DİYALOG MÜZESİ

LEVENT DAĞAŞAN İLE

252. DİYALOG
MÜŞKETİNİN AKIL HASTANESİNE SEVKİNE

Merhaba, "Hukuk Kemiren Fareler" başlıklı bir diyaloga ne dersiniz
?
 
Diyaloglar ilginizi çeker mi, Levent Bey?

Bilmem bir ara göz atayım.

Aslında konuyu hukuk değil de karikatür olarak değerlendirebilir miyiz?
 
Elbette.

Devasa hukuk birikimine karikatür sanatı gözüyle baktığınızda neler görürsünüz?

Güzel soru, yanıtlayayım.
 
Gürültüden şikayetçi vatandaşın kendisini sanık sandalyesinde ve daha sonra akıl hastanesinde bulması, karikatürist gözüyle incelenirse...

Evet, Kafkavari bir bilmece içinde yaşıyor toplumumuz nicedir.

Açar mısınız biraz daha...

Elbette;
neyle suçlandığını bilmeyen suçlular daha doğrusu suçsuzlar ile bu kişileri neyle suçladığını bilmeyen "suçluların" trajikomedi oyunu devam ediyor. Bir diğeri üzerinde hakimiyet kurma aracı olarak artık "hukuk" var.

"Deli - sıradışı" damgası vurarak kurtulmaya çalışma alışkanlığının temelinde ne vardır sizce?
Kanunda da yeri olsa gerek, "sözü ve ifadesi değersiz" anlamında.
Bence burada amaç, "sürüye uymayanı" damgalamak, "bizden olmayanı" dışlamak, farklı düşüneni bu düşüncesini düşündüğüne pişman etmekdir. Hukukun buna alet edilmesi de bugüne dek yaşanmış bir davranış tarzı değil. O yüzden adaletden yana olan hukukçuların tepki refleksi gecikti.
 
Görsel anlatımla, satranç tahtasında her iki tarafta cübbeler giymiş iki taraf, hakimler savcılar arka sırada, avukatlar ön sırada, oyun başlıyor ve kazanacak olan taraf, "hukuku üstün olan" taraf değil, hukuku kullanma hızı üstün olan taraf olacaktır.
 
Bu arada sıradışılara ne önerirsiniz, en baştan hiç bulaşmamalı mıdır?

Güzel ve yaşamsal bir soru,
 
Bence sıradışı insan tarihin her aşamasında ve cografi alanında kendi özgür düşüncesini ve bastığı yeri yaratabilmiş insan olup, olan biteni net olarak görmeden bir riske girmemelidir,
 
Sorumu değiştirdim."Sıradışılar her zaman kazanır" diyebilir misiniz, tecrübeleriniz nedir bu konuda?

Yanıtlamak için az izin alayım, olur değil mi?

Çocuklar bekliyor, akşam üzeri yazarım. Sağlıcakla kalın
 
Teşekkür ederim. Akşama devam etmek dileğiyle.


AKŞAM

Aslında sıradışı olmak; bazı şeyleri görmek ya da görmemek, uzak veya yakın durmak, özellikle özgün özgür düşünmek ve buna bağlı bakış açısıyla dünyaya bakmaya yaslandığından, kazanıp kazanmamak göreceli bir kavram oluyor.

Az önce onun tartışması vardı ve bir arkadaş olup biten bütünün tezgahtan ibaret olduğunu yazmıştı. Kendisine de gelin bütün dünyada devrim yapacak (Papalığı devirmek gibi) işlere emek harcayalım. "Bütün insanlık kurtulsun" dedim. Yani oldukça fazla deli var...

Deli çok, evet.

Sizce asıl kavga (varsa) kimler veya neler arasındadır? Kemirgen fareler hukuku kemirebilecek kadar büyük hangi hataları işlemektedirler veya işlediler?

Kavga varsa eğer ki olduğu aşikardır, kavga etme gerekçelerindedir. İnsanlara, hangi konuda kavga etmeleri gerektiği dikte ediliyor. Oysa aklına sahip her birey hangi konuda kavga etmesi (kültürel ve sosyal mücadele anlamında) gerektiğini kendisi belirleyebilmelidir.

Dava zengin olma davası ise çekilen acılar çok fazla. İlerleme davası ise kavgaya gerek yok... İnatla insanlık ilerleyebilir mi? İnterneti kullanıp insanları bin sene önceki menkıbelere çağırmak ne kadar mantıklıdır?

Yine güzel soru )

İnternet aktüel bilgiyi içeriyor bence, bilimsel bilginin öğrenilmesi bu yolla olası değil. Ayrıca ilerleyen teknoloji dünya insanlarını "din" gibi kalıpsallıklardan uzaklaştırsa da "insana özgü" bir noktaya da götürmüyor.
İnsanlar hep, "arada derede" bir yerlerde sıkışmışlar.

İletişim imkanları belki bu birliktelikleri daha kolaylaştırabilir. Bakarsınız birgün buradan yazıştıklarımızla kurumsal bir şeyler yapabiliriz?
Karikatür bilginizi / sanatınızı gençlerle paylaşmak istemez misiniz, örneğin akademi ile çalışmada engelleriniz nelerdir?

Karikatür bilgimi gençlere aktarmayı isterim ama bu konuda eğitim metodlarını bilmiyorum, daha doğrusu bugüne değin öğretim konusunda bir görev üstlenmedim.

Eserlerinizin tümünü bir albümde değerlendirmeyi düşündünüz mü veya konularına göre bir seri..?

Aslında belli konu ve koşullarda çizimlerimi albüm yapmak istiyorum. Şiir ve şiire özel çizimli çalışmalar tasarlıyorum tek sorunum zaman...
 
Zaman sorununu öne süren sanatçılara sürekli iş - bölümü öneririm, naçizane. İllaki çevrenizde ekip oluşturabileceğiniz birileri vardır.

Evet, var elbette ama tüm ince ayrıntıları; baskı hazırlığı, sayfa düzeni gibi tüm ayrıntıları ille de kendim üstlenmek istediğimden, adımlar ağır atılıyor. Oysa bazen "hadi bakalım" deyip işe girişmek gerekir.

Herkes kazansın. İlerleyen aşamalarında daha mükemmel şeyler üretirsiniz. Başlangıçta aksaklıklar olabilir, doğaldır. Önemli olan farklı bir şeylerin çıkması ve örnek olması.

Son derece haklısınız.
Burada bir örnek vereyim: "Fakültede okurken 1985 yılıydı sanırım, fotokopi kağıdına önlü arkalı siyah beyaz bir kitapcık basmıştım. Adı: "Eğriye Doğruya" idi. Bu kitapçık bilgisi daha sonra "Adam Sanat Dergisinde", o yıl basılan kitaplar arasında yeralınca çok sevinmiştim. Tamamen amatör bir merak ve heves ile yapılan bir çalışmaydı.

Günümüz koşullarında o üretken çabanızı değerlendirirseniz eminim harika şeyler çıkacak ve kalıcı eserler doğacaktır.

Bir sorun var bu konuda. Açıklayayım, BARO'da felsefe günleri yapmak istedim ve  hocamı aradım: "Hocam durum böyle böyle... her ay bir konuda konuşma yapsak, karşılıklı izleyici katılımı sağlasak" dedim. Hocamızın yanıtı ilginçti )
"Ben utanır, sıkılırım bu işi yapamam" dedi. Oysa okulda dersler veren bir öğretim görevlisi idi ama ders başka felsefe anlatımı başka, doğal olarak )

Böylesi durumlarda sorumluluk alacak başkalarını bulmalı veya güçdağılımı ile ağırlık paylaşılmalı. Ek iş veya boş zaman ile başlanıp, asıl işi aştığında yer değiştirilebilir.

Evet son derece haklısınız. Benim yönümden sıkıntı şu;
 
Ben sergiler açıp, fotograflar verip, ne bileyim bu tip şeyleri pek sevmiyorum ama bir yandan da topluma yol göstermeyi görev biliyorum.Ama asıl bildiğim şu; karikatür dahil ülkemizde sanatçılar topluma karşı çok yakın değiller. Ben bunu açmaya çalışıyorum. Herhangi bir reklama veya kapitalist desteğe gereksinim duymadan.
 
Değerini yitirme korkusu sarıyor o zaman da!

Bir olasılık, dediğiniz olabilir ama insanlar içten olan her çalışmayı hemen benimseyip destekliyorlar, güzel olan da bu.

Umut verici tabii ki. Aşamalarında yeni açılar geliştikçe gelişecek ve uluslararası olacaktır. Kurumsallaşmalarla değer kazanacak, kalıcılaşacaktır. Kendi enstitünüzü' bile kurabilirsiniz bir süre sonra.

Yok, o kadar geniş boyutlu olması yani enstitü gibi bir aşamaya varması pek olası görünmüyor.

Siz bir yol açarsınız sizden ilham alanlar ilerletirler. Öğrencilerinize ne yüklediğiniz önemli olan; gelecek planları, perspektifler...
Ülkemizde çizgi sinema geri örneğin. Bu alanda boşluk var... Sadece bir örnek.

Evet, "çizim ile bağlantılı bir sanayi var" diyebiliriz.Çizgi sinema, bant çizimler, çizgi öyküler gibi...
Düşünürken çok geniş ve uçsuz bucaksız üretim alanları bulunuyor ama her biri merdivenin birer basamakları, önemli olan merdivene tırmanmaya başlamak sanırım.
 
DEĞERLENDİRME

Umarım, içerik olarak düşündüğünüz şekilde bir dialog olmuştur.
Ben burada yazarkan bir baktım sayfanızda bu yazılar çıkmaya başlamış ))

Belirttiğiniz gibi düşünceler ile gelişen bir diyalog oldu. Böylesi bir kaç örnek daha var ve üremeye devam ediyorlar. Her insanımızın zihninde harika yollar var, onları değerlendireceklerinden eminim.
Evet ekleyeceğim zaten. (Gülümseme)


Yararlı Link: www.leventdagasan.com

EKLER:

EK 1:



EK 2:



EK 3:



EK 4:



EK 5:



EK 6:



www.leventdagasan.com

 
 
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol