DİYALOG MÜZESİ

SEVAL ARSLAN İLE

226. DİYALOG
KÜTLE ÇEKİM

Diyalog 4 Aralık 2014'te başladı.

Merhaba Sayın Yazarkan, dünyayı güzelleyen dostluğa köprü olmanızdan onur duydum. Niobe’nin kentinden selamlar...

Artemis'in öldürdüğü Apollo'nun sevgili annesinin efsanesi güzeldi. Ruhunda sonsuz geçmişi ve sonsuz geleceği barındıran yüreklere sevgi ve selamlarımla.
 
Artemis ve Apollo, Niobenin kız ve oğullarını gümüş oklarla öldürdü, Niobe kahırlı annelerin simgesi Manisa'da; şimdi "Ağlayan Kaya" simgesi...

Bilmiyordum, "bilge google" e sordum, mahcup olmamak için. Yedi kız - yedi oğlu varmış, keşke diğerleriyle teselli bulsaydı.Başka bir giz mi var acaba?
 
Üçüncü kitabımızın (Mitolojik araştırma, inceleme ve şiir derleme) konusu...
Yakında...

Umarım amacına ulaşır.
PDF'i varsa görmek isterim.
 
Teşekkür ederim. Şu an yazım aşamasındayım. Araştırmacı yazar - şair hocamızla ortak kitap...
İlginize teşekkürler... Görüşmek üzere iyi günler...

Görüşmek dileğiyle.Hocanıza da selam ve saygılarımla.
 
Selamınız başım, gözüm üstüne, iletirim, saygılarımla...



DAHA SONRA

Merhaba, diyaloglarımıza "Mühür Kitaplığı" başlığı ile katkı vermek ister misiniz?
 
Merhaba değerli dost, "Mühür Kitaplığı" ailesindeniz... Neden olmasın?

Aileyi anlatır mısınız biraz?
 
Aslında uygun zaman diliminde çok daha derin duygu ve düşüncelerimi yazabilirdim. Kısa an paylaşması kabul ediniz.
 
MÜHÜR KİTAPLIĞI:Kitabımın yayınlanabilmesi için telefon görüşmesi yaptığım ilk andan itibaren güven veren, yüreklendiren bir sesle başladı aileye katılmam. Yayım aşaması çalışmalarında titiz davranışları, isteklerimizi karşılıklı onaylamalarda hoşgörülü yaklaşımları ve söz verdikleri gibi zamanında hatta zamanından önce kitabımın yayımlanması mutluluğumu katlamıştı. İyi bir yayımcı değil, insanı önceleyen bir aile de kazanmış olduğumu hissetmiştim.

Zaman içinde İzmir Fuarı’nda tanıştım kardeşim dediğim sevgili Mustafa Fırat ve değerli eşi Berna Olgaç ile dahası “Mühür Kitaplığı” ailesi olan diğer üyeleriyle de… Her biri değerli yazın ustasıydı. Her birinin okuduğum kitapları hayatıma olumlu yönde etki yaptı. Ufkum daha da genişledi. "Kocaeli, İstanbul Fuarı’nda" da birlikte olduk. Gördüğüm herkesin isteğine göre planlı programlı ve de eşitlikçi düzendİ. En önemlisi güler yüzleri ve edebiyata adanmışlığın izleri vardı düşüncelerinde ve yaptıklarında. Edebiyatın yüzünü ak eden eserlere, dostlara kucak açmaları, yayınladıkları “MÜHÜR” dergisi ile geniş kitlelere ulaşmaları “Mühür Kitaplığı”nı benzerlerinden birkaç adım daha öne çıkmalarına yeterliydi aslında.Geniş dağıtım ağları, bu ailenin girişimci, atak, özverili olduğunu gösteriyor ve de basamakları emin adımlarla çıkarak edebiyatın hak ettiği değeri görmesine çaba harcamaları takdir edilesi ve alkışlanası bir durum. Saygı ve sevgi çemberi içinde iyi ki bu aileye katılmışım diyorum. Size de Niobe'nin kentinden selam ve saygılarımı sunuyorum.
Ne yazılırsa yazılsın tanımak, tanımlamak için önce yaşamak gerek değil mi?

Elbette. Aile bütünlüğünde değerlendirdirdiğiniz ve planlılığı ile hayranlık uyandıran, Niobe şehrinin insanlarını kutlamak isterim. Gelecek planlarınızda neler var, engelleri nasıl aşarsınız?
 
Aslında sizden öncelikle öğrenmek istediğim; bu sorular bireysel mi yoksa "Mühür Kitaplığı" ailemiz için bir çalışma mı? Zira yanıtlarımın (iki iş arasında) daha edebi olmasını dilemekteyim.

Diyaloglar blogumuz için
 
Öyle yalın ve içten de olabilir elbette...


Doğallık hedefindeyiz
 
En güzeli de bu değil mi? Doğrudan samimiyetle anlatım. Teşekkürler...
Yanıtlayacağım içtenlikle, direnmesiz öylece...

Gelecek planlarınızda kalmıştık ve çevrenizde gözlemlediğiniz diğer gelecek planları, lütfen?
 
Dünyada ve ülkemizde insan yaşamını doğrudan ya da dolaylı yönden etkileyen toplumsal, sosyal, ekonomik ve siyasi oluşumların farkındalığı ve duyarlılığı ile suskun toplumun sesi olmaya adanmışlığım var bir yerde. Bu zaman zaman tuvalime yansıyan renktir, bazen kalemime üşürdüğüm sözcüklerdir. Bu sözcükler gün gelir düzyazı, gün gelir şiir olur. Yüreklere dokunsun isterim, belleklerde iz bıraksın…

İnsanlara doğru mesajlar vermek önemli. Yazdıklarımızın ve yazacaklarımızın bir değeri bir anlamı olmalı.  İyiye, güzele doğruya ulaşmanın yolu bireysellikten uzaklaşmadan toplum sorunlarına değinmek sanatın bütün alanlarında yer alan herkesin sorumluluğudur. Çağdaşlık düzeyine erişmek ancak sanat yoluyla olabilir ki burada da sanatçılara görev düşmektedir. Bilinçli us’la başarıya giden yolda yılmamak, engelleri aşmak insanın elinde.


                                                                                                                                                    -ahşap boyama eseri

Kendimce engelleri aştığımı geçmiş yaşamım en güzel örneğidir. Çok okumak, araştırmak, yazmak ve sosyal hayatın içinde yararlı birey olmak, hedef belirlemek, vazgeçmemek dahası inanmak. Gözlemlediğim, etkilendiğim her konuyu kaleme döküyorum, dökmeye devam edeceğim. Bir insanın kitap okumasını ya da şiiri sevmesini sağlayabilirsem mutlu olacağım çünkü bir insan kazanmış olacağız kopuk hayatlardan.  Bunun için zaman zaman gençlerle, çeşitli guruplarla bir araya gelip edebiyat, sanat güncel konular üzerinde görüş alış verişi yaparak düşünce jimnastiği yapmaya çalışıyorum.


Yaşadığımız şehir için çok güzel projeler üretiyorum, turizm ve kültür adına kentimizi ülkemiz genelinde ve yurt dışında tanıtmak için düşüncelerimi gerek gazete köşemde gerek TV programları ya da katıldığım toplantılarda paylaşıyorum. "Ağlayan Kaya-NİOBE" adlı yeni yayımlanan kitabımızı da bir kültür hizmeti olarak hazırladık.
Ne çok şey var yapmak istediğimiz. Bağışlayın kalem yazmaya başlayınca birbiri ardına ekleniyor sözcükler...

Rica ederim, aydınlatıcı ve enerji yoğun oluyor bu biçimiyle. Kütle çekim yasası gereği, ağırlığın oluştuğunu ve çabalarınız çekmeye başladığını belirtebilir misiniz, bu bakımı ile neler gözlemliyorsunuz?

Newton yasasına göre, “her cismin diğer cisimler üzerinde bir “çekim kuvveti vardır. Madalyonun bir ön bir de arka yüzünün olduğu unutulmamalıdır. “Mühür Kitaplığı”nda yayımlanan ikinci kitabım ile birlikte çok daha çekim yasasına uyulduğunu görebiliyorum. Bunda Mühür ailesinin elbetteki payı büyük! Teknolojinin sunduğu olanaklarla tanıtım yapılması, Türkiye’nin yaygın kitapevlerinde ve kitap satan internet sitelerinden temin edilebilmesi kolaylığı ile farklı kitlelere sesimi duyurduğuma inanıyorum . Bu arada nitelikli dergilerde makale-deneme-şiir gibi düşünsel eserlerimin yayımlanması; ustalarımızın kitabım ile ilgili çeşitli yayınlarda gerek tanıtım gerek değerlendirme/eleştiri yazılar yazması örnektir. Çünkü günümüz yazın dünyasına göre “ben neredeyim?” soruma yanıt oluyor, eksik yönümü tamamlamak üzere yoluma çıngı oluyordu bu yazılanlar…

Günümüz yaşayan ustaları ile birlikte olmak, her birinden yeni bilgiler öğrenmek idealime ulaşmada, çizgimi belirlemede pusula olduğu da gerçektir. Bu demektir ki siz bir şeyler üretiyorsanız karşılığını da olumlu/olumsuz görebiliyorsunuz. Bu arkadaşlık, dostluk, sevgi bileşeni gibi enerjiyle kendi alanına çekiyor sizi kuvvetle… Sizin bilgilerinize önem veriliyor, suya atılan taşın gittikçe büyüyen halkaları gibi çevreniz genişliyor. Yaşadığım kentin dışında başka il ve ilçelerden bulunan insanların kitaplarımı ya da gazete ve dergilerde yayımlanan yazılarımla ilgili iletiler, telefonlar ile yorum yapılması, bazı Üniversite, TV –Radyo iletişim kuruluşlarından etkinlik ve söyleşilere çağrı yapılması bunun kanıtı gibidir. Bu da ilgili olduğum alanda daha yetkin olmam ve daha iyi eserlere imza atmam konusunda sorumluluk, disiplin ve de özverili çalışmamı, daha çok araştırma ve gözlem yapmamı sağlamakta.

Akıl ile duygunun süzgeçten geçirilmesi… Ne yazık ki bir de madalyonun ters yüzü var, bilinen ya da bilinmeyen… Ne diyordu Newton: Cisimlerin kütleleri ne olursa olsun, birbirlerini eşit şiddette ve ters yönde çekerler.” Duygu ve duyarlıkların hızla tüketildiği günümüzde: Edebiyat dünyasında da alabildiğine bir tüketim var. Onca kitap onca dergi yayımlanıyor. Kitapların raf ömrü bir haftayı geçmiyor ve bizler çabuk unutan, okumayı sevmeyen bir toplumuz ne yazık ki… Burada fazlaca düşünmek gerek! Sorgulama, araştırma-inceleme ve değerlendirme yeteneğinin yok edilmesi eğitim sisteminin çarpıklığı, ekonomik sorunlar gibi pek çok hayatı olumsuz etkileyen etmenler gösterilebilir elbette.

Düşünen insan çözüme ulaşmak için neden, nereden, niçin, nasıl türünden sorular sorar ve yanıtını bulur. Gözlemlerime ve yaşanmış deneyimlerime dayanarak gelinen noktada; karşısındakinin başarısına katlanamayan benmerkezci dediğimiz insanlar da var. Nedense dünya onların kendi etrafında dönüyor diye düşünürler. Kendi çıkarları, egoları, hayata bakışları, politik düşünceleri önde olunca başkalarını da görmezden gelirler, hatta zehirli sarmaşık gibi etraflarını da zehirlemede başarılıdırlar. Zira onlar bu dünyanın efendisidirler. Böyle olunca da güvercin palazlarının tutamaksız kalması kaçınılmazdır. Bizden olmayanın ötekileştirilmesidir. “Ben” den öte “biz” diyebildiğimizde insan olduğumuzun farkına varacağız.
 
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol