DİYALOG MÜZESİ

ÖZKAN ŞEN İLE

397. DİYALOG: MÜTEAHHİT, MİMAR, KURGU VE SANAT
(bir film denemesi - yedili kurgu)


"Tarihi dizilerin müzikleri yapılırken dönemin müzik aletleri kullanılsa" diyorum. Benimki bir ÖNERİ yani, kol saatli tarihi filmler gibi komik geliyor da Kösem kükrerken elektronik gitar sesi


Derya Biçer
: Belki yabancı dönemleri izlemeliler Kostümlere de dikkat ettikleri pek söylemez. Muhteşem Tudors çakması gibi

Özkan Şen: Oyuncular hep birbirini taklit yapıyor, yeni karekterler çizemiyorlar. Reji hemen hemen aynı, sadece konu farklı. Diksiyon zaten yok...

Cabbar Kaygısız
: "İzleyicinin kafası karışmasın" diye gibi bir yanıt geldi ne dersiniz? TV İzleyicisinin ürkek olduğu gerekçe.

Özkan Şen: Algılamayan, sorgulamayan, araştırmayan, aklını çalıştırmayan izlese ne olur! İnsan akıl demektir. Sanat üretirken sanatçı sunar ve yorumlar.

Jale Kibritçioğlu
Nakıs işler gibi işlenmeli bir film'de mūzik. O duygu ve zamana göre ruhunu koyacak enstrümanı çalması lazım bir müzisyenin. Film mūzikleri yapan birisi olarak, yorum da bulunmak istedim. Teşekkurler bu ayrıntıyı dile getirdiğiniz için.

Cabbar Kaygısız
Katkınız için biz teşekkür ederiz. Neden bu tür ayrıntılara dikkat edilmez?

Jale Kibritçioğlu Dïzi mūziklerinde, önceden hazırlanan temalar kullanılıyor. Her yeni bölüm geldikçe ek masraf çıkmasın isteniyor. Her ilave enstrüman işi uzatabiliyor. Çalınması ardından mix, mastering... zaman alıyor. Müzisyenlere verilen bölümler bir gün içinde tamamlansın isteniyor. Bir başka sebep; her müzisyen dizi ve film müziği yaparım diyebiliyor

Cabbar Kaygısız: Aj Muzik' ten bahsetmek ister misiniz?

Jale Kibritçioğlu: Tesekkūr ederim. Aj Mūzik Prodūksiyonu ortağım mūzisyen, akademisyen, besteci ve aranjör Ali Akaçça ile birlikte kurduk. Ben de beste yapıyor ve söz yazıyorum. Sözlū şarkılara imza atıyorum. Hedefimizde olan tek şey yaptığımız mūzik, sanat ve ruh. Daha Fazlasını Gör AJ MÜZİK PRODÜKSİYON En Farklı Film & Dizi Film Müzikleri,Jingle ve Belgesel Müzikleri yapan prodüksiyon şirketi. www.ajmuzik.com.tr

Emel Toktaş
: Ben lambalara takılmıştım. Koca koca mumlar. Oysa camlı gaz lambaları ve simetrik kapı büyüklüğünde aynalarla ışığı yansıtıp çoğaltmışlar. Anneannemin kocaman gaz lambaları vardı, idare lambaları... Bunları gece kalkarlarsa sadece önlerini görmek için kullanırlardı. Odun kömürlü mangallar... Taş kömürünün mazisi Türkiye'de uzun Hasan'la 100 yılı geçmez. İnce ayrıntılar ama, biraz sağı solu okusalar hayal kurabilirler.
 
Cabbar Kaygısız: Yerli dizilerde "oyuncuların birbirini taklit etmesi ve karakter çizememeleri, aynı reji, sadece konu farklı ve sıfır diksiyon" eleştirisi ile ilgili görüşünüzü alabilir miyim?...

Metin İmer: Şahsen ben hem oyuncu, hem tiyatro yönetmeniyim ayrıca sinema belgesi olan birisiyim. Sizin soracağınız varsa ben cevaplayayım kardeşim.

Soru budur efenim, yanıtlarsanız katkı vermiş olursunuz.

Metin İmer: İki kelimeyle; bağırıp çağırmayı rol diye yutturmalarının yanı sıra gençliği siyasetten uzak tutma çabaları. Diğer amaçsa lüks mekan, telefon, araba reklamı yapmak, tüketim toplumu oluşturmak, sosyal mesaj hak getire. Ayrıca siyasi içerikli ve sanatsal yapımlara sponsor bulunmuyor, kendim bir sinema filmi çekmek istedim bu tür zorluklarla karşılaştım. Tabii bu onları haklı konuma getirmez o ayrı bir konu

"İzleyici bunu istiyor" veya "her holding kendi dizisine sponsor olur" gibi gerekçeleri nasıl yanıtlarsınız?

Metin İmer: "İzleyici bunu istiyor" diye bir şey yok. İzleyiciye ne sunarsan ya da dayatırsan onu alır. Dediğiniz bir anlamda doğru, kapitalizm sinemayı ele geçirmiş durumda. Kendi holding ve şirket reklamı varsa girer olaya, yani çıkarı varsa... A.B.D.' de emsâlen Batman filmleri ardından tişört patlaması oldu. Harry Potter'in bir amacı ise hristiyanlığı tanıtmaktı.

Para olmadan olur mu ve H.Potter örneğinizdeki propaganda - misyonerlik kaçınılmaz mıdır?

Metin İmer: Evet, o filmden sonra misyonerlikte patlama oldu. Bir de eski Amerikan filmleri Marlboro ve Viski reklamı yapardı çok gelişmemiş ülkelere.

Sponsorlukla ilgili soruna dikkat çekmek istiyorsunuz kanımca?

Metin İmer Özür, ben sinemayı sadece örnekleme verdim. Diziler de öyle. Çoğu kanal dizisi. Kendim de 9' dizide rol aldım, ufak tefek olsa da. Yapımcılar kanala sipariş verir, dizi çekilir ya da ilk 6 bölüm çekilip kanal aranır. Dedim ya 9' yıldır bu işin içindeyim.

Selçuk Tasalı Bizdeki temel sorun; paradan ziyade ülkede H. Poter yazacak akıl yok, dima yok. Bence bu daha önemli. Can Yücel'ler kalmadı. Dikkat, ve daha üzücü olan bu yolun geri dönüşü de yok. Ismail Şenel Bireysel çıkış noktası oluşturamayan oyuncu model arayışına girer. Bu tür oyuncular da karakter yaratmak yerine kendilerini model oyuncunun tarzı içinde bulurlar. Günümüz dizilerinde yaşanan durum budur.

Bu paraya ayakta durduklarına şükretsinler şekeri düşer adamın sahnede

Yahu, ben Türkiyenın ilk özel radyocularındanım. Neyse, 92' li yıllar ailem basına girmemi istemıyor, işte "git mühendis ol v.s.", ben de gittim Kıbrıs'ta okudum, geldim. Ama kalbim hep basında. Döndüm Star TV' de arkadaşlarım var. Hani; bir program yapalım, sponspr bulalım falan. Düştüm yollara v.s.

Metin İmer Ben de 3 ayrı yerel radyoda sanat programı yaptım, 92 - 94' yılları arasında sonra iş sponsora geldi dayandı çattı. Bırakmak zorunda kaldım.

Selçuk Tasalı
Ben daha çok haber programı yapmak istiyordum, kamera v.s. yapımcılık gibi. Neyse devam edeyim; babam dedi ki "sana 3 sene süre, ne yaparsan yap sonra convensiyonel iş bakacaksın v.s.". Arkadaş! 2000' lerde kriz olmuş şirketler reklam veremiyor, piyasalar kilit. Kimse reklam bile veremiyordu. Neyse baktım olacak gibi degil, o ara Taksimde Rezzan vardı -cast ajansı, Kurtlar Vadisi işte dizisi için, o zamanlar oyuncu bakıyorlardı ya da -işte benzeri diziler daha yeni başlamıştı. Kara kaşlı, kara gözlü, doğulu tipli oyuncular aranıyor. Ben de bir arkadaşımla -işte boş zamanlarımız da onun yanına gidiyoruz v.s. Geçen sene sanırım o da Beykoz'daki evinde yandı, öldü 2000' lerde o. Dairesi yenı bitmişti v.s. Arkadaş, sektör o kadar igrençti ki bir aile babasının yada bir aileye mensup insanın çalışması mümkün degildi ya da bana uygun degildi. Eve davet edenler. "Gel yat, kalk" diyenler... Ulan! bir adet sağlıklı adam olmaz mı? Yok. Her anormal tip konu - iş bu sektörde v.s. Ya ne sanattı, ne etigi... Bataklık. Cast ajansları o dönem batakhane gibi çalışıyordu yemin olsun. Ulan! baktım o piyasa bana uygun degil. Baktım ne yapayım, dedim ki "en iyisi ben tek başıma bir şeyler yapayım" v.s. Kurdum bir organizasyon firması, adı da WETLİNE Oganizasyon Ltd Şirketi. Yok böyle bir firma. Firmalar la sponsor görüşmesine gidiyoruz, toplantılara giriyoruz, kart veriyoruz. ALAYI eşşek satın almacılar, idari işler, insan kaynakları, v.s. Neyse, ama ne iş yapıyoruz! İşte o çok özeldi. O zaman firmalar üniversitelerle ilgilenmiyordu. Bz tüm Üniversiteler de klüp klüp gezip -işte çeşitli konular seçip mesala genç girişimciler nasıl olur, nasıl iş hayatına girilir sakal tıraşı yapıyoruz Ulan! Biz girdik battık zaten Ülke kilit, piyasalar kilit... paso cepten yiyoruz Neyse, bu ara firmalar bize bartrer teklif etmeye başladı. İşte ayakkabı, elbise, ıvır zıvır veriyorlar! Ya kardeşim, karnımız aç ayakkabıyı ne yapalım! Neyse, aldık. Şekiller bir milyon ama çepte 500' dolar yok. Sürekli babam veriyor Daha sonra Ahmet San' la tanıştık. Kardeşim, o da batmış amk Ne bilelim bitmiş. Üstüne Ahmet Kutluel' le tanıştık. Bize işte "üniversitede Cem Özer'in organizasyonunu yapalım" dedi v.s. Kardeşim, üstüne Cem Özer Osmanlı ile ilgili bir şeyler demez mi ahahah... Ordan da tuttuk sıfırı. Arkadaş, baktım olacak iş degil ben vaz geçtim medya ve basın sektöründen. Daha sonra AKP iktidar olunca zaten basın masın kalmadı film koptu ama hep içimde kaldı ukte olarak. Yapacak bir şey yok, burası TÜRKİYE. Orta Dogu. Pekiyi şimdi ne iş yapıyorum? Baba sözü dinledim: İNŞAAT mütahitligi Huzur buldum.
 
Cabbar Kaygısız Bir yerde açılmalı bu film ve yaşanmış filmler içine girmeli... Filmin ismi belli: Müteahhit

Selçuk Tasalı
Bu ülkede ne filimler var bize gelene kadar. Dahası var, bu ülke insanları degirmen gibi ögütsün diye var. İşte böyle yakaladıgını ögütür atar! Artık sadece bu ülkede salaklıklara gülüyorlar. Bu sebeple apttal komedi iş yapıyor ki bana göre şu an o bile şişmiş durumda Hatta Ata Demirer'in son filimi şişebilir. Size bir not, benim inşaatlarım da çalışan tüm işciler hayatı Şaban flimleri ile özdeştirirdi. Mesala çok dikkatimi çekmiştir, lakin bu gün komedi yapan hiç bir oyuncunun karakterini malesef hayatın hiç bir yeri ile özdeşleştiremiyorlar. Bence önemli bir ayraç. İşte sizin en başta işaret ettiginiz mesele "neden, oyuncular bir birini taklit ediyor" adamların kendi hayatlarında kendilerine ait bir karakterleri yok ki! Oynarken nasıl başka bir karekter sahibi olsunlar. Dikkat edin neden bir Tarık Akan çıkmıyor? Neden bir Kazım Kartal çıkmıyor? Çıkmaz - çıkamaz. Sistem artık onlar gibisini yetiştirmez, yetiştirse yetiştirse hıyar yetiştirir Zaten ortam hıyar tarlası...

Cabbar Kaygısız
siz bir işletme yöneticisi olarak sponsor oluyor musunuz, neticede vergiden düşülüyor?

Selçuk Tasalı
Sıfır karlılıkların oldugu bir ülkede neye nasıl olalım? Dolar olmuş 4' tl. Yüzde 40 oranında dolar develüe olmuş. Nasıl ayakta kalınır? Bataklar kapıda, son turlar dönülüyor. Şu an herkes batak, çepten yiyor -umutla "bir kaç ay sonra toplar" diye bekliyor, hepsi bu ama para gelmezse ülkeye batağı herkes yaşar yani kağıt üzerindeki batak sokağa yansır, şu an yansımadı.
 
Tolga Siner Oyuncuların birbirini taklit etmesi değil, yönetmenlerin ya da yapımcıların tek tip arayışı maalesef ki bu güzelim sektörü kısırlaştırdı. Zaten yönetmenler o tarz ve tipte birini isterken elinde olan kişileri kullanıp, oyunculuk ya da mimik gözetmeksizin reyting peşinde koşarak piyasayı aşağıya çekmektedirler. Ben küçükken televizyon izlerken tek özelliği yakışıklı ya da güzel olan insanlar yoktu televizyonda (dizilerde ya da filmlerde). Mesleği oyuncu olan insanlar vardı. Şu anda baktığımda sadece mankenlik ajanslarından fırlamış tipte 'oyuncular' görmekteyim.

Cabbar Kaygısız
Sorunu herkes bu biçimiyle dile getiriyor fakat sizin önerileriniz nelerdir?

Selçuk Tasalı
Ya, şurdaki yorumlara bak herkes aynı şeyi diyor. Herkes durum tespiti yapıyor Kardeşim üretim sermayesi tüketim gelirini karşılamıyor, mesele bu. O yüzden herkes bir taşla 5 kuş vurmanın peşinde özü bu... Kurtlar Vadisi bile iktdar Türkcü olunca ilgisini yitirdi dikkat edin. Onun yerine şimdi başka diziler Ertugrul Gazi ıvır zıvır yada son moda, özel harekat sınır dışı operasyonlar DAG v.s.

Cabbar Kaygısız
: Yabancı dizilere rağbetin arttığı görülüyor ama..?

Nurseli Tırışkan Akpınar Haftada 140 dakika dizi çekiyoruz.Sansür alabildiğine. Senaristler o kadar tıkanıyorlar ki olağanüstü saçma sapan şeyler uydurmak zorunda kalıyorlar. Biz, senaryoyu elimize bile alamadan çekiyoruz çoğu zaman. Rollerimizin alt yapısı her hafta kayıyor. Ortaya karışık oynuyoruz.

Ben şahsen başı sonu olmayan bir sayfayı nasıl olduğunu bilmeden sette senaryo bekleyerek çektiğim bölümlerce iş hatırlıyorum. Sürekli oynadığım işte o bölümde öldürüldüğümü senaryo elime geçtiği gün öğrendim. Her şey kapital sistemin çarkları - dişlileri arasında saklı. Başrol oyuncusu olmak için eskiden SES dergisinde sinema güzeli seçilmek kafi iken şimdi de TV' lerin düzenlediği güzellik ve ya modellik yarışmalarında derece kafi.

Çoğu yönetmen aman tiyatrocunun oyunu var istemeyiz diyor. Sette sahne sırası için 6 saat 8 saat bekliyoruz. Orda gözümüzün önünde dursun mantığı. Paralarımızı alamıyoruz. Üstelik sanıldığı kadar da çok para filan aldığımız yok. Sistem her yerinden dökülüyor.

Çarpıklık alabildiğine. Bütün bu hengamenin içinde rollerin birbirine benzetmesi tüm konuların aynı saçma düzlemde yürümesini görecek durumda değil oyuncu. Zaten sesini çıkarsa nadiren bulup zar zor kazandığı işinden olur. Reklam pastasından daha çok pay kapma savaşı yapımcının ve TV' kanallarının paraya doymaz gözleri ve bunları besleyen sistem oldukça. Siz bu birbirinin aynı versiyonları daha yıllarca izler biz de bu çileleri yıllarca çekeriz.

Sistem acımıyor acıtıyor.
 
Selçuk Tasalı Bir ülkede oyuncu! SET İŞÇİSİ haline gelirse ne konuşacagız Daha da kötü olacak. Aylık 1000' dolar seviyesinde gelirlere düşecek emin olun.

Emel Toktaş
Kültür kendini gördüğü işleri kabul ediyor. Mitoslar bile bir başka kültüre aynı konuyla aktarılırken kahramanlarının ismini kendine göre vermiş. Cüneyt Arkın'ın bir kovboy filmi vardı. Kopyanın dibi aynı zamanda derslik bir konu. Adaptasyonda isimler bile Amerikanca orjinali isimlerdi. Gişe hasılatı yok gibi bir şey oldu. Sinemada kültürün psikolojisi, kültürün folkloru ve adaptasyon yapılacaksa buna göre yapılması önemlidir. Dünya sinemasının teknolojisi ile bile boy ölçüşemezken bir Türk sineması ya da dizisi geleneği oluşturabilmek lazım. Ismarlama olmuyor tabii, arz ve talep meselesi. Arz edilenin talep görmesi..

Senaristlerin birikimleri ve genel kültürleri de eksik. Her senaryoda "hadi oradan, öyle değil böyle' deniyorsa, sonuç da saçma sapan bir şeyler oluyor. Hukukla ilgili bir sahne oluyor. Normal şartlarda insanlar bunları gidip bir hukukçuya sorabilir. Yapılacak şeyler belli. Senarist kafasına göre yazdırıp duruyor. "Anne" dizisi mesela, öğretmen çocuğu çöp poşetinin içinde buluyor ama polis çağırmıyor. Polisi çağırsa çocuk devlet korumusuna gidecek. Buradan yola çıkan bir hikaye mantıklı olan. Senarist sürrealist ve saçma olan yolu seçmiş. Kore'de şartlar böyle olabilir. Ama, Türkiye'de böyle değil. Adapte edilmemiş. Seyrederken "gerizekalılar" diye seyrediyorsam ilerde seyretmekten vaz geçeceğim demektir.

Cabbar Kaygısız
Sorunun kaynağını detaylı kurumsallaşma eksiğinde ararsak acaba hata mı yapmış oluruz, Cem YILMAZ örneğinden devam esersek; Yönetmen, yardımcı yönetmem, senarist, başrol, yardımcı erkek v.d. AÇGÖZLÜĞÜNÜN önüne nasıl geçilebilir ve neden İş Bankası veya Pepsi bunlara sponsor olur?

Selçuk Tasalı
Bir fikrin şövalyesi oldukları için. Tek cevap bu.

Derya Biçer
Hikayesi olmayan senaryolar dramaturjisi yapılmadan sadece oyuncunun popülaritesi göz önünde tutularak ekrana taşınıyor. Sonuç ortada Seyirciyi küçük görmek, işin kolay yanı. Seyirciyi A,B,C diye kategorilendirip ben C'ye iş yapıyorum diyen yapımcı ya da kanal milyonlarca internetten yabancı dizi izleyen gençleri pas geçiyor. Senaristinden yönetmenine gençleri yakalamayan zaman içinde kaybolacaktır. Ucuz prodüksiyon için söyleyebileceğim tek şey "ucuz etin yahnisi"

Biz kendi gerçeğimizle yüzleşmekten öylesine korkuyoruz ki. Bizdeki hikayeler Hollywood'a bin basar. "Bizi almazlar o pazara" kaçış yolu. Cesur olabilrsen alır. Hayalim Şeyh Bedrettin yapmak mesela. Bu adam saraylıyken neden bir devrimci oldu. Biz hala Sunni Şeyh Bedrettin'i semah dönerek anlatmaya çalışıyoruz. Kendimizden korktuğumuz sürece de hiç bir şey olmaz.

Selçuk Tasalı
Ya arkadaş! Millet zihin bataklığına saplanmış. AKTÖR YADA AKTİRİST le para kazanılsaydı ABD film endüstürisi neden sanal 40 adet kahraman yaratsın?

"Kuzuların Sesizligi" bu gün çekilse gişe yapmaz - yapamaz. Eee, o zaman.. global anlamda tüketim alışkanlıkları degişiyor. Bir kere insanlar birey olarak bir birinden uzaklaşıyor.

Bu sebeple ya dedikodu progmramları, çöp çatan ya da cinayet programları iş yapıyor ...v.s.

BİTTİ.
 
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol