EDEBİYAT
Eros Pi'nin nasıl bir yaşam ortamı var?
Normal bir kaz çobanıyken Eros ve Zeus tarafından tanrıçaya dönüştürülünce "erotik bir karakter" oluyor haliyle.
Ne tür üst güçleri var, detaylandırın lütfen, yazdıklarınızdan ziyade yazacaklarınızı da katın?
Misyonu var; dinsel ve cinsel tabuları yıkmak.
Bir kadın en iyi kadınları anlatır, erkek bir kahraman olması zaten çok yanlıştı.
Yıkılması gereken dinsel ve cinsel tabular nelerdir?
İnsanları, ırk veya cinsiyet anlamında ikiye üçe bölen ayrımcılık unsuru taşıyan ne varsa... aklıma geldikçe yazıyorum.
Sonunda tanrıça başarılı olacak mı, hayal kırıklarına mı neden olacak? Çabalarının, emeklerin değerlendirilmesi bakımından ve evrensel değerlere yaklaşım olarak...
Her iki sonuca da hazırım. Tabi iyisini umarak.
Karşıt güçler var mı, nelerdir?
Elbette var, tanrı ve tanrıçaların bir kısmı karşı olacak ama Zeus ve Eros ona aşık, o yüzden işleri zor. Tanrıça "Gaia" ondan yana.
İsimler aynen Eski Yunan'daki gibi Zeus, Eros v.s. olarak mı geçiyor, değiştirmeyi düşündünüz mü, kendiniz isimlendirmeyi filan?
Hayır, hiç birinin adı ve durumları değişik değil.
Bu haliyle sıkıcı olacakları endişesine kapıldığınız oldu mu?
Yok, hiç endişelenmedim. "Eros Pi" sıkıcı bir karakter degil zaten.
Kelimeleri kullanırken renk veya nota -gibi mi, matematiksel bir diziliş mi takip edersiniz?
Cümlelerin bir müzikalitesi olduğu doğru. Bazı sözcükler okurken kulağımı tırmalar ve bunları değiştiririm. Nedenini bilmem. Bu durum şuna benzetilebilir: "Her şeyde matematik vardır, ama herkes matematiği bilmek zorunda değildir". Sözcükler ve cümle, ritm, anlam ve diziliş olarak rahatsız ediyorsa beni mutlaka müdahale ederim, -sürekli değiştiririm yani.
Türk Dili'nin ritmini nasıl keşfettiniz?
Bazen birilerini okurken "klasik müzik" ya da "caz" dinliyor gibi hissediyorum kendimi. "Böyle anlar ritm duygusunu sezdiğim anlardı" diyebilirim.
Başka bir dil öğrendiniz mi?
Okuldayken İngilizce... Üzerine düşmedim ama iletişim kurabiliyorum, okuduğumu da genel olarak anlıyorum. Fakat o dile -yazacak kadar- vâkıf değilim, en azından edebi bir metni...
Başka bir dil bilmediğiniz söylenebilir mi bu durumda, karşılaştırdığınız zaman yabancı dil öğreniminde sizi en zorlayan ne oldu?
Evet söylenebilir. "Dinleme" konusu çok zorladı. Görsel olarak öğrenmeye alıştırılmış bir kuşağız nihayetinde.
"Ne zaman ve nereden edindiğimi hatırlamadığım kelepçeyi ellerine arkadan taktım. Sürükleyerek içeri götürdüm. Kollarım kalınlaşmıştı ama ayağımda hastabakıcıların..."
Cümlenizden sonra gelen "Afallamıştım" kelimesi'nin hikayesini verebilir misiniz?
Nasıl bir akış ve bağ kurmaktadır zihninizde ve üreyen diğer cümlelere etkisi nasıl olmuştur?
Tecrübe olmuş oldu size de artık. Bir daha ki sefere daha farklı bir yer tercih edersiniz.
Loş bir ortam, kimse kimseyi net seçemiyor herkes kamufle olmuş halde... İşte böyleydi. Ya da ben alışkın olmadığım için bu tür ortamlara yabancı geldi. Tercih benim değildi. Kitapları çıkaran yayınevinin yaptığı bir şeydi. Doğal olarak ben de katılmalıydım. Sanırım "meşhur ve popüler isimlerin uğradığı bir yer olduğu için tercih edilmiş.
Bir sürü şey biriktirdiniz o halde. Bir kaç tanesini paylaşmak ister misiniz?
Şiir olarak mı yoksa gördüklerim - duyduklarımla ilgili mi?
Gördükleriniz, duyduklarınız...
Açıkçası sahnede kim ne dedi, kim neyden bahsetti, kim hangi şiiri okudu, kimsenin dikkatini verdiğini sanmıyorum. En çok da birbirlerine hitab ederken duyduğum kelime "azizim" oldu. Benim de alıştı dilim artık bu kelimeye azizim!
Kapalı alanda sigara içme yasağı yok muydu, ünlüler için geçerli değil mi yoksa? Azizim.
Azizim, orda eşitlik vardı. Ünlü ünsüz farketmiyordu. Ama ben kola içtim. "Şarap sansınlar" diye şarap kadehinden...
İçkiyle aranız iyi değil anladığım kadarıyla?
Çok değil ama şarabı severim, sebep bu değildi. "Bulaşık yıkatırlar" diye korktum, hesabı ödeyemezsem... (Gülümseme)
Bir de bu "poz verme, poz alma durumları oluşuyor" ister istemez.
Böylesi durumlarda size bir tip vereyim - hesap korkusunu yenmek için, kasaya; "siz beni tanımadınız galiba" deyin?
Ezilenlerin yanında olanlar, ezilenler şarabı severler azizim. Eee, "kimsin" derlerse Rita Hevırt mı diyeyim - kızıl saçlarımdan dolayı?
Hayır, "ben büyük patronun akrabasıyım" dersiniz.
Rita Hevırt'ın İngilizcesini yazmayı bilmiyorum, söyleyim de dalga geçme sonra (Gülümseme)
Normal bir kaz çobanıyken Eros ve Zeus tarafından tanrıçaya dönüştürülünce "erotik bir karakter" oluyor haliyle.
Ne tür üst güçleri var, detaylandırın lütfen, yazdıklarınızdan ziyade yazacaklarınızı da katın?
Misyonu var; dinsel ve cinsel tabuları yıkmak.
Bir kadın en iyi kadınları anlatır, erkek bir kahraman olması zaten çok yanlıştı.
Yıkılması gereken dinsel ve cinsel tabular nelerdir?
İnsanları, ırk veya cinsiyet anlamında ikiye üçe bölen ayrımcılık unsuru taşıyan ne varsa... aklıma geldikçe yazıyorum.
Sonunda tanrıça başarılı olacak mı, hayal kırıklarına mı neden olacak? Çabalarının, emeklerin değerlendirilmesi bakımından ve evrensel değerlere yaklaşım olarak...
Her iki sonuca da hazırım. Tabi iyisini umarak.
Karşıt güçler var mı, nelerdir?
Elbette var, tanrı ve tanrıçaların bir kısmı karşı olacak ama Zeus ve Eros ona aşık, o yüzden işleri zor. Tanrıça "Gaia" ondan yana.
İsimler aynen Eski Yunan'daki gibi Zeus, Eros v.s. olarak mı geçiyor, değiştirmeyi düşündünüz mü, kendiniz isimlendirmeyi filan?
Hayır, hiç birinin adı ve durumları değişik değil.
Bu haliyle sıkıcı olacakları endişesine kapıldığınız oldu mu?
Yok, hiç endişelenmedim. "Eros Pi" sıkıcı bir karakter degil zaten.
Kelimeleri kullanırken renk veya nota -gibi mi, matematiksel bir diziliş mi takip edersiniz?
Cümlelerin bir müzikalitesi olduğu doğru. Bazı sözcükler okurken kulağımı tırmalar ve bunları değiştiririm. Nedenini bilmem. Bu durum şuna benzetilebilir: "Her şeyde matematik vardır, ama herkes matematiği bilmek zorunda değildir". Sözcükler ve cümle, ritm, anlam ve diziliş olarak rahatsız ediyorsa beni mutlaka müdahale ederim, -sürekli değiştiririm yani.
Türk Dili'nin ritmini nasıl keşfettiniz?
Bazen birilerini okurken "klasik müzik" ya da "caz" dinliyor gibi hissediyorum kendimi. "Böyle anlar ritm duygusunu sezdiğim anlardı" diyebilirim.
Başka bir dil öğrendiniz mi?
Okuldayken İngilizce... Üzerine düşmedim ama iletişim kurabiliyorum, okuduğumu da genel olarak anlıyorum. Fakat o dile -yazacak kadar- vâkıf değilim, en azından edebi bir metni...
Başka bir dil bilmediğiniz söylenebilir mi bu durumda, karşılaştırdığınız zaman yabancı dil öğreniminde sizi en zorlayan ne oldu?
Evet söylenebilir. "Dinleme" konusu çok zorladı. Görsel olarak öğrenmeye alıştırılmış bir kuşağız nihayetinde.
"Ne zaman ve nereden edindiğimi hatırlamadığım kelepçeyi ellerine arkadan taktım. Sürükleyerek içeri götürdüm. Kollarım kalınlaşmıştı ama ayağımda hastabakıcıların..."
Cümlenizden sonra gelen "Afallamıştım" kelimesi'nin hikayesini verebilir misiniz?
Nasıl bir akış ve bağ kurmaktadır zihninizde ve üreyen diğer cümlelere etkisi nasıl olmuştur?
Tecrübe olmuş oldu size de artık. Bir daha ki sefere daha farklı bir yer tercih edersiniz.
Loş bir ortam, kimse kimseyi net seçemiyor herkes kamufle olmuş halde... İşte böyleydi. Ya da ben alışkın olmadığım için bu tür ortamlara yabancı geldi. Tercih benim değildi. Kitapları çıkaran yayınevinin yaptığı bir şeydi. Doğal olarak ben de katılmalıydım. Sanırım "meşhur ve popüler isimlerin uğradığı bir yer olduğu için tercih edilmiş.
Bir sürü şey biriktirdiniz o halde. Bir kaç tanesini paylaşmak ister misiniz?
Şiir olarak mı yoksa gördüklerim - duyduklarımla ilgili mi?
Gördükleriniz, duyduklarınız...
Açıkçası sahnede kim ne dedi, kim neyden bahsetti, kim hangi şiiri okudu, kimsenin dikkatini verdiğini sanmıyorum. En çok da birbirlerine hitab ederken duyduğum kelime "azizim" oldu. Benim de alıştı dilim artık bu kelimeye azizim!
Kapalı alanda sigara içme yasağı yok muydu, ünlüler için geçerli değil mi yoksa? Azizim.
Azizim, orda eşitlik vardı. Ünlü ünsüz farketmiyordu. Ama ben kola içtim. "Şarap sansınlar" diye şarap kadehinden...
İçkiyle aranız iyi değil anladığım kadarıyla?
Çok değil ama şarabı severim, sebep bu değildi. "Bulaşık yıkatırlar" diye korktum, hesabı ödeyemezsem... (Gülümseme)
Bir de bu "poz verme, poz alma durumları oluşuyor" ister istemez.
Böylesi durumlarda size bir tip vereyim - hesap korkusunu yenmek için, kasaya; "siz beni tanımadınız galiba" deyin?
Ezilenlerin yanında olanlar, ezilenler şarabı severler azizim. Eee, "kimsin" derlerse Rita Hevırt mı diyeyim - kızıl saçlarımdan dolayı?
Hayır, "ben büyük patronun akrabasıyım" dersiniz.
Rita Hevırt'ın İngilizcesini yazmayı bilmiyorum, söyleyim de dalga geçme sonra (Gülümseme)