öngörü geliştirip takip ettiği sanatçıların bir sonraki eserini bile tahmin edebilir / edebilmelidir" derim bazen. Tahmin yeteneğinin gelişmesi ile Sanat süreçleri takibini birleştirirsek takipçilik sanatın neresinde durur?

Takipçi olmaz ise sanatçı yalnız kalır. Takipçi sanatçının yol arkadaşıdır. Bu yazdıklarım genel bir düşünce tarzı. Tahmin, tarza sahip sanatçılar için (ki çoğunlukla böyle) geçerli. Takipçilik sanat-sanatçı-takipçi sıralamasında olur.

Tahmin geliştirdiğiniz sanatçı üretimleri sebebiyle ortaklaştığınıza göre sanat evrensel ise sonsuz içinde sonsuzdan quantuma geçerken şahit olmak isteyenlere ne önerirsiniz?

Şimdi bir şey önermek istemiyorum.?

En az kaç sanatçı takip eden normal bir sanat takipçisidir?

Rana E. Çamlıbel: 100

(ArtCRİTİCS) ' DEN memnun musunuz?

Son derece güncel, uluslararası.. resimler kıtalararası dolaşıyor, gün içinde sürekli aktif, güvenilir, disiplinli. Türkiye’de tek.


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol