DİYALOG MÜZESİ

ÇEVRE VE SANAL ORTAM

416. DİYALOG: PANDORA


Resim'de ressam. İzmir'de yaşıyor.

Sanat ilişkilerinizi - bağlarınızı nasıl geliştirdiniz, örneklerle anlatır mısınız?
(ArtCRİTİCS)

Sanat insanın çocuğu gibidir, aşkla ve kendinden bir parça gibi seversin, her gün besler büyütürsün. Gazete, dergi, kitap, sanat tarihi, canlı performanslar, güncel sanat haberleri, sosyal medya... hepsi gelişim sürecinde bize yön verir. 

En büyük güç ise sabır ve azim. Birazcık da hırs olmalı :)

Birebir ilişkileri daha çok merak ederim, bu durumda?

Egosu olmayan doğal olan insan her zaman benim için değerlidir.

Egosu olmayan insan var mı?

Çok nadir. O yüzden değerliler zaten. 
 
Kaç sanatçı arkadaşınız var ortalama?

Birebir tanışıp görüştüğüm yaklaşım yirmi beş arkadaşım var ama facebook' üzerinden çok fazla tabi. 
 
Sanat çevrenizi nasıl oluşturdunuz?

Aslında çevre oluşturma gibi bir çabam olmadı. Resim yapmaya başlayınca sanatın içinde buldum kendimi dolayısıyla arkadaşlıklarım o yönde kendiliğinden gelişti. 
 
Resim yapmaya nasıl başladınız?

Doğuştan gelen bir yetenek. Küçüklüğümden beri kendi kendime resim yapardım. Sonra geliştirmeye karar verdim. İyi resim yapmak için %50 yetenek, %50' de baktığını görebilmek gerekir. Bende o %50 dilimini doldurabilmek için adım attım ve her adımım bana bu gelişim sürecimde büyük katkı sağladı. 
 
Adımlarınızdan bahsetmek ister misiniz, eminim okuyucularımızın da ilgisini çekecektir?

İlk adımım ciddi olarak resim yapmaya karar vermekle oldu. Yağlı boya denemelerine başladım. Otobüste gördüğüm bir afiş ile de kursa başvurdum. Renkleri, karışımları, boyaları öğrenip fırçaya hakim olunca her bir tablom diğerinden daha iyi sonuç verdi. İpin ucunu bırakmamak gerek. Ben o ipi sımsıkı tutuyorum. Sanat için resim yapıyorum asla ticari bir kaygıyla fırçamı tuvalime sürmedim. Her tablom benim için cok kıymetlidir. Daha sonra karakalem ve suluboyada kendimi geliştirdim.

Yağlıboya ile başlayıp karakalem ve suluboya ile geliştirmek ilginç bir süreç olmalı, kendinizi hanginde daha rahat hissediyorsunuz, neden?

Aslında yağlı boya hata kapatan bir resim tekniği. Bozsan da düzeltebilirsin ama suluboyada hata payı sıfırdır. Pratik ve hızlı olmak zorundasınız suluboyada. Karakalemde dağıtarak karalama tekniğini herkes yapabilir ama tarama tekniği ile yapılırsa daha kaliteli, zengin görünüm elde edersiniz. Ben yağlıboya ile kendimi daha iyi ifade edebiliyorum ve bu beni mutlu ediyor  Nedeni yüzyıllarca dayanıklı kalması, renklerin zenginliği, canlılık, zevkli ve nankör değil...
 
Haftalık ortalama çalışma süreniz nedir ve atölye ortamınızdan bahsetmek ister misiniz?

Haftada minimum 4 - 5 gün resim yapıorum. Haftanın iki günü atölye ortamında yapıyorum çalışmalarımı. Atölye ortamı, arkadaşlar, enerjisi yüksek, müzik ve kahve birleşince mutluluk sanatımıza da yansıyor. Deşarj oluyorum.

Atölyeden bir kaç fotograf rica edebilir miyim?

Atölyemizin adı Pandora Resim Atölyesi ve karikatürist Menekşe Çam resim öğretmenimiz. Onun atölyesi...
 

 

Keyifli ve kalabalık görünüyor :)
Tek kişilik atölyelerden farkı nedir?

Resim yapan insanların mutluluğu, enerjsi gözlerine yansıyor. Birbirimizin yaptığı eserlere baktıkça fikir alış verişinde bulundukça keyif alıyoruz. Ortak enerjideyiz. Bu çok keyifli gerçekten. Herkesin bir fırça tutuşu, bir tarzı var. Herbiri bir diğerinden farklı. İzlemek, yardımlaşmak, beraber aynı sofrayı paylaşabilmek, paha biçilemez.

Kopya ile ilgili düşünceniz nedir?

Kopya resimler - reprodüksion. Amatör resim yapanların mutlaka denemesi gerekli, renkleri görmeleri açısından. Bu gelişim sürecinde etkili olur. Okullarda da eğitim sürecinde en az iki tablo yaptrıyolar -eski dönem ünlü sanatçıların eserlerini. Çalışmak zaten oldukça zor ve öğreticidir. Kısaca resme yeni başlayanlarda karşı değilim. Ben de yaptım. Sanatçı kendini bulduktan sonra özgün eserler meydana çıkar.
 
Çalışmalarınızdan bir kaç örnek görebilir miyim?
 

 

 

Çok güçlü bir kadın efe çalışması olmuş 

Model kullanmış mıydınız ve mimikleri bu denli öne çıkarabilmek için ne tür bir çaba gerekir?


Fotoğraftan çalışıyorum fakat ışığı kendi fırça darbelerimle yorumluyorum. Canlı modelle karakalemde çalıştım sadece. 
 
Sanat görüşünüzden bahsetmek ister misiniz?

Sanat görüşüm çok açık: Ucu bucağı olmayan bir sonsuzdur sanat. Bilginin, öğrenmenin, gelişimin sınırı yok bence. Sanat ufkumuzu genişleten bir ışıktır. 

Tercihler söz konusu olduğunda öncelikleriniz nelerdir?

Öncelikle sanata uygun bir fotoğraf, severek tutkuyla başlamak, içime sinmesi önceliğim.
 
Tarz gelişimi ile ilgili görüşünüzü almış mıydım, tarz için gereken nedir?

Sabır, sabır, sabır gerekli. Yavaş ve emin adımlar... Sanatçının Kendi tarzını bulması gercekten zor ve zahmetli bir süreç. Figür, manzara, naturmort, surrealist, dekoratif, soyut eserlere mi yatkın hayal dünyası, el yatkınlığı hangisne yatkınsa o yönde ilerleyerek kendi tarzını daha rahat bulabilir.
 
Katkınız için teşekkür ederim.

Son olarak eklemek istediğiiz nedir?



Resim terapi gibidir. İfade ediş, dışa vurum biçimidir. Yediden yetmişe herkes denemeli. 
 
Sanat dolu günler diliyorum. Ben teşekkür ederim.
 

 
345. DİYALOG (İKİNCİ TÜR: 2)

 
 
“Merhaba,
Sanatçının kendi çevresini oluştururken dikkat ettiği esaslar nelerdir, sanal ortamlardan çevre edinilebilinir mi?”


Erkan Yazargan: Öncelik işlevselliktir. İnsanların karşılıklı beklentileri ile birlikte fayda - zarar sonuçları da etki eder fakat sistem kurguları ve süreç takipleri ile verimli hareketlilikler öne çıkar.
İlerlemiş yaşlarına ve tecrübelerine rağmen yaşamışlıklarını ifade edemeyecek kadar acısını çekmiş sanatçı yoğunluğu vardır.
Uyum ve ortak gelecek planlarında ne kadar rol alabildiğimiz veya rol verdiğimizle ilgili bir gerçektir aslında.
"Zararın neresinden dönerseniz dönün kârdır" diye bir şey olamaz. Farkında olmadan yaptığımız hatalar bile hayatlara (sanatsal yaşam) mal olabilmektedir.
Sanal ortamlardan da çevre oluşturulabilir ki günümüzde sanal gerçeklik insanlığın zihnidir aslında....
Sevgi ve düzenlilikle...
 
Elif Bestem Sinan: Günümüz sosyal medyadan tabii ki çevre edilinebilir... Paylaşımlarımıza da olabildiğince dikkat etmek gerektiğini düşünuyorum...
 
Ibrahim Malkoç: Siz direkt irtibatta olduğunuz insanların da sanal olduğunuda düşünün. Sanatçı zihin özgürlüğü olan insandır. Zihin özgürlüğü nasıl oluşur bu konuda çalışmak gerekir. Kültürün koşullanmasında olanlar zaten sanaldırlar.
Cabbar Kaygısız: Kültür koşullanmasını açmak ister misiniz?
Not: Bu diyalogumuzun geniş hâlini 344. diyalogumuzda okuyabilirsiniz.
 
Kursad Bulut: İlk başlarda fazla bir şeye dikkat etmez fakat sanatı ile ortak yönleri düşünür... Bir şeyler öğrenebilecek veya cemiyete girebilecek şeyler üzerine... Sonra iyi bir seviyeye geldiğinde veya meşhur olduğu zaman dikkat eder.
Sanal ortamlarda çevre edinilebilir.
 
Ferdane Emir: KENDİ ÇEVRESİNİ OLUŞTURMA ÇABASI SANAT ÇİZGİSİNDEN UZAKLAŞTIRIR. BULUNDUĞUN YERDEN ANCAK KENDİNİ DAHA ÜST DÜZEY PLATFORMA TAŞIRSIN KENDİNİ. BURDA YAPILMASI GEREKEN İNSANİ TERAZİ ÇEVRENDEKİLERİ DE BERABERİNDE SÜRÜKLEYEBİLMEDE YA DA SANATIN İÇİNE DAHİL EDEBİLMEDE.  
 
Filiz Şencan Şencan: Evet, edinilebilir o da sanal ortamda kalır. Sağlıklı bir çevre olacağını sanmıyorum. Ben çevremi çıkar üzerine değil evrensel insanlık değerlerine sahip insanlarla kurmaya dikkat ediyorum.
Teşekkürler.
Nurten Mekki: Çevreyi, ürettiği sanat eserlerinin tüketicisi olarak kullanacaksa her sekilde çevre edinebilir. Ama beslenmek için gerekli bir faktör içinse, suni elde edilen bir çevre samimi ve verimli olmayacaktır onun için... Ayrıca İlber Hoca'nın da her zaman belirttiği gibi, sanat elit sınıfın tükettiği ve geliştirdiği bir üretimdir. Bize sevimli bir ifade gibi gelmese de sosyolojik bir gerçek bu.
Cabbar Kaygısız: Elitlik tartışmasını daha önce açmıştık ve ülkemizde elitlerin de pek elit olmadıkları hatta karacahil kaldıkları sonucuna varmıştık
 
Dışına çıkarsak siz kendi çevrenizi nasıl oluşturdunuz veya oluşturuyorsunuz, kriterleriniz nelerdir?
 
Nurten Mekki: Arkadaş edinmede hata olmaz. Insanlardan beklentimiz fazladır bazen veya farklıdır; yanıldık diye üzülürüz. Dostluk meryebesine çıkanlar o elemeyi geçenlerdir işte. Bunu da birlikte yaşanan olaylar ve zaman belirler.
 
Nilgün Vural: Evet, son günlerde hereks face' den birbirini tanır oldu. Karşılaşınca "tesadüf face' den tanışıyoruz" diyebiliyoruz. Sanatçı olunca yeni tanıştığımız güzel dostluklar olabiliyor. Sanatçının çevresi sanal ortamdan çok yaptıkları ile etrafında oluşturduğu çevre esastır.
 
Cabbar Kaygısız: Sanalınızdan gerçeğe geçen çevre arkadaşlarınız / dostlarınız oldu mu?
 
Nilgün Vural: Evet beş kişi sanaldan. Şu an iyi arkadaşlarım.
Pınar Ünsal: Paylaşımda bulunabileceği, öğrenebileceği, birlikte projeler geliştirebileceği, aynı dili konuşabileceği insanlar çevre oluştururken esaslar olabilir. İş arkadaşları, onların çevresi, o çevrenin çevresi... Daire bu şekilde büyür.. Sanal ortamlar da bu durumun internet üzerinden yapılan bir başka şeklidir. Evet, sanal ortamlardan çevre edinilebilir.
 
Ölüler Kentinin Ozani: Sanal çevrenin gerçekle alakası yok. Siz sanalda tanıdığınız yazıştığınız birinin yanyana geldiğinizde size selam vermesini beklemeyin. Sizi herkes tanıyabilir.Bu sizin çevreniz değildir. Yazarın beslendiği çevre içinde entelektüel bir arkadaş çevresi vardır ki bu vazgeçilmezdir.
 
Esra Kizir Gökşen Albümünden...
 
Esra Kizir Gökçen: Merhaba, şahsen benim dikkat ettiğim, sanatsever ya da sanat insanı olarak iletişimde olmanın, her iki taraf için de pozitif bir katkısı olup olmayacağı... Sanal ortamların katkısı oluyor tabi ama o katkının da büyük bir kısmı sanal. Yüzlerce takipçinin kaç tanesi gerçekten sanatı hayatının içine alıyor? Kaçı için gerçekten bir fark yaratabiliyoruz? Kaç kişi "takipçi"likten "sanatsever" olmaya adım atıyor tartışılır. Bizimki gibi gündemi sürekli hareketli ve gergin olan bir ülke için çok yüksek beklentiler biraz hayalperestlik olur sanırım. Ama en azından sanal ortamlar hiç sergi gezmemiş ve gezmeyi de düşünmeyen insanların önüne hazır olarak ulaştırıyor sanatı. Bu da toplumsal bir hizmettir sanırım...
 
Cabbar Kaygısız: Sanal ortamdan edindiğiniz bir arkadaşınızı veya arkadaşlar grubunuzu yüzyüze tanışmaya çağırdığınız oldu mu, olduysa nasıl geçti..?
 
Esra Kizir Gökçen: Mesela, sevgili Sibel Sicimoğlu ile facebook sayesinde tanıştık. Fikir alışverişi, profesyonel ve kişisel paylaşımlar ve sonrasında ortak bir projede de yeraldık. Hem insan hem sanatçı olarak çok sevdiğim biridir kendisi...
Ayrıca şu an Londra'da yaşıyorum ve burada sanal ortam pek çok değişik mecralar halinde çok aktif kullanılıyor. "Artist's Meet-up" konseptinde takip ettiğim bir mecra var mesela. Birtakım workshoplar ve söyleşiler düzenleniyor bu bağlamda. Katıldıklarımdan memnun kaldım. Herkesin benzer konularda farklı deneyimleri var. Tecrübeleri paylaşmak oldukça faydalı...
 
İlsu Aslan Albümünden...
Ilsu Aslan: Bana göre sanatçının kendi çevresini oluştururken dikkat etmesi gerekenler,sanatta çeşitli disiplinlerle uğraşan donanımlı ve altyapısı sağlam insanlarla sosyal ilişkiler kurması. Birbirleriyle ilişkili olan sanatın her kolundan insanlarla diyalog halinde olmak geliştirici bir unsur.
 
Sanal ortamlarda ise; sanat çevresindeki kişilere aşina olunur, kişi hakkında belli bir seviyede fikir oluşur. Sanal ortam sayesinde, etkinlik (sergi, sempozyum vs). gibi kanallar oluşur ve bu sayede takip ettiğimiz insanlarla kültür sanat platformlarında buluşup, yüzyüze görüşme imkanları yakalayabiliriz.
 
Kut Tuncay: Cabbar Bey, eğer kast ettiğiniz ÇEVRE maddiyat sahibi eser alıcılarına ve kolleksiyonerlere ulaşma çabası endeksli bir arayış ise doğal olarak internet gayet makul bir ortam lakin çevre arayisinda entelektüel kıvam sanal ortamda sadece belirli katmanlar arasında mumkun.Uzulerek baktığımda gördüklerimizi sadece en ucuzu arayan bir kitle olarak da nitelemek mümkün zira Sanal sanal đ eş ortamların sayısal üstünlüğü KALITE kavramını nerdeyse daima ters orantılı...
 
 
sponsored by: (ArtCRITICS)
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol