DİYALOG MÜZESİ

MEHMET BÜYÜKDAĞ İLE

232. DİYALOG
SINIFLANDIRMA

Merhaba, öncelikle kabul ettiğiniz için teşekkür ederim.
 
Merhabalar, ben de teşekkür ederim arkadaş, dost olma inceliğini gösterdiğiniz için.

Fırsat buldukça katılmaya çalışacağım.

İlk soru ile başlamak isterim, sanatla ilgili misiniz?
 
Peki başlayalım o halde. Zaman kısıtlı olasa da kırmak istemem.
Evet sanatın bazı dallarıyla ilgiliyimdir.

En ilginizi ve becerinizi çeken hangileridir?
 
Tiyatro, Sinema.
Çok severim hatta geçmiş dönemlerde ufak çapta , üniversite yıllarında deneyimim oldu.

Gösteri - sahne sanatları, genel olarak diyebilir miyiz veya sanat dallarını neye göre ayırır - sınıflandırırsınız?
 
Elbette diyebiliriz. Sevdiklerim, mutlu olabildiklerim ve Sevemediklerim olarak sınıflandırırım çünkü sanata veya herhangi bir şey sevmekle ilgi duymaya başlarsın.
Çok geniş bir yelpaze gibi geldi, haksız mıyım?
 
Haklısınız ama sevdiklerim de aynı boyutta geniş.
Sadece Görsel Sanatlar bir örnekti. Müzik ve edebiyatla da ilgilenirim çünkü...

Örneğin doğa, çocuk, eş, sevgili, idealler, istekler v.s. de sevilebilir. Bu durumda nasıl bir sanat sınıflandırması yapmalıyız?
 
Sanat dalı dediğiniz için istekler, idealler,eş, çocuk v.s almadım bunu sınıflandırmaya ama dediğiniz gibi düşüneceksem sanırım sanat her türlü seviyorum. Sevmeme gibi bir seçeneğim olamaz. Sanat nefesim oluyor bu noktada.

Ses, görüntü, hareket, ruh, dizayn gibi... Şiir türü yazı bütünlerinizi görüyorum. Kendinizi şair sayar mısınız, basılı eserleriniz oldu mu?
 
Profesyonel anlamda şair saymıyorum kendimi çünkü ''Kalemine su dökülemeyenlere'' Şair derim ben. Yolun başındayım çok başındayım daha ama ileri de evet '' Şair '' Olacağım. Basılı eserlerim oldu ama çok az sayıda dağıtıma çıkartılacak kadar değil elimde bulunacak kadar az şimdilik.

Güzel, o halde şuradan devam edebiliriz sanırım: "Esin - ilham kaynaklarınız nerelerdir"?
 
Çok sorulan bir soru. ''Esin-i İlham kaynağım hiç olmadı.
 
Cevabınızı merak ediyorum ve şairane cevaplayacağınızı da biliyorum.
 
Kelimeler, dizeler, benim bile okurken duygulandığım cümleler aniden damlıyor gönlüme, ben de mürekkep damlatıyor sadece kalemimle... Bir çok '' Şair''in aksine benim hiç ilham kaynağım olmadı . "Aniden yazılan şiirin tutkusu başka olur" diye düşünüyorum.
 
Elbette.
O damlaları oluşturan bir şeyler olmalı ama?
 
Belki de ufak bir müzik tınısı, belki yağmurun sesi, belki de sebepsizlik bilmiyorum. Tam anlamıyla ''İlham Kaynağım'' bu diyebileceğim bir şey yok.
 
Burada öne çıkan şehvet midir: "Zaman, oynuyor resmen bizimle Pişmanlıklar için yoğruluyoruz her seferinde Bir keşke daha istiyor dudaklardan Kim çıksa karşısına bıkmadan, usanmadan ...BÜYÜKDAĞ Mehmet"?
 
Kesinlikle masum şehvet.

Kesenlerin dolgunluğu ile şairin dolgunluğunu bütünleştirdiğiniz zamanlar olur mu, acaba şairler cinsel arzularını mı yansıtıyorlar genel olarak?
 
Kesenlerin dolgusu?

Döl kesesi.
Asla cinsel arzularını yansıtmıyor şairler hem de asla! Ama öyle farklı türden okuyucular var ki ''şehvet, aşkta ki tutku veya dudakların dokunuşu'' çok müstehcen, çok terbiyesizce adlandırılıyor.
Ama bu okuyup, düşünüp, anlamlandırmakla ilgili biraz da niyet.
"En azından ben cinsel arzularımı yansıtmıyorum" diyebilirim .
 
"Dudakların dokunuşundan" başka ne anlaşılmalıdır, buradaki istek nedir?
 
Dudakların dokunuşu elbetteki amaç ortada '' sahip olma '' ama demeye çalıştığım o kadar ön yargılıyız ki. '' Dudaklar'', yanağa deyse de ayıp, ellere deyse de. İşte burada kişinin niyeti devreye giriyor. Elini tutarken sade sevgi mi anlıyorsun yoksa cinsellik mi? Tartışılır.
 
Sonuçta şunu şöyleyebilir miyiz? Şair o dudaklara dokunmuş olsaydı, arzuları gerçekleşmiş olsaydı şiirini bu biçimiyle mi sürdürecekti?
 
Hayır söyleyemeyiz. Sonuçta bazı şeyler sadece ''şiirdir'' biraz da ''düz'' düşünmek gerek.
Şiir de gidişat, o an ki duygunun hakimliği,sonunu belli etmeyen cümle gibi, üç noktalı yani...

Örneğin ben bu yazı bütününüzü okuduğumda, "bu arkadaşın istekleri şunlardır" diyebiliyorsam bunda yanlış anlaşılacak bir durum yok sanırım. Her durumda kendinizi hazır hisseder misiniz?
 
Örneğiniz üzere karşı tarafın çıkarmak istedikleri şiir bütününe yönelikse, genellemeyse elbette yanlış anlaşılmaz.
Neye hazır hisseder miyim anlamadım?

Eleştirilere.
 
Her insanın mantık zinciri farklıdır. Olumlu olabileceği gibi olumsuz da eleştiri olacak elbet.

En son ne tür bir eleştiri aldınız ve kendinizi o eleştiri ile düzenlediniz?
 
Klasik gelecek belki ama ''kendimi biliyorum , amacım belli''.
Eleştiri değil de öneri diyelim "şiirlerimde kullandığım fotoğraflar için daha uygun olsa herkes bakabilir" denilmişti.
Rica edilmişti diyelim.
Ama ben böyleyim, böyle yazabiliyorum böyle devamı geliyor aşk'ın, sevgi'nin...

Eleştiri olsan hatta ağır eleştiri olsa daha iyi olmaz mı, sizin de güçlenmeniz bakımından?
 
Güçlenme açısından değil de şöyle söyleyebilirim; "şiirlerimde kullandığım bir fotograf vardı, mahkemelik olacak sürece geldim, tehdit edildim. Karşı taraf beni anlamaya çalışmadı, dinlemedi". "Nasıl düzelttim kendimi" diyorsanız, "benim hatam yoktu ki düzeltilecek..."
 
Bu farklı bir sorun ama. Emek hırsızlığına girmişse konumuzun dışında bir durum. Benim bulmaya çalıştığım sizin eser verme kabiliyetinize yönelik eleştirilerle ilgili idi.
Elbette ama olmadı tabi emek hırsızlığı gibi bir durum.
Olumlu eleştiriler var genel de eserlerime atfen. Sayfamdaki şiir bütününü az çok tahmin edersiniz şunu söyleyebilirim birçok okuyucum takdire şayan bulur eserlerimi.
Okuyucularımın olumlu eleştirisi ise '' işte hazinem'' dedirtecek türden.
 
Eleştirilere gelmek istiyorum. Daha çok ne tür eleştiriler alırsınız?
 
Olumlu eleştiriler alırım genel de hatta hep diyebilirim.
"Kaleminiz daim olsun", "iyi ki sayfanızda bulunuyorum", "ne yüce gönülden damlayan sözler", "ayakta alkışlanacak şairsiniz" ve özelden gelen mesajlar artıyor tabi.
mza, kitap fuar günleri ne zaman, tanışmak istiyoruz çok gizemlisiniz" deniyor.
Hıı, gizemli olmamı esefle kınayanlar da vardı, unutmadan.

Ben de şunu vurgulamak istiyorum. Genellikle sanatçıyı iteklemek doğru bir davranıştır. "Yaparsın, edersin, başarırsın, büyüksün v.s." Ağır eleştirileri itici bir güç olarak alabilir misiniz?
 
Genelde hep takdir edilsem de, evet ağır eleştiri dozunu çok fazla aşmadığı sürece gülerim, hafif kızarım ve hırslanıp kaleme sarılırım yazarım.

Kelime dağarcığınızı nasıl zenginleştirirsiniz?
 
Kesinlikle kitap okurum, her gün şiir köşelerini takip ederim -sosyal medya da dahil. Güncel gazeteleri okuyarak genel kültürümü zenginleştirdiğim gibi kelime haznem de epey de yol kateder.

Zihninizde canlananı yansıtmak isterken kelime bulamadığınız olur mu?

Evet hem de çok. Öyle bir durumda hemen bırakırım yazmayı çünkü aklıma gelmeyen o an ki kelime ne konulursa konulsun, boşluğu istediğim tatminkarlığı vermeyecek bana. Zamanı gelince aklıma gelir tamamlarım. Tabir-i caizse ''cuk diye oturur''.

Katkılarınız için teşekkürlerimizle.

 
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol