HAKAN İLBAN
Hakan İlban ile diyalogdayız. İlgili sorularınızla katılabilirsiniz:
-Merhaba Hakan Bey,
Sanat görüşünüzden bahsetmek ister misiniz?
Aslında sanat, yaşadıǧımız hayatı daha katlanılabilir yapan bir eylemdir. Bence sınırları olmayan bir ülkedir sanat.
-En kaliteli resim çekimleri nasıl yapılabilir, katalog için...?
Bu fotoğrafı çeken kişinin vizyonu ve tecrübesi ile doğru orantılı. Ekipman da şart ancak yaratıcılık, üretim aşamasına girmeden planlama, birbirine bağlı çarklar. Her şeyden önce katalog için kullanılacak ürünü tanımalı. Fotoğrafcı bilmeli. Sunum, kadraja aldığı objeler vs. Yani bir katalog çekimi yapan fotoğrafcı o ürünü "nasıl tüketiciye sunarsa tüketici alır" sorusunu sormalı, kendine.
-Box kitaplar hazırlıyoruz, sonunda katalog olan... Özel basım, dağıtım, yayın. Koleksiyonerler için...
Bence, koleksiyonerlere özel olduğunu hissetirmeli, ürünün görselliği ve dokusu, hani bir kadifeye dokunduğunuzda ki his gibi...
Ürün ismi veremem ama bir arkadaş kendisi için özel 3 cilt fotoğraf kitabını, bir kutu olarak dizayn etmişti. Eldeki imkanlarla kumaş kaplamıştı kutuyu. Gerçekten çok farklı bir his yaratıyordu. Bakmak isteyenler o kutu içindeki kitaplara nadide bir eser gibi dokunuyordu. Belkide kutunun süsü bozulur korkusu, kitapları kutudan çıkartırken bilemiyorum.
-Sizce fotoğrafı sanat yapan özellikleri nelerdir?
Yüzyıllardır tartışılır söylemlerle bu konu, gündemde bilirsiniz muhakak. Fotoğrafın bir çok gücü vardır mesela belge, kanıt gibi. Diğer taraftan kuramcılar fotoğrafın yalanda söylediğini, söyleyebildiğini açıklar hatta ispat ederler, çeşitli kadranlarla ve zamansal olgularla ancak fotoğrafı sanat yapan bana göre "fotoğrafı çeken kişinin kadrajına sığdırdığı lekelerin, objelerin bir bütünde estetik kaygılarını yansıtması".
Fotoğraf bir şey anlatmalı, ifade etmeli önce. İşin matematiği, kuralları daha sonra gelmeli. Elbette önce fotoğrafı bilmek, öğrenmek gerekiyor. Çok okumak, çok izlemek, çok sorgulamak. Bunları yazmak bana bile, daha ne kadar yolun başındaymışımı hatırlatıyor.
Fotoğraf yapmak diye bir şey de var. Dijital ortamda yaratılan, estetik kaygılarla görüntüleri, birbirine harmanlayıp birleştirip işlemlerden sonra bir görüntüyü ortaya çıkartmak buda bir sanat biçimi. Söylenecek çok söz, izlenecek çok eser var. Yeryüzünde çok eski bir binanın veya bir mobilyanın işlemelerinde ilk akla gelen "vay be ne işlemiş adam"... bir anda o işi yapan usta belleğimize oturur. Bilinçaltı zorlar sizi. Birde yorum yaparız, "şimdilerde nerde böyle ustalar". Ara Güler fotoğraflarına baktığınızda o zamanki İstanbul' u yaşarsınız. Şimdi mümkün mü bu karalar! Ama duyguyu, ifadeyi alıp işleyebilirsiniz. O fotoğraflar artık tarihe kayıt düşülmüş belgelerdir.
Çok karışık yazmış, ifadeler kullanmış ve sorunuzu tam yanıtlayamamış olabilirim. İşte sanat bu karışıklık içinde kendi düşümü aktarabildiğimdir.
-Siz sanatınızı yapar, yakalar veya avlarken; an, hareket, ilkler, bir daha görmemiz imkansız olanlar, renk veya tonlar gibi elemanlardan hangisini öne çıkarır, nasıl sıralarsınız, neden?
Ben sokak fotoğrafçısı denilen fotoğrafcı katogorisine giriyorum, sanırım. Hayatı olduğu gibi kadrajına sığdırmaya çalışırken sıralamam her zaman duygu, ifade, renk, estetik oluyor. Bunları her zaman aynı kareye sığdırmak mümkün olmuyor elbette...
-Sanat geçmişinizden bahsetmek ister misiniz?
Uzun yıllar sahne üzerindeydim. Dansçı, kareograf, oyuncu, şarkıcı kimliklerimle var oldum. Fotoğraf hep var olandı, şimdi olduğu gibi.
-Ülkemizde hala, fotoğrafa resim diyen okumuş - yazmış kitle ile ilgili düşünceniz nedir?
Resim çizilir, fotoğraf çekilir. :) Artık bir çok insan buna dikkat ediyor çünki son yıllarda akıllı telefonlarla fotoğraf çekilip paylaşılıyor. Bu farkı bilmeyenler de kendi aralarında düzeltiyorlar. Şahit olmuşluğum var bu tür konuşmalara.
-Sanat dallarının birbiriyle ilişkisinden devam edersek; sizce sanat dalları neden böyle gelişmiştir, eksik veya fazla gelişen dal var mıdır ve mimari örneğinden devamla sanat bilimi oluşturulurken - size ve tecrübenizi göre dikkat edilmesi gereken prensipler nelerdir?
Nilüfer Açıkalın' ın sevdiğim bir ifadesidir: "Tüm sanat dalları birbiriyle kardeş, tıpkı insanlar gibi". Müzikte de edebiyat var, sinemada da müzik... Şiirde sinema, heykelde resim, resimde şiir...
Tüm sanat dallarını edebiyat yoluyla ifade edebilmek, edebiyatın üstünlüğünü açık ara ortaya koyuyor. Diğer sanat dalları edebiyat olmadan var olamazlar ama edebiyat tek başına hepsini kapsar. Edebiyat yalnızdır o yüzden güçlü... Diğer sanat dalları da güçlüdür ama edebiyat kadar değil.
Bende böyle düşünüyorum bu konuda net olarak.
Eksik veya fazla gelişim konusu insanın kendine kattıkları ile ilgili, doğru orantılı diye düşünüyorum. Bir fotoğrafçı, resim sanatını bilmeli.
-Sinemanın tüm sanat dallarını kapsadığı, edebiyatın dili gereği daha yerel veya ulusal kaldığını savunanlara ne dersiniz?
Sanat evrenseldir. Ulusal yerel diye ayrımlar yapılabilir elbette. Dili gereği ancak bir sanat eseri duygu yoğunluğu, estetiği ile de tüm dünyayı kucaklayabilir.
-Diyalog Sanat' tan aldığım konuları, senaryolara ekleyen bir sanat çalışanı olarak, mesleki dayanışma gereği, sinemanın yanında durmam gerekiyor :)Bu demek değil ki aslında öyle değil ama ben böyle kabul ediyorum. İnsan eseri sanatın kökü, kaynağı, kökeni ilkleri nedir ve sanatı en iyi temsil eden dal hangidir sorusunun yanıtı ise bende resim sanat dalı olarak beliriyor. Resim sanat dalında da "renkler ve tonlar" odaklandığım nokta. Sanata disipliner yaklaşan bir birey olarak, felsefeyi ve sonrasında bilimi sanatla daha kolay anlayabildiğimi düşünüyorum. Nisan 2014' e kadar şiir yazdım. Sonra bıraktım çünkü Türkçe idi. Evrensel arayışına girdim. (ArtCRİTİCS) Platformumuzda 15 binden fazla yabancı sanatçı ile iletişime geçtim. Çoğu ressamdı. Google' da bile "Art" aradığım zaman sonuçların %80' e yakını resimle ilgiliydi. Sizce bu bütünde yanlış olan yerler nerelerdir?
Şiiri bırakmanız ve Türkçe idi demeniz bence yanlış. Resim bir sanat dalı evet, kaldı ki fotoğraf ve video görsellerinin temeli de budur. İşin matematiği resim sanatından gelir. Kaldı ki fotoğraf sanat mıdır, değil midir tartışmaları devam etmekte.
Türkçe yazılmış çeşitli dillere çevrilmiş şiirlerde yok mudur edebiyatımızda? Şiire devam edin!
"Bir kapı aralığından seyrediyorum yaşamı beş geçmiş on var fark etmiyor ömrümde bu aralar".
Demiştim bir zamanlar bir kâğıda.
Google şöyle çeviriyor:
"Watching through a doorway, life doesn't matter there are ten past five in my life". :)
-Tam da üzerinde durduğum, beni şiirden uzaklaştıran nokta burasıydı. Kara Toprak' ı Black Eart diye çevirdiler :) Şiire ayırdığım zamanı resim izlemeye ayırıyorum ayrıca sizin yakaladığınız görüntüler de muhteşem. Teknolojinin gelişimi ile çok daha kaliteli görseller elde edilebiliyor. Bugün bilinen 64 milyon ton var. Fotoğraf sanatının (bence kesinlikle sanattır. Fotoğraf sanat değilse sinema da sanat değildir) geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Fotoğraf dijital dünyanın gelişimi ile özellikle akıllı telefon teknolojisi ile son yıllarda yayıldı, gelişti de. Teknolojik gelişmeler, yeni buluşlar, aynasız fotoğraf makinaları gibi ürünlerle dahada bir kullanılabilirliği, uygulanabilirliği arttı. Elbette daha fazla, hızlı tüketir olduk, bundada her şey de olduğu gibi.
Estetik kaygılar ilede daha farklı anlamlarda yükler olduk fotoğrafa. Fotografik açıdan bir anlam ifade etmeyen görüntüleri Ara Güler' in ifadesi ile "bozuk fotoğrafları" bile bir kategoriye sokup altına bir kaç dörtlük ekleyip tüketir olduk. Bu gelişim süper bence. Fotoğraf her alanda kullanılabilen, kendi dilini kullanabilen bir sanat dalı bence.
-Bir diğer ciddi sorunda çok dallı sanatçılarımızın varlığı. Bir ara şöyle bir profil görüp hayretler içinde kalmıştım: Eczacı, şair, söz yazarı, araştırmacı yazar, ressam (...) Sanat gibi eser üretimi günden güne daha zorlaşan bir disiplinde, özellikle evrenselde saygın bir yere gelebilmek, varlık ortaya koymak, ekol sahibi olmak imkansıza yakın zorlaşmışken, berber tabelasındaki "diş çekilir, nal çakılır" yetenekler bütününe sahip arkadaşlarımız, sanata ne kadar katkı verebilirler?
Fikrimce her insan iç dünyasında sanata bulaşır, bir şekilde. Bunu sunabilen ise sanatçıdır. Meslekler yemek, içmek, geçinmek gibi ihtiyaçlarımızı para denilen araçla karşılamak içindir. Sanatsa ruhumuzun yaşaması için gerekenleri kazanmak için...
-Katkınız için teşekkür ederim. Arkadaşlarınızdan da gelecek sorularla diyaloğumuzu genişletmek isterim. Onları soru sormaya cesaretlendirelim, lütfen. İnanıyorum ki çok güzel sorular gelecektir.
Saygılarımızla.