ŞEN ÇAKIR İLE

166.DİYALOG

"ŞİMDİ KÜSTÜ BÜTÜN SÖZLERİNE KIRLANGIÇLAR"

Sanatınızı yazışmaya ne dersiniz, Şeref Bey ile diyalogumuzu gördünüz sanırım?

Evet az önce gördüm daha sonra detaylı okuyacağım, diyalog olabilir sevinirim.

Nasıl başladı?

Şiir de, resim de klişe olacak ama ilk okulda başladı.

İlkokul öğretmeniniz kaşifti sanırım?

Sanırım öyleydiler çünkü benimle özel olarak ilgilendiler hep. Ben yeteneğimi kendim geliştirdim.

Sanatınızı nasıl keşfettiniz ve eğitimini nasıl aldınız?

Bir keşif değildi. Okula başladığım zamanlardı hep resim yapıyordum. Hatta bu yüzden çok dayak yediğim olmuştur aileden, "ders çalış, bırak resim yapmayı" diye..! Tam olarak resim çalışmalarına başlamam bir moda okulundan sonra gelişti. Öğretmenimiz Sevim Zabunoğlu, "Mimar Sinan" mezunu bir ressamdı.

Okulu biraz anlatır mısınız?

"Okul" dediğim iki yıllık moda tasarım kursuydu. İlk okulu Türkiye'nin değişik şehirlerinde okudum.

Zabunoğlu ile olan ilişkinizi alalım o halde.

Sevim hanım bendeki resim aşkını görünce çok daha fazla ilgilendi. O kurumda hem tasarım hem de resim yeteneğimi geliştirdim. Hocam ile hala görüşürüz. Siz sordukça aklıma geliyor ondan öncesi kısa bir süre Mimar Sinan'da misafir öğrenci olarak bulunmuştum. Dokuz yıl Berlin'de eğitimime devam ettim.

O ilk teması merak ediyorum. İçinizdeki hissi keşfettiğiniz o ilk ânı.

İlk resim yaptığım anı şu an hatırlamıyorum ama ilk şiir heyecanımı unutmadım.

İlk şiir heyecanınızı alalım, mümkünse.

İlkokul dördüncü sınıfı okurken sınıf öğretmenimiz Nimet Hanım ameliyat olmak için gitmişti. Onun yerine Kani Çiçek isimli bir vekil öğretmen gelmişti. Üniversite öğrencisi idi ve "Çapa'da okuduğunu" söylemişti. Hafızamda böyle kalmış. Bir gün sınıfa Orhan Veli'nin kitabı ile gelmişti. "Çocuklar şiir sever misiniz" diye bize okumaya başladı? "Hepiniz birer şiir yazın bakalım, konu serbest" demişti. İlk şiirimi ona yazmıştım.

Belki de saklıyorsunuzdur o şiiri hala?

Kaşlarının ortası bitişikti "kırlangıç gibi kaşların" diye başlayan bir şiirdi gersini hatırlamıyorum. O şiirimi öğretmenimiz almıştı. Ancak ilk okulda defterime yapmış olduğum bir kaç resim var elimde.

İlginç. Benzetme ile başladınız yani?

Evet, imge o zamandan başlamış...

"Tarz" bilemedim şimdi ama "dışa vurumcu" denilebilir belki. "Tarz" denilince moda aklıma gelir hep.

Dışa vurumda geometri ve renk kullanımının öne çıktığı doğru mudur, yoksa sanatçının iç dünyasına bağlı sonsuz olabilir mi?
Kendinizdeki - zihin dünyanızdaki buluntularınız nedir?

Değindiğiniz gibi "iç dünyama bağlı sonsuz"... Hiç bir zaman kurgulamadım. Etkilendiğim olaylar ve durumlardan yola çıkarak resim yaptığım ve şiir yazdığım oluyor.

Öncekilerden başlayarak -kendi tercihinizle, bir kaç çalışmanızı buraya yapıştırabilir misiniz, birlikte izlesek?

Peki, dosyalarımdan seçip döneceğim.

"Barbi Hacivat - Karagöz" koydum ismini.
Bir diğerine geçelim lütfen, mümkünse son zamanlardan bir tane olsun.

Ne zaman tamamlandı ve sizdeki hikayesi lütfen nedir bu çalışmanızın?

RESMİN ALTYAZISI:

ODTÜ Türk Halk Bilimi Topluluğu (THBT) mezunları Köroğlu destanını anlattıkları “Benden Selam Olsun” gösterisi ile izleyici karşısına çıkıyor.
Geleneksel hale gelen temalı gösterilerine bir yenisini daha ekleyen ODTÜ THBT fosilleri (mezunları) bu yılki gösterilerinde Köroğlu destanını sahneye koyacak, günümüz Köroğlu’larını izleyiciyle buluşturacaklar.

THBT, Kasım 1961’de kurulmuş, ODTÜ’nün ilk topluluklarından biri. Topluluk üyeleri ODTÜ’den mezun olsalar da THBT fosili olarak halk oyunları ve halk müziği çalışmalarına devam ediyorlar ve sene boyunca yaptıkları çalışmaları bir tema çerçevesinde her yıl sahneye koyuyorlar. Bu yıl da 3 Mayıs’ta İş Sanat Kültür Merkezi, İş Kuleleri’nde türkü ve halk oyunları ile “Benden Selam Olsun” diyecekler.

Gösteride Orta Asya’dan Balkanlar’a kadar çok geniş bir coğrafyada iki bin yıla yakın bir süredir halk arasında canlı tutulan Köroğlu destanı sahneye konulacak ve seyirci geçmişten günümüze bir zaman yolculuğuna çıkacak. Neden Köroğlu?

Köroğlu destanları ait olduğu coğrafyaya bağlı olarak, bölge halkının kültürel yapısı ve hayat şartlarına göre değişiklik göstermekte ise de, özü hep aynı kalmıştır. Bu da zulme, haksızlığa, hukuksuzluğa karşı çıkmak, daha doğrusu, halkın bu özlemlerini destanlaştırmaktır. Köroğlu adının diğer tüm isyancılardan farklı olarak bu kadar yaygın ve etkin olmasının tek nedeni onun koçaklığı, yardımseverliği, baş eğmezliği ve yoksulu ve kimsesizi koruması olmalıdır. Köroğlu, günümüzde de direnmenin, hak aramanın, korkusuzluğun simgesi haline gelmiştir. Bu yönüyle Köroğlu destanının bu yılın konusu olarak seçilmesi çok anlamlı. “Köroğlu tarihi ve edebi kişilik olarak kimdir?” sorusu ile başlayacak olan gösteri, “Halkın gözünde Köroğlu kimdir, nedir? Bolu Beyi kimdir, nasıl bir kişiliktir?” sorularıyla Köroğlu'nun yukarıda sayılan özelliklerinin her birinin altını önemle çizerek izleyicilerine Köroğlu’nu yaşatacak. Gösteri sonunda elde edilen gelir ODTÜ Mezunlar Derneği bünyesinde oluşturulan Burs Fonu’na aktarılacaktır."

Altyazısının okumasındayım. Siz bu arada hikayesini yazabilirsiniz. Evet, hissin 34 Varyant ile Köroğlu'nu coşturduğu bir derin kök. Bağlantılı bir şiiriniz de vardır eminim. (Kırmızılı Kadın ve Köroğlu düzleminde)

"Gezi Direnişi" hepimizi çok etkilemişti. O zaman çalıştığım resimler her ikisi de basında çok paylaşılan fotoğraflardan ve haberlerde izlediğimiz anlardı ve dergi kapaklarında da ölümsüzleştiler.

Hayır yok, -onunla ilgili yok, ama "Berkin Elvan" ile ilgili bir dize var öldüğünü duyduğumda karaladığım.

Lütfen onu rica ediyorum şimdi.

"Şimdi küstü bütün sözlerine kırlangıçlar". Lütfen bunu detaylandıralım. Bir kompozisyon olsun ve sonsuza kalsın!

Ama siz yanlış yazdınız.

Doğrusuyla birlikte lütfen. Etkilenmiş olmalıyım.

"şimdi küstü gözlerine bütün kırlangıçlar.."

O da olabilir ve orijinali bu tabiiki. Devam edin lütfen. Son mesaj olarak alacağım.

Ölen her çocuk kendi çocuğum gibi içimi çok acıttı..