DİYALOG MÜZESİ

GÜLAY OKTAR İLE

202. DİYALOG
SANSÜR İHANET OLUR


Merhaba
Sanatınızla ilgili bugünlerde neler yapıyorsunuz?
 
Merhaba, "sanatçı değilim ancak yaşama sanatını deneyimliyorum" diyelim.

Tecrübeleriniz size neler öğretti, özellikle kalıcılıkla ilgili neler yazmak istersiniz?
 
Bir roman yazmaya başladım. Her yazar gibi ilk kendi yaşamımdan yola çıkarak... Ağır aksak ilerliyor zamansızlıktan. Eğer sorduğunuz buysa?

Evet bunu sormuştum. "Başlamak bitirmenin yarısıdır" derler, nasıl ilerliyor ve türü nedir, hangi konuları işlemeyi planladınız? (Aynı soru)
 
Bir sürü küçük öyküm vardı birikmiş, hepsi başımdan geçen. Paylaştığım insanlara '"azsana bunu" dedirten. "Onları yazan bir yazarın hikayesi" diyelim... Genel anlamda "aşk" diyebiliriz türüne, biraz entrika, biraz macera...

İlginçmiş. Özellikle birikimlerin değerlendiriliyor olması ilgimi çekti hele ki kendi yaşanmışlıklarınızı aktarma çabanız etkileyici.
 
 
Çok sıradan aslında kendinden yola çıkmak ancak "kafamdaki kurgu ilginç kılar sıradan olanı" düşüncesindeyim, umarım yanılmıyorumdur! Peki siz, siz ne yaparsınız?

Sanat eleştirmeni, kültür - sanat danışmanı, konu yazarı, diyalog yazarı gibi bu günlerde.
Eminim kendi kişiselinizde bulduklarınız ilgi çekecektir, sıradan olduklarını sanmıyorum. İnancıma göre her birey ayrı bir evrendir. Kendi yaşantılarınızı sunarken sansürler misiniz, olduğu gibi verme gücünü kendinizde bulur musunuz?

 
Sansürlemeyi düşünmüyorum. Yazmak bir yaşam biçimi, yaşarken sansürlemiyorsam yazarken de yapamam, ihanet olur bu.
Harika işlermiş yaptıklarınız.

Esere ihanet fikrinizi beğendim. Sanatçı yaklaşımı budur zaten: "İlhamlarımla oynarsam kesilir, küser, gelmez, gider..."
 
Teşekkür ederim, cesaret verdiniz. Herkesin 'yazar' olmaya heveslendiği bir dönemde delilik belki de bu. Umarım yazdıklarımı da beğenirsiniz, ne diyeyim!

Kısa bir bölüm yapıştırırsanz buraya sevinirim. Ayrıca editörle çalışmanızı öneririm, yarın konuyla ilgili bir kaç farklı diyalog daha yayınlayacağım, umarım faydalı olur.

 
Daha çok başındayım yolun. Biraz ilerleyince sözüm olsun. Editörle çalışmaya gelince, çeviri yaparken bile pek editör dokunmaz kalemime. Yine de haklı olabilirsiniz, heyecanla bekliyorum diyaloglarınızı.

Yazarlarda nedense bir editör korkusu - endişesi vardır. Editör denilince gramatik uzmanı gibi anlaşılıyor başlangıçta oysa; sanat danışmanı, güncel takipçileri, cümle kurgucuları, tanıtımcıları, yayınevi bilir kişileri, eserle ilgili diğer kaynak kişilerin tümünden, akademi ve diğer ortamların tümüne kadar onlarca editör vardır.

Eser tamamlandıktan sonra editöre vermektense yazım aşamasında birlikte çalışmalar sizce de mantıklı ve başarılı değil mi?

 
Haklısınız. Yoo, bir korku değil benimki belki bir refleks, editörün yazım yolculuğunda iyi bir rehber olduğuna şahit olmuşluğum da var üstelik.

Kesinlikle.

(Gülümseme)

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol