DİYALOG MÜZESİ

SILA GÜVEN İLE

390. DİYALOG: KETUM

"Sanat ve tanışma" denilince ne anlamalıyız, ilk karşılaştığınız bir şey ile nasıl ilişki kurarsınız? (ArtCRITICS)

Güzel bir soru. Sanat aynı zamanda psikolojik bir durumdur. Bunun tam bir cevabının verilebileceğini zannetmiyorum. İnsandan insana değişecektir.

Size göre?

Tabii ki: "Dediğim gibi insandan insana değişkendir... Gerçi "size göre" sorusu da tamda söylediğim şey'e gönderme yaptı

Yanıt alamamış olduk bu durumda, doğru mu?

Yanıt: "Bir insan bir eserle karşılaştığında beğenebilirse, ötekisi beğenmeye bilir. Sanatı sanattın içinde olanlar belli bir birikim- bilgi içinde algılar ve değerlendirir.

Bugün günümüzde sanat eserlerinin fiyat değerlendirmesi bile neye göre olduğu tartışılırken... Sanatın içinde olmayan insanların duyularına hitap edebilmesi görecelidir.

Üç - beş farklı yaklaşımınızla karşılaştık bu durumda

Birincisi beğeni özelinde "tanışmamı beğenim / beğenilerim etkiler.

İkincisi "sanatın içinde olanları tercih ederim".

Üçüncüsü, "Bilgi birikimi ve algılar" benim için mühimdir.

Dördüncüsü, "değerlendirme kriterleri" ve son olarak "sanatın içinde olmayanlara da hitap"...

Detaylandırmak ister misiniz?


İkincisinden başlıyım: "Sanatın içinde olanları tercih etmek" sanatçı olarak elitist bir tutum olarak görürüm ve bu bizi ilerletmez sanat kişisel olduğu kadar toplumla da ilerlemeli.... bu da benim görüşürüm.

Marcel Duchamp, seyirci olmadan sanat olmayacağından bahseder. Bu seyirci sadece sanatın içinde olanlar değildir. Sanatın içinde olanlar ise tarihi iyi bildiği kadar unutmasınlar ki bugünün değer ve kuralları yarının yıkımı ve yeniden doğuşudurlar. Bu yüzden bir sanatçı bilim adamından farksız ve deneyci olmalıdır. Dördüncü sanatın içinde olmayanlara hitap etmek için insanları iyi tanımalı işin felsefi ve psikolojik kısımlarını iyi bilmek gerekir.

Sanatın halkı yönlendirmesini istiyorsak önce halkın hangi durumda olduğunu iyi anlamalıyız.
 
Yarının yıkımı' na takıldım, olmayan bir şey nasıl yıkılabilir ki ve deneycilik başlıbaşına bir konu sanırım... Durum tespitlerinin bile yapılamadığı / yapılmadığı başlangıç aşamasında mıyız ve eserlerinizin / çalışmalarınızın nasıl değerlendirilmesini arzu edersiniz?

Bahsettiğim estetik ve kurallar açısındandı. Evet, deneycilik demeyelim... Sanat'ın bilimin içinde yer alma konusu uçsuz bucaksız bir konu. Durum tespitini ülkemizde maalesef yapamayız belki de... bir örnek Picasso halkını anlamasa Guernica olur muydu?

Bu noktaya çok takılıyorum. Bir kaosun içindeyiz, aslında 3.Dünya savaşının göbegindeyiz.

Sanat yapIyoruz?

Ne Kadar yapiyoruz?

Kime ve neye gore?

Ülkemizi tanımayan sadece İstanbul'dan sanat yapan bir sanatçı olabilir mi?

Ben kendimi de eleştiririm bu konuda... Sanatsal açıdan bakmak sadece bir kısır döngü, derinliği olmayan... Sanat açısından ise; sanat her zaman başlangıç aşamasında olacaktır, teknoloji ve insanlar ilerlediği sürece.. Ben ise bilimden uzak bir sanatın olmaması görüşündeyim. Hem teleskop hemde mikroskopla yapılan gözlemlere meraklıyım. Bir projem kanser virüsleri üzerine... İnsanların en büyük hastalığı... Estetiğe ve sanata bakış açılarını değiştirmeye çalışıyorum ama bunu yaparken amacım iyi eserler üretmek. Aslında kendi canlılarımı inançlarımı, düşüncelerimi yaratıyorum, her ressam gibi.... Kendim konuşmayı sevmiyorum, çünkü eserler konuşmalı. Bu kadarını bile zor yazdım.

Sanatı bilim veya başka disiplinler içine alma çabalarına karşı olduğumuzu öncelikle belirtmek isterim çünkü bize göre sanat başlıbaşına bir disiplindir hatta insanlık tarihinin yüzakı bir disiplin...

Guernica örneği ile sürekli karşılaşırız fakat şimdiye kadar Picasso'nun dehasındaki "hiç söylenmeyeni" söyleyeni de göremedik, malesef.

Gelecek kurgularında 3. Dünya Savaşı gibi bir kötü öngörü bizce hiç dile bile getirilmemelidir lakin sanat ve sanatçının görevlerinden bir tanesi de insanı korkularından kurtarmaktır dolayısıyla bağımlılık oluşturan bu ve benzeri korkular sanatı mahvediyor, kanımızca.

Lütfen yazmaya devam ediniz çünkü siz sanatçılar yazmadıkları zaman başkaları adınıza yazıp siz de kalakalıyor ve bir şey de diyemiyorsunuz artık...

Geldiğimiz noktada "tanışmalarla" ilgili olarak en yakın çevrenizden sizi duyabilen herkese neler söylemek istersiniz?


Bir, sanatı asla bilimin içinde görmedim. Sadece bilim değil bir çok disiplinle beraber gitmeli.... Rönesans dönemi buna en güzel örnektir. İkinci, Picasso çok iyi bir kopyacı belki, kendi asla olamamış ama dehadır ve nesillere vereceği çok iyi dersleri vardır. Unutmamak gerekir. Üç bir ressam, yazar.... her zaman iyi şeylerden bahsetmez. Sınırdaki savaşı görmeyenler ise kördür... Bu bizim yanlış bakış açımız. Bu yüzden maalesef bizden "sanatçı" çıkmıyor, çok elitist yaklaşıyoruz.

Dünyadan uzak yaşıyoruz. "Sanatçı" kelimesi herkes tarafından kullanılmamalı bence... İçini boşalttığımız sözcüklerden biri. Bu kadarını yazabilirim, malum çalışmam gerekli.

Konuşarak sadece, ilerleyemeyiz.

Sanırım devam etmek istemiyorsunuz bu durumda okuyucularımızın dört açılmış gözleri ve kulakları "ooo" deyip kalakalacaktır.


Evet, yetiştirmem gereken bir sergim var. Lakin yanlış ya da doğru tartışılır.

Şu kadarını yazayım: "Fransa'da büyüdüm, İngiltere'de okudum. Birçok dünya Müzesi'nde de eser inceleme ve rehberlik fırsatım oldu. Maalesef ülkemizde ki bakış açısı farklı bulurum.

Katılmadığım çok konu var. Benim dünya görüşüme ve sanat öğretilerine ters gelen. Biraz fazla "köşeli bakıyoruz".

Bir daha ki sefere bol bol tartışır konuşuruz.

Hatta sergime beklerim.

O özlediğim, istediğim cümleyi alamamanın sıkıntısı içerisindeyim nedense. Sanatçılarımız ketum olmak zorundalar mı, "birileri bir şey der" endişesi mi taşıyorsunuz?
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol