DİYALOG MÜZESİ

HARİKA MENTEŞ İLE

387. DİYALOG: SERPİŞTİRME

ENKA HOLDING' de Planlama ve ressam, Works Art. İstanbul'da yaşıyor.

"Sanat tâkibi" denilince ne anlamalıyız, tâkip ettiğiniz sanatçı ve sanat aktiviteleri hangileridir? (ArtCRITICS)

Kendimi takip ederken diğer sanatçıların sanata kattıkları (katabilenleri) ile ilgileniyorum.

Şu olumsuz ülke şartlarında ne kadar sanat üretiliyor o da başka bir konu ama sergiler, galeriler, müzeler, DOB yani Devlet Opera ve Balesi' ne de mümkün olduğunca gidiyorum.

Takviminiz var mıdır, hangi ölçütlere göre sıralama yaparsınız takiplerinizde..?

Kendi sergilerimin yanı sıra davetlerin önceliklerine göre takvim oluşuyor tabiki resim ve heykel sonrasında görsel sanatlar...

Bugünlerde takviminizde neler var?

Yine öncelikli heykel, seramik, atölye çalışmalarım var ama her şeyden önemlisi sosyal sorumluluk prorelerim...

Kendi tasarım şirketime üretim yapmak ta lazım. İşler çok, zaman az, moral yok ama oldurmaya çalışıyoruz. Buradan hiç bu kadar uzun yazmamıştım kimseye, bilmenizi isterim

Teşekkür ederim. Yanıtlarınız diyaloglarımızda yayınlıyoruz:

Kendinizden ve sanatınızdan bahsetmek ister misiniz?


Her sanatçı veya sanat yapan mutlaka içinden gelen duyguların sesine de kulak verir. Ekolün temsilcisi olmaktan ziyade kendi tarzımı yaratmaya çalışmak benim için daha önemlidir.

Sanatın hem sanatçıyla hem de hayatın kendisiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. Benim hayatla ve sanatla ilgili bağım ise öğrenmenin süreklilik arzetmesdir. Böylelikle sanattaki gelişmeleri her an takip edebiliyorum. Retrospektif'in, Espas'ın, Monokrom'un birlikte resim içinde hayat bulmalarını yada farklı anlatımlarını seviyorum.

Sanırım beni içine çeken "resmin sonunda gerçekleşen sihir" oluyor.

Ekol temsilciliği ilgimi çeker bu bahsi açmak ister misiniz?

Barbizon Ekolü mesela bir Fransız ressam grubu tarafından uygulanan manzara resmi tarzını oluşturmuşlar. Bana göre Bedri Rahmi Eyüpoğlu' da bir ekoldür kendi tarzında...

Yine bir dönem "naif resim tarzı ekolü" hakim olmuştur Avrupada, saf yüreklilik anlamına da gelir. Picasso' da Kübizm ile dünya ekolünü oluşturmuştur. Yine son yıllarda "fantastik sürreal ezotorik mistik vizyoner" isimli menşei Avrupa olan bir sanat ekolü oluşmuştur.

Nitelik ve özellikleri bakımından farklı yöntemlerle sanata katkı sağlayan ve devam eden sanatçılar oldukça bizler de var olmaya devam edeceğiz -yolumuza devam edeceğiz daha doğru olacak.

Öğrenmenin sürekliliği ile birlikte özellikle ulusal sanatçılarımıza (ressamlarımız daha genel olarak) yurtdışı takipleri hususunda önerileriniz olabilir mi?

Gündemi takip etmek ve geçmişle bu günü karşılaştırmak hatta kaynaştırmak. Çağın gerisinde değil tam içinde olmak adına, bir yandan da başkasının değil de kendi gerçeği yani sanatımzı icra edince sanat içinde varlığımızı sürdüreceğimizden emin olmamız halinde, bu ülkeyede sanat adına katkı sağlayacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. İşte o zaman çağdaş ve sürdürülebilir sanat ortaya çıkacak, dünya sanatında da yerimizi alacağız.

Sanki bir çekinceleri var gibi bir hisse kapılıyorum bazen. Sizin de bu hisse kapıldığınız olur mu yani özgüvenle mi ilgili bir durumdur yoksa camianın etkisiyle mi daha içekapanık tavırlarımız?

İncelerseniZ sanata yıllarını vermiş sanatçılarda bu dediğiniz olmaz çünki artık kendi tarzını, tekniğini bulmuş ve sanatta kabul görmüş olur ama yine de uzun bir yoldur sanat, sürekli öğrenmeyi bırakmamak gerekir.

Yenilerde ise bir geçiş dönemi yani kendini bulma dönemi, içe kapanıklık, özgüven eksikliği gibi durumlar olabilir... geçecektir, ruhlarını özgür bırakınca.

İçinde bulundukları ortamları gereği bazen gözlerini / bakışlarını dışa çeviremediklerini seziyorum. Bakışları dışa çevirebilmeleri için neler önerirsiniz?

Sanat bir nevi içsel yolculuktur aynı zamanda. Biraz kendileri ile kalmaları; ne istediklerini, hedeflerini, kendileri ile hesaplaşmaları gerektiğini bilmeleri lazım.

Sürekli bir koşuşturma hissettiğiniz olur mu, koşuşturmanın sanata olumlu / olumsuz etkileri nelerdir?

Koşuşturma hayatın her alanında var ve sanatta nasibini alıyor tabi ama "olumsuzları olumlamak" lazım yani hayal gücümüzü serpiştirmeliyiz eserlere ve kendi yaptıklarımıza. Geri dönüşü olacaktır mutlaka.


Eserler derken varlığımız ve dışımızda olanlar.

Siz serpiştirirken acele edenlerden misiniz, en uzun soluklu çalışmanız hangisi olmuştur?

Acele ederken de doğru vadır yani o ritmin dışına taşırmadan yapılmalı her şey. Ahenkli bir hal alıyor zaten zamanla.

En uzun soluklu işim ''SURET VE SÜREÇ'' sergim için hazırladığım sergi resimleri oldu. BİR METEFOR du anlattığım.

"Sergi için hazırlanmak" tâbirini açmanızı rica edebilir miyim, siparişten farkı nedir?

Sergi; kendi düşüncen doğrultusunda konseptini belirleyip geliştirdiğin o günü veya geçmişi yada gündemi - dönemi, siyaseti, karşı koymayı, pretesto etmeyi, ayrı düşmeyi -yani tamamen özgürce hazırladığın, diğeri ise (sipariş), müşterinin beğenisi doğrultusunda onun zevkine ve keyfine bağlı yapılan uygulamadır.

Sanırım "hazırlanmak" tabirine takıntılı durumdayım! İçten gelen o coşkunun hazırlanmaya ihtiyacı var mıdır?

O süreç çok uzun değildir aslında spontan da gelişebilir. Birden ne yapacağınızı bulursunuz ve fırçadan tuvale yada çamurdan heykele dönüşebilir. Nihayetinde "elimizde sihirli bir değnek yok" ol diyince olacak ama hayal gücünüz varsa her şey olabilir.

"Üretimde süreklilik, sürekli coşku, sürekli enerji, sürekli dolum" denilince ne anlamalıyız siz nasıl yaşarsınız bütün bunları?


Bunu iş edinirseniz aynen dediğiniz gibi süreklilik gerektirir bu da dinamik kılar, enerji verir ve doyum sağlar. İşin içinde tam ortasında olursunuz.

Bir de kıyısında olmak var yada olanlar var. Olmakla olmamak arası bir durum.

"Olmayı tercih etmeleri gerektiğini" tavsiye ederim, yaşamda olduğu gibi her şeyde olduğu gibi. TC Harika Mentes


Katkınız için teşekkür ederim.

İlerleyen bölümlerde yeniden yazışabilmek dileklerimle
 
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol