DİYALOG MÜZESİ

VEDAT KACAR İLE


VEDAT KACAR İLE

1028. DİYALOG: SERAMİK SANATI

kacarvedat@gmail.com
 

Merhabalar, ben bir akademisyenim ve seramik sanatçısıyım. Sanatsal görüşümü belirtmeden önce çocukluk hayatımın Çini Sanatının bugün yaşayan merkezlerinden biri olan Kütahya' da geçtiğini ve Lise Eğitimimi Çini ve Seramik Eğitimi üzerine aldığımı belirtmek isterim. 

 

Üzerine aldığım Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimleri ile de Seramik artık yaşam biçimim oldu. Bütün bu hem geleneksel hem de sanatsal eğitimden sonra edindiğim birikimler benim bu sanatta çizgimi bir de sanatsal görüşümü belirledi. 

 

Bizim çok güçlü bir geleneksel mirasımız olduğunu düşünüyorum. Ben bu mirasın bize bıraktıklarından besleniyorum tabi bu bireysel bir tercih. Tarzım, düşüncelerim bu mirasın sadece geleneksel tarzıyla değil, bu günün estetik tavrıyla donanmış, geçmişe gönderme yapan, hem dünü hem de bu günü ortaya koyan yeni  bir anlayışta eserler üretmek anlayışındayım. Dünya bir çok değişime sahne oluyor, her şey değişiyor… Insanlar, duygular, begeni kavramları. Değişmeyen tek şey kültürel izler. Bu izler olduğu yerde kalarak bir döneme tanıklık etmekte ve o dönemin izlerini sözlerini duygularını yansıtmaktadırlar. İşte bu noktada bu kültür birikimlerimize bugünün şu anından bakınca da zamansız izlere dönüşüyor. Yani bir başka deyişle geçmişin izleri bugünün estetik tavrı girince düne ait olan bugüne de ait olabiliyor yani "zamansızlaşıyor". Benim sanat görüşümde zamansız izler üzerine oluşuyor.

 

Resim, heykel arasında seramiğin yeri ve farkı nedir? 

 

Seramik sanatına baktığımızda malzemesi kırılgan olan bir eserin binlerce yıl toprağın altında kalarak çıkarıldıklarında bir döneme, bir tarihe, bir uygarlığa tanıklık ettiğini düşünürsek olağanüstü bir malzeme olduğunu düşünmekteyim. 

 

Seramik sanatını bugün bakıldığında diğer farklı disiplinlerden ayıran en önemli özelliği üretim serüvenidir. Çamur hazırlama şekillendirme kurutma pişirme sırlama ve tekrar pişirme gibi prosesleri bakımından donanım isteyen bir sanat alanıdır. Bu yüzden bu donanıma sahip atölyesi olan sanatçı sayısı çok değildir. Seramik sanatı bugüne kadar birçok tartışmalara neden olmuş bir alandır. Heykel sanatı sanatçıları "seramik heykel değil, heykel sanatçısı seramik malzeme kullanmış" tabirini kabul ederler. Bu anlamda yapılan bu tartışmalar mutlaka bir zemine oturacaktır. Sanat bir bütündür, malzemesi ne olursa olsun onu inşa eden sanatçı buna karar verir aslında. Seramikte öyle malzemeyi kullanan sanatçının eserdeki hakimiyeti,  sözü bize bu sanatın yerini belirler aslında.

 

Bildiğimiz kadarıyla farklı bir dal olarak literatürü oluşturulup okutuluyor. Edebiyat, müzik, dans, resim, heykel, sinema, seramik dediğimiz zaman çok mühim bir yer değil mi, bunu nasıl kazandı, daha ileri gitmesi için neler yapılıyor, çağdaş seramik sanatı dediğimizde eser ve sanatçıları hangi yeni akımları zorluyorlar?

 

Seramik sanatı aslında binlerce yıllık tarihi içinde barındıran bir alan dilimidir. Her Uygarlık tarihi ile adından söz ettirir. Bizim topraklarımız seramik sanatı açısından her karışı bir müzedir. Kısacası insanlık tarihinin başlangıcıyla paraleldir. Böyle bir sanatın eğitimi elbette hem geleneksel tavrı hem de çağdaş tavrı ile bir bütün olarak verilmektedir. Seramik sadece farklı çamur türlerinin zenginliği, plastik yapıları, renkleri ile değil son dönemlerde çok farklı pişirim teknikleriyle öne çıkan bir sanattır. 

 

Bugün bakıldığında seramik sanatçıları malzemenin getirdiği bütün avantajları kullanarak, çoklu üretim metotlarını kullanarak çeşitli enstalasyonlar yapmaktadırlar. Ya da kendi kültürlerini barındıran ilği çekici eserlerle dünya müzelerinde sergiler açmaktadırlar. Bazen de seramik malzemenin zorluğunu ortaya koyan kavramsal işler görebiliyoruz. Kısacası seramik yapısı gereği sanatçıyı eğer teknik donanıma sahipse sonsuz özgürlüğe itebilmektedir.

 

Dayanağımızı sürekli tarihi gerçekliği ve arkeolojik varlığı üzerine inşaa ettiğimizde sanat değil de tarihmiş veya tarihin bir unsuruymuş gibi algılanma riski de doğur muyor mu, tümüyle tarihten veya diğer disiplinlerden sıyırıp başlıbaşına bir sanat haline nasıl getirebiliriz?

 

Bence, bu sanatçının tercihi ile ilgilidir diye düşünüyorum. Sanatçı belli bir zaman kendi tarihini sorgulayabilir, alacağını alır. Sonrasında da eğer bütün bu beslendiklerinden sıyrılmak isterse kendi çizgisini bulacaktır. Seramik sanatı içinde çok fazla anlamlar yüklenen bir sanat. Bütün bu süreçleri atlatıp başlıbaşına bir sanat olması kolay olmayabilir ama dediğim gibi sanatçının tavrı önemli. Sanatçı eğer tercih ederse  kendi kimliğini yaratacaktır zaten.

 

Örneğin siz akademik eğitimini verirken veya araştırmalarını yapar / yaptırırken seramik sanatı ile ilgili kriterler, müfredat, müktesebat, plan ve programlar nelerdir, yeterli mi, geliştirmek için sizler neler yapıyorsunuz?

 

Seramik eğitimi dediğinizde, üzerinde çok konuşulması gereken bir konu. Seramik eğitimi sonsuz bir serüven, neresinden tutarsanız hep bir eksik yanı vardır. Kendini sürekli yenileyen bir alandır. Sürekli araştırma isteyen, dünyada neler oluyor merakını artıran, hiç durmadan emek isteyen bir sanattır. Eğitim bir temeldir sadece kişi bu eğitimini üzerine koydukça büyüyecektir, gelişecektir. 

 

Ama nasıl..? 

 

?Bu soru, bir eğitimciye hayatını soruyorsunuz gibi... Seramik eğitimi iyi donanımlı atölyelerde verilen çok özel bir sanattır. Dört yıllık bir lisans eğitimi bence sadece seramiğin temelini oluşturur. 1992' yılından beri üniversitede akademisyenim. Her gün yeni bir şey öğreniyorum, seramik sanatıyla ilgili. Tek başına bir lisans eğitimi yetmez bu sanat için. Çok üretmek, seramik malzemenin bütün yapısını keşfetmek, eskilerin tabiriyle "mesai harcamak", çok fırın ekmek yemek lazım. 

 

Seramik hayatımın bu gününden baktığımda beni en çok geliştiren şeyin uluslararası sempozyum ve workshoplar olduğunu söylemek isterim. Çin' de yapılan bir sempozyuma katıldım. Orada yaşayan seramik sanatçılarının seramik sanatına saygısı beni çok etkiledi ve çok geliştirdi. 

 

Yani çalışmak keşfetmek gezmek ve saygı duymak gerekiyor.

 

Sayın Hocam, kendimizden örnek vermem gerekirse; tüm sanat dallarından sanat insanlarımızla, senelerdir diyaloglar yapıp yayımlıyoruz. En çoktan en aza doğru katılımları sıralarsam: Resim, Edebiyat, Müzik, Tiyatro, Sinema, Karikatür, Dans, Heykel ve en son Seramik. Sizce bu sıralama akademik bir araştırmaya konu olabilir mi, seramik sanatçılarımızın daha yoğun katılımları için neler yapabiliriz?

 

Güzel ve ilginç bir soru aslında. Akademik bir araştırma olur mu bilemiyorum, çok farklı yerlere gidebilir bu çalışma. Örneğin, işin sadece üretimi ile ilgilenen ya da kuramsal tarafıyla ilgilenen başka biri de kendi alanıyla ilgili birikimlerini paylaşan "gibi gibi" seçenekler çıkabilir karşımıza. Bana sorduğunuz sorulardan anladığım kadarıyla "Seramik Sanatı ve onun sanatçılarının geri planda kaldığını sorguluyorsunuz" gibi geldi bana, yanılıyor olabilirim. Ama şunu söylemek isterim ki Seramik elbette hak ettiği yerde değil ama sanatçı açısından ya da bir akademisyen olarak kişinin kendisiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Buna çözüm önerisi zor görünüyor. Belki bir çözüm önerisi olarak sizin yaptığınız gibi iletişim kurarak ilgi göstermeniz bizleri daha da tanınır kılacaktır. ?

 

Arzumuz bu zaten: Bizce sanat, tüm dallarıyla birlikte daha güçlü. Biri eksik kalınca veya az görününce sanatın bütünü de anlaşılamıyor. Sizce sanat dalları neden bildiğimiz bu dallar olarak gelişip yaygınlaşmıştır, sanat boşluk bırakmadığına göre yani yaz, çiz, danset, göster, boya, şekillendir derken duyguları nasıl ortaya çıkarıyor?

 

Bu soruya Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde bir akademisyen ve 28 yılı geride bırakmış bir sanatçı olarak cevap vermek isterim. Biz, 11 farklı disiplin ve 24 anasanat dalından oluşan bir fakülteyiz. Bu fakülteden  sizin iletişim sıranızı da dikkate alırsak, bugün tiyatro bölümünden mezun birçok ünlü oyuncumuz televizyonda görülmekte. Nedeni görsel medya daha etkin ve her birimizin evinin içinde. Sonrasında da diğer sanat dalları gelebilir. Belki bu sorunun cevabı halkın izleyenlerin ilgisiyle ve de arzusuyla doğru orantılı olabilir. Sorunuzun son kısmı sanatı ortaya çıkaran  duygular denilince bu çok zor bir soru kişiye göre değişir her halde değişmelidir de. Biraz içtenlik biraz dikkat samimiyet saygı özen ve de kişiye göre değişen ortam o duyguların ortaya çıkmasını sağlayan etkenlerdir.

 

Katkılarınız için teşekkür eder saygılarımızı sunarım.

SÜRDÜRMEK DİLEĞİYLE









 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol