DİYALOG MÜZESİ

ERHAN DAMCIOĞLU İLE

244. DİYALOG
UYUYAN GÜZEL TÜRKİYE


DİYALOGUNA GEÇİŞ

En baştaki diyaloga (Canberk) yorum alabilir miyim?

Merhaba Erkan bey, Canberk çok sevdiğim bir kardeşimdir, hayatımı borçlu olduğum bir kardeşim (Gülümseme)
Kıymetli babası Ergun amca da benim babamın gençlik ve askerlik arkadaşıdır ve Türkiyemizin çok kıymetli bir sanatçısıdır. Yani benim ve ailem için çok kıymetli insanlar.
 
 
Bence her toplumun kendine özgü bir biyoritmi var.

Biyoritmi tutturmak veya hissetmek için ne önerirsiniz  Sayın Damcıoğlu?
Kurgularımız gerçeklerle çeliştiğinde ne yaparız?

Şu günler de yaşadığımız ve toplumumuzun içinde bulunduğu bu akıl tutulması da, Canberk kardeşimin dediği gibi bekleyip bu evrime katkıda bulunmak lazım. Bazı değişikliklere toplumumuzın hazır olması için bunları yaşamamız şart. Bence kurgular gerçeklerle çeliştiğinda kırılma noktalarına geri dönülmeli. "İnsanların körü körüne inandıkları sistemlerin de yok olmaya mahkum olduğunu" düşünüyorum. Biyoritmi tutturmanın bence en uygun şekli biraz daha çırpınmaya müsade etme ve müdahale etmemektir ki en sonunda kendine en uygun ritmi bulacaktır.
 

Dünya genelinde ikili bir çatışmayı mı daha genel çatışmalar ağını mı gözlemler, onlara göre tavır takınırsınız?

Mikrodan makroya giderdim ben olsam, bireysel farkındalıklar kazanılmadığından genel çatışmalar bence kör dövüşünden öteye gitmediği gibi hiç bir kazanımlar elde edilemez.
 
Dövüşlerin dışında sanaldan edinilen kazanımları irdeleme çabasındayım. Örneğin sizinle müzik ve diğer sanat edinimlerinizle çevreniz ve benim çevrem kalıcı kurumsal ilişkiler geliştiremez miyiz?Bu bir örnek.

Çok mantıklı zaten ihtiyacımız olan da tam olarak bu. Çünkü konservatif yetiştiğimiz için sıkıntılarımızı da kendi içimizde yaşıyoruz.
 
Tıkandığımız, takıldığımız yerler nerelerdir?

Sorunlara içeriden bakmanın sıkıntısını yaşayan bizlere en büyük yardım, dışarıdan bakan -sizin gibi kültürlü çevrelerin yardımlarıyla aşılabilir kanısındayım. Hani derler ya, "kafasına şimşek düşen insan sesini duymazmış" diye işte tam da bu noktadayız.
 
Pek çoğuna tecrübelerimizle bir şeyler göstermeye çalışıyoruz fakat tıkanıkların aşıldığını görmek zor. Bir yerlerde özel vana ve baskı grupları seziyoruz. Sürekli vermek/sunmak bir aşamadan sonra sıkıcı bir hâl alıyor.

Bir kısır döngü içine girdik, sıkıntı tam da söylediğiniz gibi kilit noktalardaki bu guruplar.

Böylesi bir durumda içe çekilmek mi, dışa vurmak mı daha kazançlıdır sizce?

Tüm kurumlarımız bir genel müdürlüğe bağlı ve malesef onların bizi temsil edebildiği ya da anlatabildiği kadarız.

Dışında boş zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz?
İş - bölümü ile çevrenizi görev bilincine itebilir misiniz örneğin?

Bence böylesi bir durumda en sağlıklısı şu an yaptığımız gibi kendimizi dışında tutabildiğimiz bir toplulukla sanatımızı en iyi şekilde icra edebilmek çünkü zaten bizim oluşturduğumuz farklı ritim dışında kalanlarıda etkileyecektir. Yani içten dışa bir iyileşme kalıcı olacaktır diye düşünüyorum. Fotoğraf çekmek ve motora binmek bütün stresimi alıyor, bütün sorunları unutuyorum bir süre. (Gülümseme)
Zaten yapmaya çalıştığımız da bu yani bölümler halinde ilerlemek.

Diğer - sizin gibi insanları, özellikle sanat çevreniz dolayısıyla hareketlendirmek, mevzuatın dışında üretimlere zorlamak gibi bir çabanız oluyor mu?

Esasında bir çoğumuz zorunluluktan mevzuatın dışında bir şeyler üretme çabası içinde.

Onları merak ediyorum. STK' lar bu konuda destek olamazlar mı?

Bizler belli bir kültürel formasyona sahip ve bu birikimlerini koruyarak geliştirmeye ihtiyacı olan insanlarız.
Ama ben isterdim ki tüm sanatçı arkadaşlarım kadrolu olsun, geçim kaygısı olmadan, ay sonunu getirebilme kaygısı olmadan, kredi kartlarıyla ya da banka kredileriyle boğulmadan, rahat bir şekilde sanatlarını icra etseler. Ama işin içine geçim sıkıntısı girdiği anda sanatsal anlamda verim almak hayal oluyor maalesef.
 
Şöyle bir fişek çaksak çok mu cesur olur; "değerli arkadaşlar, potansiyelinizi kullanabilirseniz şimdikinden 10 kat daha fazla kazanabilir ve üretebilirsiniz".
 
Bizler potansiyelimizi kullanmaktan memnun olan bir gurubuz. Hatta hayatımız bu potansiyeli zorlamak üzerine. Mesela
Hatta hayatımız bu potansiyeli zorlamak üzerine. Antalya şehrimizde o kadar çok konser verilebilecek tarihi mekanlarımız var ki, belki de dünyanın hiç bir bölgesinde bu kadar büyük potansiyel yoktur ama bu potansiyeli kullanmak için iyi bir organizasyon çalışması gerekli.
 
Potansiyelleri daha iyi değerlendirmek için bu tür birliktelikler gerek miyor mu?

Kesinlikle gerekli ve Antalya Opera ve Balesi olarak bütün arkadaşlarım büyük bir özveriyle çalışıp çok güzel Resitaller, Triolar, Quartetler, Kentetler, Oda orkestrası konserleri ve daha bir çok sanatsal faliyetler de büyük bir zevkle görev alıyorlar. Koromuz ve solistlerimiz müthiş işler çıkarıyorlar. Bale sanatçılarımız çok büyük bir özveriyle çalışan harika bir guruptur. Mesela en son Uyuyan güzel bale temsilimiz görsel bir şölendi.
Koromuz ve solistlerimiz müthiş işler çıkarıyorlar.

Katkınız için teşekkür ederim. Başarı dileklerimle.
 

Bunlar Uyuyan güzel balesinden görseller:
Sizinle sohbet etmek çok zevkliymiş.
 
Değer verdiğiniz için ayrıca teşekkür ederim.
 

EK 1:




EK 2:



EK 3:



EK 4:



EK 5:



EK 6:


 
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol