DİYALOG MÜZESİ

PELİN AYDIN İLE


408. DİYALOG: UZAK NOTLAR
Istanbul Universitesi Teknik Bilimler MYO'da Radyo ve Televizyon Teknolojisi okuyor.




Sizce neden, okuma özürlü bir toplumuz?

Hemen hemen her konuda bir fikrimiz olduğu inancını taşıdığımız, bir çok şeye hakim olduğumuzu düşündüğümüz, öğrenmeye ve yenilenmeye kapalı olduğumuz daha doğrusu üşengeç olduğumuz için olsa gerek...

Bunca çelişkinin içinde yaşayabilmenin mucizesi sizce nedir?

Doğruları örten bir çok yalanın Üsküdar'ı çoktan geçmiş olmasıdır.

"Yaşamak değil bu" diyorsunuz anladığım kadarıyla..?

Kimileri için değil. Toplumun bir parçası olduğumuzu düşünürsek ki öyleyiz bizim için de değildir... Ne olursa olsun 'DOĞRULARI' yaşayanlar da vardır elbet...Atmosfere zarar vermiyorsun diye zarar verenlerin cehenneminden nasibini almayacak mısın ?...

Aynen.

Fakat bazılarının sığındığı sığınakları var ve oralarda yaşamayı tercih ediyorlar...

Sizin de böylesi sığınaklarınız var mıdır?


Bazıları değil herkesin bir sığınağı var. Yalanlar, kulubeler, fil dişi kuleleri, odaları, kitapları, günlükleri, çocukları, ailesi, yorgan altları, tozlu raflar ardı ve daha bir çok şey....


Benim sığınağım beynimin arkası kalbimin önü ara bir çizgide...
Altları**
Bir çok**

Kendi hâlinesiniz bu durumda Arkadaş ve aile ilişkileri nasıl gelişiyor?

Bir gün hepsi terkedecek, geriye en çok yara en çok sevinç aileden kalır elbette. Unutulmayacak şeyleri atlamamak gerek. Bir gün gideceklere sığınmadan yaşamayı öğrenmek gibi. Ama sevmeyi de unutmadan...

O halde seçkincisiniz! Bu durumda yaşam serüveninizde karşılaştıklarınız tesadüfen mi denk gelmişlerdir?

Tesadüf bu evrede karşılaşabileceğim nadir şeylerden biri. Tamamen tercihler üzerine kuruluyum. Tesadüfler hayatıma bırakılmış ufak ama uzak notlardır. Ulaşacağım yani okuyacağım notlarıma ulaşmış sayılmam. Ailem bir çocuk yapmak istedi bense dünyaya gelip bir ailem olmasını. Ailem yaptı bense o aileye sahip olmak için milyonlarca arasında savaş verdim. Tesadüf ne zaman başlar bilemem...

Uzak notlar'ı açarsak, belki de hayatımızı daha çok etkileyen onlardır, ne dersiniz?

Karşılaşmadan yorum yapamam ki. O notların güzeli de var kötüsü de... Bana iyi bir tesadüf mü denk gelir kötü bir tesadüf mü müphem. Geldiği vakit ne ölçüde etkilediğini görebilir, anlayabilirim.

Sizin tesadüfünüz başkasının tercihidir...

Bilebile yanlış yaptığınız olur mu, hani büyüklerin nasihatleri vardır veya okuyup öğrendiklerimizden edindiğimiz tecrübeler filan. Bütün dikkate rağmen yanlışların egemen olmasının nedeni sizce nedir?

Elbette yaptığım yanlışlar var hatta bir çoğunu yapmayı ben tercih ettim. Başkalarını bilmem ama benim sebebim acı çekerek gerçekleri daha derin hissedebiliyor olmam ve bunun beni beslemesi. Benim yanlışlarımın egemenliği tercihlerimin yönündedir.

Üretimleriniz arasında neler var?

Anlayamadım.

Şimdiye kadar neler yaptınız?

Düzenli olarak şiir ve kısa notlar tutuyorum. Bazen de hikayeler yazarım. En düzenli üretimim ise kendimi bitirmektir. Sorunuz bu yönde miydi bilemiyorum ama umarım yanıt verebilmişimdir.

Evet, bu yöndeydi.

Yazılarınızdan bir kaçını buraya yapıştırmanızı rica edebilir miyim?


Profilimde bulunanları atayım...

Sizi, sadece sizi gösteren şeyler arıyorum.

JOHN'un ALİNA'sına

Alina, sevgili Alinammmm.. Soluğumu kesen bir şeyler var bu ara.. Duygularımın hepsi bir bavul sıkışıklığı yaşıyor.Hoyrat bir rüzgarda yelkenlenmiş gibi kalbim.Sevmeyi unutuyorum sevilmeyi sevmeni unuttuğum kadar. Senden sonra kimse ile sevişmedim.Yalan olduğunu söyleme sakın... O dokunduklarım sevmekten sevişmekten sayılmamalı... Sevişmeyi unutmuştum çünkü güzel kadın.... Gel Alina, sen gel ki omzunda uçan kelebekler dudak kenarımda uyusun. Sen gel Alina, gel ki güneş doğsun gün uyansın. Utansın Alinam utansın benle seviştigini iddia eden tüm kadınlar. Sen gelip öyle sev ki beni parmak uçlarım bayram etsin.. Sevişmeyi yeniden öğret. Beni sev... Ne olur bana sevmeyi öğret...

-John & Alina-


Onları yazılarımdan anlayamazsınız...

Ben anlarım. Uzmanlık alanım bu

Ölümü bekliyoruz,

Köşe bucak kaçtığımız sokak arkalarında.
Duyduğumuz sesler bir hayli alışıldık,
Bir o kadar da acı...
Kimi feryat figan,geçip giden sirenlerin ardında,
Kiminin göz pınarları can pazarı.
Kol,bacak,kafa...
Bu soysuzlar buladıkça buluyor ellerini kana.
Ölümü bekliyoruz,
Kan kokusu sinmiş gömlekleri kirliye atmadan,
Yenisini buluyoruz kırmızının en siyah sabahına.
Bir çığlık ki bu bin bağrın kucağından kopup gelen,
Bir çığlık ki bu,kundakta bebek,okulda genç,evde yaşlı.
Ölümü bekliyoruz,
Bu,baharın sessizliğiydi,
Kışın felaketinin zamansız sancısı...
Ölümü bekliyoruz,
Sırayla,tek tek,habersiz....

----------------------------------

Uzmanlık alanınızı size öğretmek haddime değil ama beni öyle tanıyamazsınız...

Çocuk yanımdan çocuk yanına sevgiler.

Kucak dolusu pamuk şekerleri bilhassa elma şekerleri öpsün ölüp giden hayallerini..
Yaşlanan bir tek bedenin mi sanırsın,kaybettiğin ruhunu unutup.
Neden gizler neden gömersin bir balon sevinci çocukluk hasretini...
Oysa portakal ağacına tırmanışın,
Birkaç taştan kaleler inşa edişin,
Ha bir de iç ısıtan gülüşlerin vardı senin...
Iki düştün bir dizin kanadı,
Arka mahallede Naci'ye üç misket yutustun...
Ne oldu Ayşe seninle oynamak istemediyse,
Ahmet mi istememişti seni takımda...
Naci,Ayşe,Ahmet hep büyüdü...
Kaybettigin paran oldu belki,
ya da gönlünü çalan kadın,
Hiç olmadı işten atan patronun..
Naci,Ayşe,Ahmet büyüdü,
Yaşlanan bir tek bedenin mi sanırsın,kaybettiğin ruhunu unutup.
Sen hala o çocuksun,
Naci,Ayşe,Ahmet büyüdü...
Çocuk yanımdan çocuk yanına sevgiler...


-------------------------------------

Bir derdim var

Titrer duraklarım,anlatamam.
Ne mecalim var ne anlayanım...
Şimdi elimde, dolu bir kadeh rakım,
Korkarım,dilim söyler,
Gözlerim inkar edemezse diye.
Konuşur ordan Müzeyyen SENAR'ım,
Ben,dinler dinler ağlarım.
Bir derdim var
Öldürseler beni,anlatamam...
Köşe bucak kaçar sol yanım.
Gramofon eskimiş,plaklar bozuk.
Ne olur yineletme beni SENAR'ım,
Bir sen anlarsın,sende yalan olansın...
Bir derdim var
Ne inkara ne kabule varım...
Bir derdim var
Öldürseler beni,acısından yanarım.


-----------------------------------

Sevmek ne güzel şey,
elleri kınalı saçları örük olan kızları.
Peki ya sevmek ne güzel şey,
Nar çubuğuna dolanan parmakları
Peşinden koşup durulan koyunları, kuzuları
Sırtında çuvaldan yelesi
Alnında teri olan oğlanları ...

--------------------------------

Ne kadar geçti üzerinden zerdeçal yapraklarının döküldüğü mevsimin?
Kaç süpürge ucuna takıldı bahar sonu yalnızlıkları?
Hangi lamba söndüğü sokağı unuttu?
Hangi dudakta öldü yazacaklarımın perileri?



Fazla attım sanırım

Sınırsız yükleme imkanımız var. Dilediğiniz kadar atabilirsiniz

Beni bu safsatalardan taniyabileceğinizi iddia ettiniz bir tanesi de kafidir o vakit

John ve Alina' da John olmayı neden tercih ettiniz?

Alina olup duygularını anlatacağıma John olup duyguların yanıtlarını vermek daha etkileyici geliyor.

-Ah(!) Royal... Bir aşk neden terk edilir ki? İnsan, bitki, eşya değil; bir aşk neden terk edilir? Henüz dudakların bile kıyısına vurmayan, ateşe çalan bu renk neden bırakılır ki. Hadi söyle Royal, yazdığım onca şiir miydi yeterince şevklendirmeyen? Oysa ben onları bala çalan gözlerin ile öpüştürmüştüm. Sahi ateşe, bala bir de sevdaya çalan kadın neden gittin? Bilirdin, dudaklarımı teninin hiçbir zerresinde gezdiremeyeceğimi. Ah sarı saçlı, bal rengi gözleri olan kadın... Ben seninle iyi öpüşemezdim evet ama şiirlerim ile seviştirirdim yaralarını. Şimdi sen gittin ya Royal şarap bile acı gelir oldu. Ha unutmadan öpüyor mu seni?Gülüyordun son resminde, öpmüş belli. Kalsaydın Royal ah kalsaydın yine öpmezdim (güldürmezdim) ama ağlatmazdim da seni...

Kalsaydın Royal


Burda da aynı olayın döngüsü bulunmakta...

Gerçek değil ama Okuyucunun da çelişkiye düşebileceğini ve eğer sizi yakından tanımıyorsa epey karmaşa yaşayacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.

"Sahte kadın profilleriyle kız tavlayan erkekler" gerçeğinden hareketle


Anlatmak istediğiniz şeyi anlayamadım desem kızar mısınız ?

Karşıcinsin içine girerek onların ağzıyla veya onların diliyle konuşma / yazma gereği nereden kaynaklanmış olabilir?

Kişilik bozukluğu yaşıyorumdur belki

Herkesin bir yazma stili vardır ve bu stiller onları özgün kılar. Benim ki de bu çok irdelemek büyülerini kaybettirmez mi sizce?

Belki de bir erkek olsaydım bir kadını bu şekilde severdim. Kim bilir içimde ne döndüğünü...

Yüzdeye vurursak, oldukça yüksek miktarda hele günümüz Türkiyesinde yaşanan bir durum / gerçek aslında.

En derinine inersek stil / tarzınızın daha anlaşılır olacağı kanısındayım.


Zorlu dönemlerde sizin başvurduğunuz bu yönteme başvuran pekçok yazı dehası yaşadı dünyamızda.

Sıradanlığıma mı alışsak o vakit

Sırrınız (aslında kadın olduğunuz) ifşaa olduğuna göre stil / tarz değişikliğine gitmeyi düşünür müsünüz?

Aslında bunu sır olarak adlandıran sizsiniz ben sır olarak görmüyorum. Değişikliğe gelince bilemiyorum. Bu tür hayatımda hep varolacaktır ama bu farklı tarzda bir şeyler yazamayacağım anlamına gelmiyor. Bir kadının ağzından anlatmak beni boğar. Sınırlar koyar...

Ve ben o ülkenin sınır noktasında vurulurum...

"Pelin Aydın'ın Sırrı - Uzak Notlar" isimli bir film yapsak ve filmimizde ifşaa olan sırrınızı işlesek, hayatınızın neresinden ve hangi olaydan başlardı filmimiz?

Dondurmanın erimiş tarafını tam da bileğimde yakalayıp yalamayı sevmedim ben. Tencere dibinde kalmış pudingi sıyırmakta pek cazip gelmezdi bana. Hatta mutlu olmak için bir çikolata da almadım bakkal amcadan. Ne bileyim depresyona girdim mi kavanoz kavanoz nutella da yemedim. Pamuk şekerciyi park park aramadım mesela. Elma şekerinin elmasını severdim yalnızca...

Pembe düşlerin edasında kaybolmazdım hiç. Cebime bayram şekerlerini doluşturmazdım. Bayram sevincim olmazdı benim. Bilirdim, akşam sofraya tuzun biberin eşlik edeceğini. Acıyı kucaklamayı severdim ama... Dudak kenarlarım kızarmazdı, avuç içlerim yanardı, hatta bazen acıdan kanardı. Uzun soluklu gecelerim vardı benim. Floresanlar hep açık kalırdı evet ama perdesi çekilmiş zifiri bir karanlığı vardı gözlerimin.

Anlayacağın Di tatlıyı sevmezdim. Şekerlemeleri sevdirecek, iş çıkışı getirecek eli nasırlı biri de olmadı hayatımda zaten...

Şimdi Her Şey Çikolata Tadında

Burasından...

Katkınız için teşekkür eder "birgün bu filmi birlikte -belki izleyebiliriz" derim

Ne kattım bilmiyorum ama sevgiler...

Sevgi ile...




 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol