DİYALOG MÜZESİ

SEVAL YILMAZ

435. DİYALOG: AKADEMİK KEPÂZELİĞİMİZ
·
21 Ağustos 2017 Pazartesi




Merhaba,
Bu ülkeye sanat ışığı nasıl girecek?


Merhaba
Bizler pes etmedikçe bu ülke sanatı artan oranda kabul edecek.

Eskiyle kıyaslar mısınız?
19:14

Türkiye de eski ile yeni sanat ise kastettiğiniz: Açıkcası şuan daha ticari, daha yüzeysel oldugu kanısındayım. Postmodern sanat ülkeye girmiş olsa da henüz yeterli cesaretin olmadığını düşünüyorum.

Parasız olur mu?

Elbetteki olmaz ancak değişim için bir miktar kaybı göze almak gerekli.

Cesareti kıran nedir?

Cesareti kıran: "Sanata verilemeyen deger, sanata devam etmenin hiçlikle sonuçlanacağı önyargısı... Beklentisizce tükeninceye kadar çalışmak karşılığında ilgisizlik, saygısızlık, sıradanlığa yönlendirilmek... ve daha pek çok şey".

Tümünü yazın lütfen. Yaşadığınız örnekler önemli bizim için...

Açıkçadı sizi çok fazla tanımıyorum... Ancak özetle şöyle ifade edebilirim ki kendimi geliştirmek ve çok daha ötesi "özgün & başarılı" bir sanatcı olabilmek için uzun yıllar farklı alanlarda calışıp o bahsettiğiniz maddiyatı sağlayarak sanat eğitimi almaya çalıştım; gerektiğinde krediler cekerek, sergi sonrasında hediye olarak dağıtmayı hedeflediğim eserler ürettim... Gece gündüz çalıştım, sağlığıma ciddi sekeller bıraktım bu uğurda.. uykusuz, gece gündüz çalışırken... Ancak lisans eğitimimi tamamladığım okuluma döndüğümde eserlerim yada işlerimdeki ilerleme üzerindeki şaşkınlıklar, yükseklisans eğitimimi ertelememe neden olacak denli ileri boyutlara taşındı...

Araştırmak yada sorgulamak, öğrenmek v.s. yerine hayatımı yaşamam yada bu denli calışmamam gerektiğini sıklıkla vurgulayan hocalarımdan, işlerimi yanlız yapmış olabileceğimden şüphe duyanlar dahi oldu... Açıkcası bırakmam için pek çok şey denendi... Birçok yabancı profesör  tarafından takdirler alırken, ülkemde aşağılandım, hırpalandım, manasız sorularla karşılaştım yalnız ama yalnızca...Çok yıprandım, yaşadığım sürecede biraz dinlenip yeniden devam etmeyi düşünüyorum, tüm maddi yükümlülüğünü ve kayıplarını göze alıyırum... Ancak evet "erteledim"... Yollar değiştirdim, okullar değiştirdim, yeni sınavlar ve yeni yolculuklar ekledim kendime karşılastıgım manzara karsısında..

Yani özetle, pek çok seyden vazgecip hayatını okula ve yanlızca sevdiği işi yapmaya adayan birini dahi "hayallerinden uzaklaştırmayı" başardı bu ülke nihayetinde...

Ürettiklerinizin gücüyle ve tecrübelerinizin etkisiyle neler yapabilirsiniz, kendinizi yıpratmadan..?

Sakin bir atmosferde sevdiğin işi yapmak zaten yıpratmaz, mutlu eder insanı .. Kısıtlı zamanlara çok şey sığdırmaya calışmaktı  yıprandığım.. Neler yapabilirsiniz sorusunun cevabı ise yeniden başladığında çok daha cesur, "olumlu & olumsuz" eleştirilere aldırmaksızın hissettiklerimi anlatmak istediğim form ile buluştururum.

Ayrıca şunu sormak isterim, üretimin yoğunluğu ve değeri için çok çalışmak zorunlu mudur?

Evet, kesinlikle!

Ama o zaman enerjinin dağılması dolayısıyla yumuşama olmaz mı yani bir sanatçı kendi dalında en detaylı uzmanlaşmak varken neden birden fazla dalda olmaya çalışır, hele günümüzde..?

Özgün olabilmek için... Farklı disiplinlerden edindiği birikimleri kendi alanı ile bütünleştirip yeni formlara ulasabilmek için... Farklı ancak sanatın içindeki dallar arasında gezinmek bahsettiğim... Sadece bir altyapı hazırlığı. Sanat bir bütündür; fotografta, videoda, resimde, grafikte, heykelde, mimaride, sinenada, tiyatroda.... tüm dallar arasında ortak bir estetik güzellik, doğru bir kompozisyon kaygısı hakimdir.

Temel Sanat alanı olarakta tanımlayabiliriz bu kısmı... Spesifikleşmek kısmı uzmanlık alanımızı belirler, detaya indirir... Kavramsal Sanat  ise bu farkındalık özümsenmeden mümkün değildir. Bir sanatcıyı, bir zanaatcıdan ayıran da özünde bu gelişim ile yol alır.

Yani özetle, bu yumuşama ve enerji dağılımını kontrol edebilmelidir, mühim olan kısım... Sayet uzmanlaşma yolu yeterince yavas ilerliyorsa, o yola diğer sanat disiplinlerindem, katkılar eklemeye cesaret edebilmek fark yaratabilir uzun vadede. Ancak enerjinin tamamen kaybolmadığı ve bir gerileme de mümkündür bahasttiğiniz gibi... "Engebelere engebe eklemekte" diyebiliriz bu sürece, yolları farklılaştırmakta... Ya da arayış, keşif.

Orada sorun yok fakat sn cumbaşkanın da belirtmeye çalıştığı mental yorgunluk sebebiyle üretimin tıkannası veya bozulmasından bahsediyorum. Kendi tecrübelerinizden de ilham alarak sanatçı adaylarımıza bu tuzağa kapılmamaları için ne önerirsiniz, enerjinin düzenli, faydalı, etkili kullanımından ne anlamalıyız?

Yaratıcılığın, farklı eylem yada gözlemler ve hatta özelliklede deneyimler ile arttığını biliyoruz... Dolayısıyla sanatçı adaylarımızın sık sık eğlenceye ve farklı etkinliklere zaman ayırarak aralıklarla beyin kaslarını dinlendirmelerini öneririm... Ortam değiştirmek, kısa tatiller, pek ilgili olmadıkları alanlarda  kitaplar okumak, bilim kurgu filmerine arada birde olsa zaman ayırmak gibi gibi... Sanatçı yada zanaatcı olmak yada para kazanmak üzere bir esere başlamak gibi çeşitli kaygılar gütmek yerine üretmeye gerçekten hevesli oldukları alanda korkmadan ilerlemek...

Her sanatçı dinlenmeye ihtiyaç duyar ve gerçek sanatcıda tüm bu kısalı, uzunlu molalar sonrasında eserlerine devam eder.

Çalışmalarınızdan örnekler görebilir miyiz?

Tabiki, ancak şuan bende o uzmanlaşma öncesindeyim. Dolayısıyla, çok farklı çalışmalar gercekleştirdim. Özetle henüz net bir kimliğe hapsetmedim. Yeterli olmalı ☺






















Tamam işte Olay budur... Bir sergiyi çok rahat doldurabilecek eser mevcut sizde. Hatta önerim kendi müzenizi kurmanızdır, bile. Ne dersiniz?

Bunlar şuan en hızlı erişebildiğim örnekler. Bunları sergilemiştim ve sonrasında pek çoğunu hediye olarak bıraktım, bende iz bırakanlara...

Kendi müzemi kurmak kısmı ise zaten şuan sergileme ve galeri kısmı ile ilgileniyorum. İçmimarlık yükseklisans öğrencisi olarak tez sürecimde

Bireysel müze çalışmalarına nasıl yaklaşırsınız?

Türkiye de Modern Sanat Müzesi anlamında yapılabilecek çok şey var ancak bu konuya bireysel anlamda bir baslangıç yapmaktan ziyade çok daha etkili bir ekip ile kurumsal bir yaklaşımın kalıcı bir etki bırakacağını öngörüyorum. Daha uzun soluklu, daha sağlam temelli bir müze oluşturabilmek için.

Ekip çalışmaları konusunda nelere değinmek istesiniz?

Sanatçının eserini sergilemek üzere bir içmimari bilgisine yada desteğine ihtiyacı olduğu kanısındayım. İlaveten sistemli yönetilmesi gereken bir kurumdur müzecilik; reklamcılık önemli olduğu kadar, hizmet dili de önemlidir...

Web sayfasının güncelliği ayrıca bir ekip gerektirir... Pekçok sektör gibi müzecilikte zannedildiğinin çok ötesinde bir disiplin ve kurumsallık işidir.

Bildiğiniz bireysel müzelere hangilerini örnek verebiliriz, çevrenizden daha önce bu tür oluşum talepleri ile karşılaştınız mı?

Türkiye de bildiğim kadarıyla bireysel müzelerde Sakıp Sabancı ve Koç Müzeleri dışında genellikle vakıf ve dernek kuruluşları.

Hayır, henüz hiç böyle bir talep ile karşılasmadım.  Öncesinde yurtdışında çok daha yaygın gözlemlenmekte bireysel müze ve özellikle sanat galerileri. Erimtan Müzesinin özel olduğunu biliyorum kosmi olarak ancak emin değilim bir vakıfa ait olup olmadığı konusunda.

Bizde neden olmasın. Bir kaç sanatçı bir araya gelip devlet desteğiyle de kendi müzelerini (küçük, miniminnacık da olsa) kursalar olmaz mı, ürettikçe eklerler..?

Bu bahsettiğiniz benim ileriye yönelik planlarım arasında var zaten. Ancak henüz yeterince sanat alanında uzmanlaşmadan  ünlü sanatçıların sıradan bir müze galerisinde eserlerini sergilemekten hoşnut olmayacağının farkındayım. Bu durum ise bir süre sonra bıkkınlık yaratarak, en basından hevesin körelmesine ve bir sanatçı olma yolunda ilerlerken ciddi bir işletmecilik kaosuna sürüklenmeye neden olabilir... O nedenle öncelikle altyapı ve tanınmışlık gerektiği kanısındayım, Türkiye' de müzecilik için...

Başkalarına böylesi bir fikir verir misiniz yoksa bu tür fikirleri daha çok kendinize mi saklarsınız, paylaştıkça çoğalır mı?

Paylaşmak gereklidir, her zaman... Türkiye paylaşmadığı için geride zaten... Sanatçılarımız, teknik yada bilgilerini paylaşmaktan korktuğu ve profesyonel şekilde bilmiyormuş gibi davrandığı için...

Bende tam olarak bu noktada öğrendiklerimi uygun koşullarda yaymak taraftarıyım... Ancak bu şekilde bu ülke yüzyıllar sonra olsa bile sanat alanında ciddi bir ilerleme kaydedebilir.

Ülkemizdeki koleksiyonerlerirn %90' nın hâlâ "Resmi Koleksiyoner Belgesi" olmadığını hatta böyle bir belge olduğuna dair bilgilerinin de olmadığını biliyor muydunuz?

Sanat alanında bunca büyük boşlukların olduğu bir ülkede sanat akademileri neden öğrencilerine bu tür "boşluk doldurucu bilgiler" vermezler de angarya ile zamanlarını çalarlar?


Genel anlamda özgünlük ile "en tepedeki" olmak ayırımını karıstırmakta pek çoğu maalesef ki... İçten bir korkuları vardır pek çoğunun "ya benden daha başarılı bir sanatçı olurlarsa"... Maalesef ki bir güzel sanatlar fakültesi 2. Sınıf öğrencisi olarak bir akademisyen şu cümleyi harfiyen dile getirdiğini hatırlıyorum: " ...Bildiğim herseyi öğretirsem, o halde sizden ne farkım kalacak ki benim? Birkaç sene sonra mezun olacaksınız ve bizler meslektaşlar olacağız..."


Ve belgeleri olmadığını bilmiyordum

Şimdi onların canını okudum işte Taa başından beri israrla söyleyip durduğum "memurdan sanatçı / manatçı olmaz" sözümün altını bir kez daha bu diyalogumuzda çiziyorum. Ey akademinin memurları, sizden ricamız bu kötülüğü yapmayın, bize ve ülkemize acımıyorsanız bari geleceğimize ve çocuklarımıza acıyın, lütfen biraz merhamet!"

Ne dersiniz?


Akedemi dışında maddi bir yarışta vardır çünkü... Bu ülkede zaten sanata verilen para az, o halde en ünlüsü hatta gözdesi kendim olmalıyım ki benim işlerim satsın... Bu daracık alanda giden gemi bana ait olsun... Türkiye deki sanatın geleceğini bizim zamanımızda düşünmediler ve bizlerde şuan bizlerin zamanında bizlere davranıldığı kadar davranıyoruz sizlere...

Verilmek istenen mesaj budur bu fakültelerde. Ben bu cümleleriniz benzerlerini defalarca kez dile getirdim sosyal medyadan☺ve getirmeye de devam edeceğim, her gördüğüm yanlışta...


Katkınız için teşekkürlerimizi sunar, mücadelenizde başarılar dilerim.

Biz kazanacağız!


Tesekkür ederim... Biz değil belki ama gelecek nesiller kazanan olacak nihayetinde.. ☺ İyi Günler.

Seval Yılmaz

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol