DİYALOG MÜZESİ

ONUR CAN DUMAN İLE


 

481. DİYALOG

 

Erkan Yazargan

3 Kasım, 16:00 · 

Onur Can Duman İLE DİYALOGDAYIZ. İLGİLİ SORULARINIZLA KATILABİLİRSİNİZ:

 

Merhaba Onur Can Bey,
Sanat görüşünüzden bahsetmek ister misiniz?


Malum, bir kavram üzerinden konuştuğumuz için kavramın yapısından ötürü anlam eksilmesi başlıyor. Bu yüzden kelime anlamı "bir duygunun, tasarımın, güzelliğin vb dışavurumunda, anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü" olarak geçen sanat kavramının benim için ne olduğunu anlamaya çok çabaladım.

Benim ana dalım resimdir. Dünyayı bu şekilde tanıdım, tanıyorum. "Benim için sanat nedir" sorusunu sorduğumda, resmin oluşum sürecinde cevaplarımı bulmaya başladım. Meğer her gün soruma cevap alıyomuşum. Her gün, her yaptığım resim bana cevapları veriyordu. Bende resmin oluşum sürecine odaklanmaya başladım. Resmin oluşum sureci yani dışavurum kısmı.

Sanatsal üretim süreci, yaratma süreci bir çeşit odaklanma gerektirir. Biraz da gel gitli bir süreçtir. Aklın başına bir gelir bir gider. Bir çeşit trans halidir. Çok uzun süreler resim yaptıkça bu trans halini keşfetmeye başladım. Trans haline kendimi kaptırmaya resimdeki sonuçtan çok bu hal içinde daha uzun ve kontrollü biçimde kalmaya yoğunlaştım ve resimle bağlantısı üzerine gittim. Büyük boyutlarda işler yaparken fark ettim ki trans halinde tekrarlı hareketleri kullanabilmem için bedenimi çok iyi kullanmam gerekiyordu ve ben de beden farkındalığı üzerine çalışmalar yaptım. Kontak, doğaçlama, dans, uzak doğu sporları, yoga gibi hareket disiplinlerle hem beden farkındalığı çalıştım hem de trans halini gittikçe daha çok pratik ettim. Artık resme döndüğümde tüm bu pratikler tamamen kendime odaklanma mi, iç dünyamla bağlantı kurmamı ve bu trans haliyle kendimi dışa vuran kendimi izlemeye dönüştü.

Her resmimde bilinçaltımla yüzleşiyor her resmimde derinden bir bağ kuruyordum. Bu işi daha bilimsel olarak incelemek istedim ve Alman bir akademiden hipnoz ve bilinçaltı eğitimleri aldım.Terapiler yapmaya bilinçaltı araştırmaları yapmaya başladım.

Soruya dönücek olursak; sanatın ne olduğu, kavramın yapısı gereği bir soru işareti olarak kalsın lakin benim için sanat izlemektir. Olan biten her şey kendiliğinden gerçekleşir. Sanatçı da olanın bitenin içindedir, ta kendisidir, aynı zamanda en önden izleyendir.

 

-Böyle çok iyi. rahat ve serbest yazmanız hoşuma gitti. Sanatın insanlık için değeri ve yeri nedir?

 

Bu soruya cevap vermek için sanat diye adlandırabileceğimiz ilk esere bakmak gerekiyor bence yani ilk mağra resimlerine...

İnsan kendine dair bir şey görmeye başlıyor. Düşünsenize şu dünyada yapamayacağınız tek şey var kendinizi görmek. Aynada gerçeğe en yakın, bire bir ölçülerde ve senkronize şekilde hareket etmesine karşın gerçekten siz değilsiniz. Pekiyi, hiç kendinizi gördünüz mü? Ne hissederdiniz acaba kendinizi görseniz? Tüm bu sorular aslında varoluşun üzerimizde ki ağırlığından ve bu sorulardan kaçsanız dahi her hareketinizle aslında varoluşunuz ile evren arasındaki bağlantıyı sorguluyosunuz. Sanat tüm bu sorularla cesurca hatta eğlenceli ve coşkulu bir şekilde, artık siz nasıl isterseniz, kendi yolunuzla cevap bulabileceğiniz soyutlanmış bir alan, şükürler olsun.

 

-İnsanın kendini bulmasında bu derece öneme sahip sanatın günümüz dünyasında ve ülkemizde hakettiği yeri aldığı kanısında mısınız, neden?

 

Açıkcası burda sanat sadece bir kelime. Sanatçının sanatıyla kurduğu bağlantı çok önemli. Para edip etmemesi veya sanat okullarında ki akademisyenler tarafindan kabul görüp görmemesi kaygısıyla işleri kendinden uzaklaşmaya başladıysa hak ettiği yerden düşüyor demektir. Sanat o sanatçı içindir. Burada mühim olan sanatçının nasıl davrandığıdır. Her tercihede saygım vardır. Herkesin kendi kararıdır.

Ülkemiz üzerinden konuşmak gerekirse akademilerin çok önemli bir yer tuttuğunu düşünüyorum. Türkiye' de akademi denince aklımıza ekollerin gelmesi ve o ekollerin devamlılığı için öğrencilerin özgün işlerine yapılan baskının varlığı, sanatın yerini sarsıyor.

Akademi bilginlerin ve sanatçıların toplanma alanıdır. Bu mantığı uygularsak ve akademileri sadece yaratıcı alanlar olarak bırakırsak Türkiye' de muhteşem bir potansiyel görüyorum. Daha doğrusu bu potansiyeli biliyorum ve ülkemizde sanat konusunda gayet umutluyum.

Bence dünyada her şey çok hızlı ilerliyor. Yapılabilinecek her şey yapıldı dendikten sonra dünyanın her yerinden insanlar üretmeye devam ediyor. Gayet güzel ve gelişen yapay zeka teknolojisiyle sanatın dünyadaki yeri nasıl değişicek çok merak ediyorum. Artık üretmek, yaratmak tekelimizde olmayacak. Bu çok heyecan verici...

 

-Neticede yapay zekayı ve diğerteknolojileri de üretip geliştiren insan zekası. Sanat Tarihine göz attığımızda pek çok badireyi ustalıkla ve kendine has yöntemlerle aştığını görüyoruz. Sanat dallarının günümüz koşullarında bildiğimiz yedi ana dalda gelişip kabul görmesi mutlak değişmez bir gerçek değil. Yeni dallar eklenip, eski dallar çıkarılabilir. Sizce sanat eğitimi ve bilimi nasıl yapılmalıdır ki her insan kendinden bir şey bulup katılabilsin?

 

Bence sanatta ve keşifte "hatanın" önemi çok büyük. Hataya bakış açımızın değişmesi gerekiyor. Dediginiz gibi ne badireler atlattık, insanlık olarak. Bir insanın hataları olacak ve onları atlatacak. Bu doğal bir süreçtir.

Sanat eğitiminde kişiyi hatalarıyla rahat bırakmaktan daha iyi bir eğitim göremiyorum. Olduğu gibi zaten öğrenmesi gerekeni içindeki dürtüyle peşinden koşarak kazanacaktır. Bu da bir elemedir. Bırakalım olan olduğu gibi olsun. Biz sadece kullanışlı, açık etkileşim alanları verelim ve hatalarımızın kıymetini bilelim, yeterli...

Bu etkileşim alanları tecrübenin aktarılması için yeterlidir. Hatalar yeni kapılar açacak, yeni sorular getiricek ve engellenemez bir genişleme hareketine dönüsücektir.

-Fakat, dışarda çok hızlı akan ve enerji, güç, zaman, para vs kaybının - zaten çok geride kaldığımız alanlarda daha geri gitmemize sebep olmayacak mı, imkan değerlendirmesi ve planlama yaparken nelere dikkat etmeliyiz?

 

İlerlemenin bir kuralı yoktur, bir formülüde. Bence ilerleyişin sadece doğalı vardır. Doğal olmayan ilerleme bizi geriye götürecektir. İmkan degerlendirmesinden kastınız nedir?

 

-Örneğin bizim internet sitesi imkanımız var ve Facebook' alanlarını kullandığımız sanatçılarla diyaloglar gerçekleştiriyoruz. Biriken diyaloglarımızın her birinin içine özellikle projeler koyuyoruz ki okuyanlar istifade edip yararlı işler yapabilsinler. Bu işi yaparken kimseden para istemiyoruz. Sanat fikrinin ve eyleminin toplumda yaygınlaşmasını önemsiyoruz. Bunun dışında sağlık, ekonomik güç, çevre, kontaktlar, ilişkiler, aile, uluslararası bağlar, dayanışmalar, birlikte iş yapabilme, yeni projeler ve işler geliştirirken ihtiyaç duyduğumuz her şeyi daha verimli nasıl kullanmalıyız?

 

Burada güçlü karakterler, söz söyleyebilecek cesur bireyler olmak önemlidir. Hata yapmaktan korkmadan sürekli denemek ve kendin için, toplum için çabalamak. Burada yaptığınız şey harikulade, tebrik ediyorum.Taşın altına elinizi koyuyorsunuz.

İhtiyaç duyduğumuz her şeye sahibiz aslında. İş biraz bireysel düzlemde herkesin kendisi için çalışması ve kendinden taşan enerjiyi çevresine yaymasıyla olacak gibi. Daha doğrusu öyle olduğunu görüyoruz. Siz hiç bir maddi getiri beklemeden bunu yaptığınız gibi herkes kendi dertlerinin pesinden gittikçe bizim burada yardımlastığımız gibi herkes birbiriyle yardımlaştığında potansiyellerde giderek artacak. Tabi beklentisiz yaşantılar için bireysel olarak kendi özgürlüğümüz çok önemli yer tutuyor.

 

-Pekiyi, sizinle olan bu diyaloğumuza nasıl bir proje ekleyelim ki başını sizin çekeceğiniz bir sanata dönüşsün ve okurlar özellikle yararlansın, detaylandırır mısınız?

 

Sizin projeleriniz var mı, onların arasından mı seçim yapmalıyım?

 

-Hayır.

Bu DİYALOG tümüyle size ait. Sizin projelerinizi ve katılım taleplerinizi almak isteriz.
Bizim projelerimiz, internet sitemizde bir sayfa ile paylaşılıyor zaten.

 

Şu anda geliştirmekte olduğum bir kaç proje var aslında üzerinde çok durduğum, içe dönme üzerine. Şu an sunum şekli üzerinde çalışıyorum. Sizinle nasıl paylaşacağımı bilemedim. Action Expression diyebiliriz ismine.

-Demem o ki her diyalogdan, sohbetten, konuşmadan, yazışmadan... eğer istenirse proje çıkarılabilir. Burada öncelikli endişe, acaba projem yıpranır mı, çalınır mı, kaybolur mu, başkaları tarafından yanlış kullanılır mı gibi malesef olumsuzluklar.
Sinema sektöründen bildiğimiz set sırları, senaryo gizleri, ekip gizliliği vb pekçok unsur. Dolayısıyla biz de ip ucu verip okuyucunun çözmesini istiyoruz. Bunun dışında genel olarak adlandırdığımız örneğin Film Platoları Projesi gibi bir isim altında yüzlerce ekip, binlerce çalışan istihdam edileceğinden, imkanı olan birileri alıp projeyi hayata geçirebilirler.

Action Expression adında sanatsal terapi ve grup çalışmaları yapmaktayım. Çalışmalarımda beden farkındalığı, bilinçaltı çalışmaları ve kolektif bilinç üzerinde duruyorum

 

-Bireysel bir çaba sanırım yani kurs türü, katılımcıların belli bir program dahilinde, ödeme yaparak katıldıkları, süreli, sürekli bir tür terapi.

 

Evet, tamamen bireysel çabalarımla hipnoz ve hareket disiplinlerin, bilinçaltı çalışmalarıyla birleştirdim. Hem eğlenceli, hem de geliştirici bir program.

 

-Faydaları nelerdir, program daha nasıl geliştirilebilir?
İlk diyaloglarımızdan birinde; çok sevdiği eşinin ölümünden sonra travmaya yakalanıp aylarca konuşamayan bir kadının, psikoterapisti ile arasında geçenlerin hikayesini yayınlamıştık. "Bana bir boş kağıt ile bir kalem verdi ve çiz dedi. Ne hissediyorsan onu çiz. Daha sonra günden güne açıldım ve konuşmaya başladım".

 
























Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol