DİYALOG MÜZESİ

SELDA ARSLAN




474. DİYALOG

Erkan Yazargan
Selda Arslan ile birlikte.

6 Ekim, 16:05 · 

Selda Arslan ile diyalogdayız, sorularınızla katılabilirsiniz:

-Merhaba Selda Hanım,
Sanat görüşünüzden bahsetmek ister misiniz?

Selda Arslan, 24 Temmuz 1984' te Zürih'te doğdu. Sanatı; çok yönlü ve derin - karanlık, tuhaf rakamlar, renkli soyut figürlerle sırayla değişiyor. Her resmin anlatacak bir şeyi var. Pablo Picasso'nun "her şeyi söylemedim, ama her şeyi boyadım" (1) ifadesine göre, tuaal üzerine düşüncelerini kendi tarzında yakaladı. Bu ifade özgürlüğü, genç sanatçı için özellikle önemlidir - çünkü herkes bu hakka sahip değildir.

Sanat, sessiz çığılıkların sesidir. Kimi zaman bir ilaç, kimi zaman bir protesto, kimi zaman yaşanmışlıkların lisanını resimle bileştirip içimizdeki sancıların derinine inip, sesini gözlerimizle dinlemektir...

İnsan önce karanlıkdan geçmeli, ışığa kavuşabilmesi için. Sanat, bir direniş, bir güç’tür!

İçimde uzlaşamayan cümlelerin, utangaçlığa bürünmüş silüetlerin ve suretlerin açığa çıkmak için verdiği bir mücadeledir benim için sanat.

 

-Bize Zürih' te sanattan ve sanat eğitiminizden bahseder misiniz?

 

Sanat, hayatımın tümünü kaplıyor bekli. Çoçukluğumda yaşadığım tüm zorlukların da bir tanımıdır sanat. O yaşanmışlıklar olmamış olsaydı belki ben şuanda sanat değil çok farklı bir şey yapıyor olabilirdim. Kendimi bulmam için baya bir vakit kaybettiğimi anlamıştım fakat hiçbir şey için geç değildi. Böylelikle “Clown” (2) adlı eserimin ortaya doğuşunun şaşkınlığıyla kalakalmıştım öylece ve artık beni ben yapanla karşılaşmış ve yolumu belirlemiş oldum.

Akabinde aralıksız resim yapmaya başladım. Lisanslı veyahut diplomalı bir ressam değilim. Zamanla tablolarımın nasıl kendiliğinden değişim yaşadığını ve ilerlemek adına kendiliğinden geliştiğini deneyimleyebilidim. 

Bunun eğitimini, yazdıklarımdan anlamış olmalısınızdır ki, almadım! Almayı da hiç düşünmedim. Sanat öğretilebilinir midirki bilemiyorum!

İsviçre çok küçük bir ülke ama bir o kadarda çok “ressam” ve “sanatcı” var. Sanat yoluna adım attığımdan beri bir çok insanla ve ressamlarla tanışma fırsatı buldum.

Burada sanata dair birçok eser bulunur ve ilham kaynakları Türkiye’ ye göre daha kısıtlı olsada, kendinize katkıda bulabileceğiniz bir atmosfer mevcut.

- İmkanların bu kadar geniş olduğu ortamlara asla sahip olmayan sanatçı adaylarına ne önerirsiniz, bu soruyu sanat eğitimi ile ilgili yaklaşımınızdan dolayı soruyorum..?

 

Resim yapamayan için resim yapmak kolaydır. Ama resim yapabilen için çok zor bir zanaat’tır!.

Nasıl şiir yazmayı ögretemediğiniz gibi bence, resim yapmayı da öğretemeyiz diye düşünüyorum.

Biliyor musunuz neden bukadar geç resim yapmaya başladım? İlkokul 4. ve 5. sınıfını Çorum Cumhuriyetlkokulu' nda okudum. O zamanlar kalemle çok iyi çizdiğim günlerimi bilirim. O zamanlar bile kendime has bir tarzım olduğunu bilmiş bir şekilde çizimlerimi yapardım. Taki bir gün öğretmenimiz bana yaptığım resimlerimin siyah çizgilerinin yanlış olduğu ve resim öyle yapılınamaz sözüne: Ben yanlış yapıyorum, düşüncesi beni resimden uzaklaştırıp, o küçük yaşlarda resim yapmayı bırakmış biri olarak konuşuyorum. Şimdi öğretmenim bu konuya değimlenmemiş olmuş olsaydı, belki bugün çok geç başlamış değil, belkide çok yol katetmiş olabilirdim.

Bu nedenle, okullarda benim nasıl resim yapacağımı söylemeleri, ne kadar sanat olabilirki, sizce?

Bu, bir tabloya baktığınızda ya seversiniz yada hiç sevmezsiniz. Bu bir dokunuşa bakar. Sevdiyseniz kendinizden bir parca bulmuş, sevmediyseniz size hiç dokunmamıştır gibi bir şey.

Benim olanaklarım bir çok kişiye nazaran daha da zordu. Gurbetçi bir ailenin çoçuğu olarak burada dünyaya geldim. Kalıplarını kıramamış bir ailenin sanatcı çoçuğu olmak, zordur. Dünyaya gel, okula git, evlen, çoçuk yap ve öl gibi bir kalıp. Bugün kendime bukadar geç kalmanın üzücü durumumu, bu girmiş olduğum sanat yolunda telafi ederek olmak istediğim yere gelip hayatımda, yaşanmışlıklara, ”iyiki” demektir.

Bence tüm olanaklar içimizde. Sadece bunu ne kadar çok istediğimize bağlı. Tamam mı, devammı, gibi...

 

-Resim veya diğer sanat dalları masraflı işler midir, herkes sanatın bir dalıyla ilgilenemez mi, yani illa zengin olmak mı lazım?

 

Gecen sene bu zamanlar, kendi eserlerimi sergileyebilmek ve benim gibi ressamlar eserlerini kolaylıkla sergileyebilsinler diye ufak bir galeri açtım. Bu bir sene içerisinde bir çok şey öğrenebildim. En ilginci de açılışımızı yaptığımızdan bu yana dek, umut ettiğim ilgiyi burada yaşanlar tarafından bulamamış olmaktır. Nedeni, insanların aklına “sanat zenginlerin işidir” düşüncesinin hakim olması.

Bir ev hanımı, normal maaşlı bir ebeveynin sanatla ilgilenmesi ne yazık ki yüzde 3' lerde falan zannedersem. Şimdi gerçek düşündüğümüzde, sanat almak için paraya, sanat yapmak için dünyaya ihtiyacımız var.

Şuanda yeni bir çalışmaya girdim, nekadar vaktimi alır bu bilmiyorum ama bu konuya değiniyorum ve bu projemi sonlandırdığımda, asıl gerçekle umarım insanları bir noktaya çekebilirim!

İnsan parasızken fikirleri gelişir https://www.facebook.com/images/emoji.php/v9/t4c/1/16/1f642.png:)

 

-Sanata destek veren kurum, kuruluş veya kişilerin sanatınıza ve yeni açtığınız galerinize ilgileri ne düzeydir, beklentileriniz nelerdir?

 

Galerimi açtığımdan bu yana kendi sanatımı çok ihmal ettim. Bu nedenle bu sosyal projem hakkında daha fazla vakit kaybedip bu yolda ilerlemek istediğimi sanmıyorum.

Daha varmak istediğim noktaya gelmeden böylesi bir adım atmak benim içinde büyük bir deneyimdi ve bana bir çok şeyin göründüğünden çok daha farklı olduğunu gösterip çok katkıda bulundu.

Sanırım eğlence mekanı açmış olsaydım daha fazla ilgi, destek vede yardım etme isteği bulunurdu başkaları tarafından. Ne acı!

 

-Resimlerinizden örnekler görebilir miyiz?

 

Palyaço ve Kafka' nın Maymunu' ndan (3) devam edersek; konularınızı seçerken, bilineni özellikle mi tercih ederseniz yoksa ilham denilen bir şeyler gerçekten var mı?

Tablolarımda ortaya çıkacak eserlerden hep bi haber başlarım. Beyaz tual üzerinde hissiyatıma göre oluşan renkler iç içe geçtikçe fırcam beni yönlendirir. Süpriz Yumurta (4) misali eserin nasıl tamamlanacağını bilmeden eser kendini tamamen gösterene dek devam ederim. Sonuda ortaya cıkan eser benim için de bir süpriz olur.

Kafka' nın Maymunu eseri aslında çok ilginç, o kadar da üzücü bir hikaye. Hayalimde hep eserlerimi farklı sanat dallarıyla buluşturmak vardı. Hala bu konuda bir takım araştırmalar ve kişiler araştırmaktayım. Bu eser, başlamış ama önemli bir parçasını eksik kalmış bir şekilde vaktini, sırasını bekler gibi bir köşede bekliyordu. Sonrasında güzel bir tanışmayla Kafka’ nın Maymunu’ nun Türkiye' de prömiyerini yapan tiyatrocu (5) arkadaşla iletişime geçip ona istek vede hayalimi sundum. Onunda elindeki bu oyunla resim sanatını birleştirip bu tablomun aslında farklı başlayıp bu oyunla tamamlanmış olması çok güzel bir duyguydu benim için. Sonu devam edememiş olsada, bu tablom Eşref Beşikçioğlu' nun Ankara' daki Tatbikat Sahnesi' nde (6) yerini aldı ve tüm güzelliğiyle bu başarılı oyunda kendini gösterdi. Buna vesile olanlara teşekkür ederim.

 

-Uluslararası, çok kültürlü, Avrupa' yı da bilen birisi olarak; sizce "ortak insanlık" nedir?

 

İnsanlık beyaz bir tual gibi. Ne kadar çok rengin varsa tualine yağan yağmurla gökkuşağını çizebilirsin. Çizdikce gelişir, geliştikce öğrenir, öğrendikcede fayda sağlayabilirsin!

Ne kadarımız beyaz bir tuvale renklerini akıtmak istiyor? Toplumsal sorunlar, insanlara yaklaşımlarımız, şiddet ve hiddet. Sabırsızlık diz boyu çünki artık A' noktasından B' noktasına varmak belki saniyelerimizi alıyor artık! İnsanlık dünyanın ve cevresinin fakında olmadan yaşıyor. Kocaman kulaklıklarıyla etrafdan gelen seslere bile tahammülümüz yok! Sanki vicdanımız körelmiş, kafamızı telefonlarımıza gömüp deve kuşu misali donuk bir yaşam.

Ben sanıyorum ki sanat tüm davranış bozukluklarını çözebilir ve çok daha ufku geniş bir birey olmamızı sağlar.

Make ART, not WAR...!

 

-"Sanat İyileştirir" mottomuzda da belirttiğimiz gibi, mevcut insanlık durumlarından memnun olan neredeyse yok gibiyse, iyileşmeye ihtiyacımız var sanırım. Siz kendi yaşamınızda ne gibi iyileşmeler yaşadınız, örneklerle anlatır mısınız?

 

Her bir eserim tamamlandıkça bende bir nebze olsun onunla birlikte iyileşip kendi sesimi, gözlerimle görüyorum. Dediğiniz gibi insan iyiyleşmeye her daim muhtaç. Eğer bu vesileyle birilerine bir yerlerde iyileşmelerine yardımcı olabiliyorsam bu benim için sanatın güçü demektir.

Sanat iyi bir dost, iyi bir sırdaş, iyi bir gözlemcidir. Her iyiyleşmeye ihtiyac duyan mümkün mertebe sanata tutunabilir ve kendi gelişiminin farkına varabilir.

Konuşmak gümüş, sûkut altınsa, sanat o halde bir elmas’tır. Örnek olarak vermek aslında çok zor. Çoçukluğumdan bu yana dek tüm kırılmışlıklarımı eserlerimde resmetmek, unutmuş olduklarımı tekrar hatırlamama neden olmuş, hatırladıkcada karşısında durabilme güçünü vermiştir bana. Hala daha tüm tablolarımı deşifre etmiş değilim. Onlar benim yol göstericim, umudum, aşkım oldular.

 

-Türkiye' de veya başka ülkelerde yaşayan ressamlarla ne gibi işbirlikleri geliştirebilirsiniz?

 

Sanatı sanat destekler diyorum. En büyük hayalimden biride birgün eserlerimi ülkemde sergilemektir.

Ressamlık sanki biraz "yanlız kartal" egosuna sahip. Hep yanlız anılmak, yanlız sergi yapmak fikri oluşmuş, nedendir bilmem. Özelleşmek her halde bu sanırsam fakat “birlikten güç doğar” veya “bir elin nesi var, iki elin sesi var” diye atasözlerimiz var ve bence çok doğru.

Tek başına güzel yerlere gelmek imkansız değil fakat biraz daha meşakkatli bir yol. Bu konuda sanat bazlı tüm konulara çok açığım ve umarım güzel projelerde yer alma imkanımız olur.

Sanat değiştirecektir dünyayı ve buna gerçekten çok inanıyorum...

 

-Galeri çalışmalarınızdan edindiğiniz tecrübeler nelerdir?

 

Çok saygı ve sevgiye değer ressamlar tanıdım. Hem onları tanıdım hem de kendimi tanıttım. Bu işi yürütebilmekte biraz zorlansamda, olanak sunmak ve hayatında hiç sergi yapmamış geleceğin ressamlarına bir adım olmak çok güzel bir duygu.

-Bize biraz da Zürih Kültüründen bahsedin lütfen; hassasiyetler, kültler, varsa mitler, sanata yaklaşım, sanat - devlet ilişkisi, sivil toplumun oynadığı roller ve Türklerin orada yaşamları..?

 

Bildiğiniz üzre İsviçre' de büyük sanat fuarları gerçekleşiyor, her sene. Bunun en büyüğü ise Art Basel. (8)

Ünlü oyuncularımızın sıkça ziyaret ettiği bir sanat fuarı. Art Zürich (9) bunun bir diğeri ve her sene ilgi daha çok artmakta. Yeni keşifler, yeni isimler ve galerilerin boy gösterdiği güzel projeler. Tabiki o fuarlara katılmak pekde kolay bi şey değil. Burada yine finansal durumlar konuşmakda.

Artık Türk Toplumunu tüm branşlarda görebiliyoruz. Eskiye nazaran gurbetçi toplum, İsviçreliler tarafındanda entregreye izin verilmiş, güzel makamlarda çalışabilen vatandaşlarımız var.

Yurda her defasında özlem daha çok artsada, burada yaşamanın bir nevi sessizliği içerisindeyim. Bence gezip görülmesi gereken ülkelerden biriside İsviçre' dir.

 

-İnsani, ticari veya sanatsal ilişkilerinizi geliştirirken nelere dikkat edersiniz, sizin olmazsa olmaz prensipleriniz nelerdir?
 

Sanırım hayatımda yaptığım tek doğru şey, sanatımdır. Maalesef yakın çevremde pek fazla sanata ilgi duyan kişi yok. Bu nedenle sanata dair bazen fikir alış verişinde zorlanıp bu konuda kendimi yanlız hissediyorum. Gerçi şöylede bir durum var: Zamanı gelen fikrin gücüne hiçbir ordu karşı koyamaz. Demekki zamanımız var daha.

İnsanı olduğu gibi kabullenmek sanırım her insanı mutlu edicektir...!

 

-İster istemez ilişkilerimizde zorlandığımız, kendimizi, ifade edemediğimiz, yanlış anlaşıldığımız veya pişmanlık duyduğumuz anlarda oluyor. Yaşam böyle bir şey her halde! Sizce yaşamı değerli kılan şey nedir, tüm olumsuzluklara rağmen hayatta kalma ve başarı çabamızın altında yatan sır nedir?

 

Çok haklısınız. Yaşamın sırrını inanın bende çok aramakdayım. İlk önce insanın kendiyle barışık olmasıdır. Yada kendiyle kalabilmesidir. Yanlızlığı aşan insanın düyasıda farklı olur. 
Her olumsuzluğa kötü bir şeymiş gibi bakmayıp, duruma karşı vede kendimiz için gelişip değişmemizi sağlayan unsurlardır bence olumsuzluklar...

Çokça duyduğumuz; düşüncelerini değiştir, dünyan değişsin bence doğruluk payı barındıran güzel bir cümle. Arada bir kendimle bende savaşa girsemde artık fazlaca küstüğüm arkadaşıma veyahut bir kişiye üzülmüyorum.

Hayatınıza giren her bir insanın hayatınız üzerinde bir misyonu vardır. Kimisi öğretir gider, kimisi çalar gider, kimisi bakidir ebediyen kalır, kimisi size bir hediyedir. Her şeyimiz varken hiçbir şeyimiz olmayadabilir veyahut tam tersi.

Hayatı nasıl kucaklamak istiyorsak bizede sunulan şey o olur. Etrafımıza bakalım, dinleyelim, görelim ve en önemlisi sevelim....

Su akar yolunu bulur herhalde https://www.facebook.com/images/emoji.php/v9/t4c/1/16/1f642.png:)

 

-Katkınız için teşekkür eder, başarılarınızın devamını dilerim. Zaman Tünelimde Süren diyaloglara ayrıca sorularınızlada katılırsanız sevinirim.

Asıl ben tesekkür ederim. Umarım güzel bir diyalog olmuştur. Türkçemin yettiği yere kadar yazmayı denedim. Tekrar teşekkür ederim. Güzel bir günler diliyorum, size ve okurlarımıza... 

Çok memnun oldum.

































Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol