DİYALOG MÜZESİ

DİSİPLİN

1089. DİYALOG: EKODEVLET


Çöken devlet sistemleri için sizin önerileriniz nelerdir, insanlık birikimi hangi çözümleri öneriyor?


Necip Okutan


Hukuk yeniden düzenlenmeli, 

Devlet hiyerarşisi yeniden bağımsız ve baskısız olmalı, 

Güvenlik artırılmalı, 

Kişisel fikir sunum özgürlüğü gelmeli, 

Fikirlerin düşüncelerin hür olduğu bir ortam ama öncelikle liyakat sistemi temel sorun ülkemizde. Genel olarak devletlerin tıkanmalarının nedenleri ise; Hızlı nüfus artışı, 

Yaşlılık oranın yüksek oluşu, 

Tatlı su kaynaklarının tükeniyor oluşu, 

Teknolojinin dengesiz ve orantısız bir şekilde hızlı olması, 

Sıcak savaş yerine silah tüccarları, çözümü, ilaç sanayisine yönlendirmeleri ayrıca global gelişmiş ülkelerin başındaki liderlerin diktatör edasıyla yönetim sunmaları. 


Halil Özdemir 


Bana göre çöken devlet sistemlerinden önce insanlığı tartışmak gerekir. Zira sistemi getiren de çökerten de insanın kendisidir...! Bu konuyu uzun bir süre konuşmak gerekir. Yaradılışımıza UYĞUN, özümüze dönmemiz gerekmektedir. Dedim YA bu konuları hemen birkaç satırla izah etmek mümkün değil. Ben iyi akşamlar diliyorum.


Nuri Aslan


Böylesi bir dünya sisteminde beklenti içinde olmaktan ziyade, ceberrut rejimlerin bir an önce gitmesi için mücadele edilmesi gerektigine inanıyorum. Hem Türkiye hem Almanya'da yaşayan bir sanatçı olarak, var olan sistemden beklentim yok. Dolayısıyla edebiyat ve resim alanında üretmeye bu yıl da devam edeceğim.


Tek çözüm ekosistemi temel alan sosyalist bir yapılanmadır. Çürüyen kapitalizmin gezegenimizi getirdigi durum ortada. Sosyalist derken; ekolojiyi temel alan yeni bir yapılanmaya ne ad koyarsak illa sosyalist demek şart değil tabiiki… Gezegen binlerce yıldır rasyonalist mantıkla yönetiliyor VE hep kötüye gidiyor çünkü insan "bir akla sahip olmayı" her şeye tahakküm etmekte kullanıyor ve doğayı tahrip ediyor. Adil olmayı beceremediğinden mi yoksa doyumsuz hırsından mı, düşünmek lazım! Özet olarak diyecegim bu.


Muzaffer Zeytinoğlu


Demokrasi yani halkın egemenliği tam olarak uygulanmalı. Devletin bütün kurumlarında adalet ve liyakat tam olarak yerleştirilmeli.. Sivil toplum örgütleri özgür olarak çalışabilmesi. Çünkü halk adına en iyi denetimi onlar yapar. Sistem layıkıyla kurulursa gerekli denetimi yapar.


Çağlar Tunya


İlk olarak insanlık değil, tüm ekosistemi içerisine alan bir çözüm arayışı gerekiyor. Demokrasi için halkın eğitilmesi şart ve yönetim kurulunun insan ilişkileri uzmanı ve teknolojik inovasyon hakkında uzman kişilerden oluşması sağlıklı olur. Evet, bu doğanın bir cevabı değil, insanın açgözlülüğünden kaynaklı olan kendi kendine verdiği zararlardan sadece biri, virüs. Doğaya değil kendimize zarar veriyoruz, ekosistem her zaman kendini yeniledi ve bu potansiyele sahip.


Güney Karakülah 


Sosyalizm aslında hem dünya hem de  insanlık açısından düzgün bir sistemdi çünkü ihtiyaçlar kadar tüketim ve üretim söz konusuydu. Afrika' da açlık ve bi ton ülkede fazlasıyla israf var. Dengesiz bir gerçeklik yani ama Sovyet Rusya' da dağıldı. Anarşizm ise biraz daha ütopik bir durum haline geldi. Aslında bir nevi cennet ama günümüz insanlığının kaldırabileceği bir durum değil gibi. Artık daha yeni rejimsel düşünceler ve evrensel anlamda daha geniş ve güçlü örgütlenmeler gerekiyor. Aslında çok basit bir durumda söz konusu "bir parça iyi niyet herşeyi çözümler" ama insan hala muamma bir canlı, belirsiz, hasta ve aç bir canlı… Bir taraftan da bahsettiğin konu bayağı zor bi konu çünkü görelilik kavramı diye bi durum var her şey, herkes için başka bir şey ifade ediyor. Ben yine de biraz iyi niyetin bütün dünyayı ve insanlığı kurtaracağı düşüncesindeyim.  Bahsettiğim bu iyi niyet konusunu en çok önemsemesi gerekenler kitlelere önderlik yapan insanlar anlamalılar ki bütün insanlığın hatta canlılığın kaderi birbirine bağlı. Bu salgın hastalıklarda bunun ispatıdır. Bir kişiden bütün dünya hasta oldu. 


Sevgiler


Ağıt Uğur Uludağ 


Michel Foucault 1975' yılında ele aldığı önemli yapıtı Hapishanenin Doğuşu adlı eserinde, normalleştirme kurumu olarak hapishaneleri ve ehlileştirme disiplinini anlatmaktadır. Dolaylı olarak Foucault’un niyeti modern dünya iktidarlarının, kitleleri kontrol altında tutabilmek adına geliştirdikleri yeni yöntemleri aktarmaktır. Finalde Foucault düşüncesi, modern dünyanın aslında yarı-açık bir cezaevi olduğu yönündedir. 


Akıllara ister istemez Foucault’tan 21 yıl önce yazılmış Orwell’in 1984' adlı yapıtı gelmektedir. Büyük Birader sahiden de bizi izlemekte midir? Daha kötüsü bizler bu konuda ne yapmaktayız? Modern dünyanın ultramodern bireyleri olarak yaptığımız şey büyük biradere dilediği her şeyi severek vermek, üstelik üzerine para vermektir. Modern dünyanın en büyük tanrısı şüphesiz Google’dir. Her şeyi gören ve gözeten tanrıdır o. 


Google’ in açtığı yoldan ilerleyen devlet ilişkili özel şirketler, insanların ürünleşmesini sağlamış, tarih boyunca iktidarların giremediği özel alanın sınırları aşılmış ve insanoğlu dijital bir kale çerçevesinde sıkışıp kalmıştır. İktidar ve devlet yapılarının bu yeni dünya düzeninin merkezinde konumlanmayacağını düşünmek bence büyük bir yanılgıdır.


Özellikle Avrupa’da parlamentoları doldurmaya başlayan milliyetçi yaklaşımlar, uzun vadede insanlık ve devlet yapılarını daha ileriye değil, aksine otokratik bir şekilde daha geriye gidebileceğini göstermektedir. Ne düşündüğü, ne yediği, nerede ne yaptığı büyük birader aracılığı ile izlenen toplumlar, sosyalist hayallerle avunmaktadır. 


Çok uzak olmayan bir gelecekte, yükselmekte olan Asya’nın ideolojiye bağımlı, kapalı dünya ve toplum anlayışı, dünyaya bir Corona Virüsü gibi yayılmaya başlayacağını, bozulan devlet düzenini toparlama derdinde olan yalnız ve güzel ülkemizin ise bundan kaçamayacağını düşünüyorum. Dijital çağın daha önceki çağların pratiklerinden oldukça farklı olmasından dolayı, uzun vadede dijital bir devletten kaçamayacağımız da aşikar. 90’lardan bu yana Avrupa’dan ülkemize dalan Neoliberal anlayışın çevresinde savrulan ülkemizin, daha uzunca zaman ilerici bir devlet sistemine dönüşeceğini de ne yazık ki düşünmüyorum. Gelecekte Asya’dan kopacak bir dalga çevresinde savrulmamamız bile bir başarı olurdu.


Sarı Kedoş Luna


Benim kendi şahsi fikrim. Hepsi bir çatı altında toplanmalı ve o ülkeyi bu çöküşe götüren devlet adamları sülalecek çalıştırılması, tüm mal varlıklarına el konulmalı. Eminim tüm ülkeye yetecek kadar çalmışlardır. Kuzey Kore iyi yönetiliyor bence baksanıza corona içeri sızamamış! Dağıtmak için değil çoğaltmak için çabalamalı. Herkesin hakkını gasbetmeseler ülke neden çöksün ki? 


Asu Emre


İllüzyonun gözlerimizin önünde eridiğini görmek gerçekten çok zorlu bir o kadar da kutlu bir oluş. Bu kaçınılmazdı ve oluyor. İnsanlık derhal mikro bilinçten makro bilince geçebilmeli. Olacak olanlar bunun olmasını hızlandıracak. 


Okul sistemi derhal değişmeli, çocuklara insan varlığının boyutları anlatılmalı, doğa bilincine uyumlandırılmalı. Eski enerjiye hizmet eden ikilik yaratan hiç bir sistem kullanılmamalı. Bir uç daima diğer ucu beslemekte. Bu durum insanlığa dolayısıyla onu kapsayan doğaya hizmet etmiyor. Bu bilince zaten yer olmayacak. Ben merkezli yalnızca insan merkezli devlet anlayışına da yer olmayacak. İnsan yalnızca tabiatın bir parçası. Bu anlayışı prensip edinmiş gerçek eşitlik gerçek adaletten yana topluluklar oluşması kaçınılmaz olacaktır. 


Yani bırakalım çökmekte olan çöksün ki -öyle de olacak insanlık ayakta kalmak istiyorsa olanlardan ders çıkarıp bir yeni sistem evrenin kendi içinde kurduğuna uyumlu bir sistem elbette kuracaktır. Kendisini tabiattan ayrı tutmayan ve hatta evrenden ayrı tutmayan makro bilinçte bir sistem... Belki o zaman devletlere de ihtiyaç kalmaz.


Çok sevgiler… 


385. DİYALOG (DİYALOG TÜR İKİ, SAYI: 25)


Devlet, siyaset, din, ticaret gibi diğer disiplinlere KAYAN SANAT nasıl geri kazanılabilir? (ArtCRITICS)

Erkan Yazargan
: İnsanlığa acı çektiren temel sorunların başında gelen disiplerin içiçe geçişi ve dolayısıyla oluşan karmaşanın kaynağı yerini bulamamak veya istismarlardır.

Disiplinler arası alış veriş doğalken nasıl oldu da bu hale gelebildi sorumuzun en yalın yanıtı, disiplin temsilcilerinin aymazlığıdır. "Bir yandan devleti, diğer yandan ticareti, öteki yandan dini ve öbür yandan sanatı idare etmek" söz konusu olamaz.

Sorumluluk sahiplerinin başkalarının işine burnunu sokmadan kendi sorumluluk alanlarında hareket etmeleri hem etik hem gerçeğe daha uygundur. Karmaşaya yol açan bir diğer neden de yerini bulamayanların başvuruları olup çoğu yanıltıcı olmaktadır.

Form bilgilerinin eksiksiz doldurulması gereğinden yola çıkarak baştansavma iş yapanların tümü tasfiye edilmeli yeri belli, yerini bulmuş, programı anlaşılır ve gelecek vaadeden kişi ve kurumlara enerji harcanmalıdır. Amiyane tabiriyle "her maydanoza, marul olmanın" anlamı yoktur.

En kestirme ve sonuç alıcı iş, bu aşamada: "Diğer disiplinlerde aktif sanatçıların ajanlık yapmalarıdır yani bulundukları yerin imkan ve enerjisini olabildiğine / alabildiğine sanata aktarmaları gerekir. Tabii bu arada sanatın içindeki diğer disiplin ajanları da gözardı edilmemelidir "

Mevcuttan devam etmek istiyorsanız sorun "sanatın gücünün, etkinlik alanlarının v.s. farkında olamayan sanatçılar kaynaklıdır" gibime geliyor aksi başka disiplinlere kayıp onlara hizmet etmeleri düşünülebilir mi? Daha önce bir kaç diyalogumuzda değinildiği gibi enerjini ve birikimini nerede kullanıyorsun sorusunun yanıtı sanatçının hangi disiplinin adamı olduğunun da cevabıdır aslında.

En basit örneği ile "yapıp sattığı tablonun geliriyle gayrimenkul satın alan veya gayrimenkule yatırım yapan KİŞİ sanatçı değil emlâkçıdır" demiştik. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Durum tespitlerinden sonra çözüm bulmak daha kolaydır. Sevgi ve yerindelikle...

Cabbar Kaygısız
"Ne iş olsa yaparız Abi" ile "Yedi Kocalı Hürmüz" arasında tercih yapmak zorunda kalan "kel başa şimşir tarak siparişi veren" ve eleştirildiklerinde köpüren sabun kıvamında hamam tellaklarının temizlikten bahsetmesi düşünülebilir mi?

Süheyla Akman Türkiyede işin uzmanı işsiz gezerken diploması bile olmaya torpille işi alıyor, bu yüzden hiç bir kurum düzgün çalışmıyor.

Muvaffak İren
Kapitalist sisteminin çarkları sanatla ugraşanlarıda çok büyuk oranda endi kuralları içine çekiyor.. Sanat üretenler piyasayı oluşturan müesses nizamın baskıları ve sıg dünya görüşleri dogrultusunda ucuz kolay harcı alem isler üretip bu düzenin imkanlarından nemalanmayı yeğliyorlar.

Ancak kollektif bilincin gelişimi toplumsal gelişim dinamikleri olan disiplinlerde 'Sanat-Bilim-Maneviyat--felsefe 'etik değerlerin bireysel olarak filizlenmesini saglayarak sanatın toplumsal aydinlanmadaki rolünü yeniden olması gereken değerlere yükseltebilir. Bir aydının enerjisi kendisinde uyanmış olan hakikat bilgisinin çaga uygun enerjisini' gücü taşıdıgı ve bu enerji gücünü hakikat ilminin güncel enerjisiyle bağlantılı olarak sürekli takviye edildiginden enerji sıkintısı söz konusu olmaz.

Koruma faktörü insani bilicin farkındalık düzeyiyle orantılı,insan holistik-bütünsel bir bakışa dogru evrimleşiyorsa zaten ona uygun bir yaşam ve tercih icinde olur, bu haliylede toplumun lokomotifi olma görevini ifa eder.

Çatışmadan menfat sağlayanlar oldukça bu sürer. İnsanlar insan hayatının her seyden önemli olduğu ve devletlerin en önemli görevinin bunu sağlamak konusu olduğu bilinci genele yerleşene kadar...

Kut Tuncay
: Sanat öyle kayganlıklarla yoldan çıkacak bir labilitedeyse vazgeçilmez kalamaz, feda edilebilir!

Durum çok üzücü. Bu aralar maalesef gözlemlediklerimden yola çıkarak, artık sanatla zanaatın olduğu gibi karıştırıldığı kanaatindeyim. Bu bir emperyalist bakış açısı ve doğal olarak tarihte de tekerrurleri oldu ama ülkemizde siyasal etiğin olmaması çok ciddi bir dejenerasyon sebebi. Çaresi de olduğuna inanmıyorum zira sizin sorunuzdaki disiplin oturmamış. Halen sanatçı, lumpen profilinde. Onlar sadece ürünlerini paraya değiştirmek ve bunu başarı ölçüsü görmekten mutlular. Yetinen adamdan SANATÇI olamaz.

Sanatçı daima bilinçli bir doyumsuzluk ile davranmalıdır. Oysa bu profil gayet kıvamında, basit temel hedeflerle başlayıp onlara yakınlığına göre de memnuniyet duyuyor, kolayca doyuyor...

Orkide Erdem
: Selam. Sanattan önce diğerlerinin düzeltilmesi gerekir
 
Aykut Çınar: Bu çok uzun ve çok yönlü bir tartışma konusu fakat sanatçı sanatın gerektirdiği yerde durabilirse sanat hiçbir yere kaymaz. Bir açılım olabilir belki.

Bu konunun da birçok yönü var bence, ekonomik sebeplerden eğitim durumuna kadar olabilir ama mazeret olamaz.
 
Cem Sultan Ungan: Sanat zaten etiktir. Etik olmayan sanat işlemez, işini görmez, yeşermez, yok olur. Sanatın etiği, yapanla kendi arasındaki ilişkinin doğruluğunda saklıdır.

Şahsi entellektüell bütçelerle sanat disiplininde kalınabilir. Bunu için bilinçli tarafsız toplum örgütleri yada sanat sever yatırımcılar gerekli. Türkiye için rüya gibi çünkü eğitimli zengin aile sayısı az olan bir ülke olduğu için, dönemi değiştiricek, üst sanat yapılamıyor.

Gülsen Tozacan: Sanat özgür olmalı. Aileyi kök salmış ağaç olarak düşünürsek sanat köklerinden beslenebilir.

Tolga Göçen
: Ruhunu sanat sevicisi şeytana satmış bir sanatcı ölmüştür. Kalan sağlar sanatı yüceltmeyi sürdürür...
 
Emel Toktaş: Ticaret her şekilde var. Onu yok sayamazsınız. Din, siyaset ise sanatta üslup değişikliğine sebep olan etkiler.. Bir devletin süreçlerini yansıtıyor. Eğitimlerini kavrayamıyorlar. Kuralları anlayamıyorlar. Uygulanamayan bir şey anlaşılmamıştır. Kağıt ona o kağıda v.b. "Bakar".

O zaman oturup kopya çalışıyorlar. En kolayı bu... Yeteneği varsa bunu uygulama alanı buluyor.
 
İbrahim Zeki Uysal: Sanat, sanat olabildiği müddetçe başlı başına insanın dışavurumcu ifadelerinin bütünlüğünü taşımakta.

Ürettiği eserlerde duygusal devinimini, yaşam içindeki sürecini, toplumsal ya da kişisel bakış açısını görmek mümkün oluyor fakat maksat sanat eseri üretimi dışına çıkıp, ticari kaygı ile ya da metâsal çıkar elde etmek dilendiğinde sanat etiğinin de dışına çıkmış oluyor.

Bu bağlamda sanat etiği için, sanatçının üretilen eserde "mesaj kaygısı taşımak, duygusal devinimi vurgulamak, toplumsal gelişimi önemsemek ve şahsi çıkarları" için eser üretmemesidir diyebiliriz.

Ülkemizde ki en ciddi sorun ise bana göre iletişim bozukluğu ya da iletişimsizlik. Eğitim, maddi kaygılar, siyasal ilişkiler v.b. sorunlar birçok kişiye göre sorun teşkil etse de, yüzeyde görünen sorunların temelinde iletişim sorunları yer almakta. İletişim sağlanırsa yani ulaşılmak istenen kişi ya da olguya doğru bir yol izlenen iletişimle ulaşılırsa tüm sorunlar zamanla varlığını yitirecektir.

İyi çalışmalar dilerim. Görüşlerimi aldığınız için teşekkür ederim...


TEKNİK

"Sanat ve Teknik" denilince ne anlamalıyız, siz sanatınızda hangi teknikleri kullanırsınız?

Emel Toktaş
Yunanca sanat teknik demek. Umberto Eco tekil formla çoğaltılmış formun ayrımını rönesansa kadar bilmeyen dünya için, sanat ile zanaat arasında farkın algılanmadığını anlatır. İyi bir teknikle üretilmiş her şey sanattı. Sanatçı isteği her tekniği nakış da dahil tasarımı için kullanabilir. Picassonun Avignonlu kadınını Sabancı müzesinde halı olarak izledik.

Sema Akkurt Doğan
Düşüncede ürettiğimi görsel yada yazı ya yansıtırken, belirli tekniklere sıkışıp kalmak bana uygun değil. Araştırmayı ve sürekli yeni teknikler deneyip kendimi geliştirmeyi severim... Kavramsal içerikli malzemeli çalışmalarla(ahşap üzeri metal) resim alanında yola çıktım... mekan içi düzenlemeler... tual üzeri karışık işler,akrilik/zift/...aklınıza gelebilecek her türlü boya ve malzeme... son iki senedir fotoğraf + dijital resim...ve son iki yıldır düz yazı / son bir yıldır şiir. Düşüncenin sınırsızlığını her hangi bir tekniğe bağlı kalarak yansıtmak neden? Neden teknikte sınırsızlık bazı kesimlerce tutarsızlık olarak algılanır? Düşüncedeki sınırsızlık,neden teknikteki sınırsızlık ile desteklenmesin?

Can Emed
: Teknik bir sanat üretirken kullandığınız ve tercih ettiğiniz aletler ve bunları kullanmaktaki ustalığımız, bilginiz, pratikteki ustalığınız ve tecrübenizin toplamıdır. Tekniğinizdeki ustalık ve zanaat ile meydana gelir. Sanat ise o teknik ile meydana getirdiğiniz nesneye kattığınız ve oluşturduğunuz kendinize özgü dil, içerisine kattığınız mesaj ve tekniğinizdeki armoninin toplamıdır. Türkiye'deki sanat camiasında genellikle bu iki kavram, yani "Teknik" ve "Sanat" birbirine karıştırılır ve bu konu üzerinde sonu gelmez tartışmalar yaşanır. Ben ürettiğim eserlerimde genellikle 2 ayrı tekniği birlikte kullanırım.

Özel olarak Almanyadan temin ettiğim Kristalize edilmiş ve sıvılaştırılmış Akrilik boya kullanırım ve bu boyayı Airbrush olarak adlandırdığımız Türkiye'de "Pistole" denilen Havalı Kalem ile eserimi üretirim. Sonrada rötuş olarak klasik Yağlı boya tekniği ile eserlerimi tamamlarım. Her resmim için Tuval üzerinde resmetmeye geçmeden önce farklı farklı karakalem skeçler yaparak ne yapacağıma önceden karar veririm. Rastlantısal resim yapmam.

Eserin yapım aşamasında her sürecini önceden planlarım. Yapım süreci benim için keyifli geçer ve tabiiki bu süreçte ilham gelmiş olması da benim için ayrıca önemlidir.

Andrea Primavera
Önceden canlı kompozisyon karşısında yaptığım çalışmalarımı şimdi teknolojinin de yardımıyla fotoğraflar çekerek yapıyorum. Dijital ortamda tasarladığım görseli yağlıboya olarak tuvalime aktarıyorum. Yağlıboya tekniği olarak halen gönlüm realizmden yana olsa da farklı fırça ve spatula kullanışlarıyla kendi teknik arayışımı devam ettirmekteyim. Yasemin Yazar: Teknik usta oldukça gelişir. Doğru teknik kullanmak bazen sanat eseri yapar bazen yapmaz ama zamanla doğru yolu bulmaya götürür buda düşünce demek doğru teknik tek başına yeterli mi?

Sevgi Ürüm
tekno -tekni eski yunancada -belki yenisinde de - sanat demek. uygulayım anlamında. o kadar içiçe yani.

Cem Sultan Ungan
: Sahne Tekniği? Oyunculuk Tekniği? Mekanik Teknik? Bu sefer atlamak istiyorum.

Tolga Göçen
: Bütün teknikleri. Sayılamayacak sayıda teknik mevcut. Her tablonun farklı bir tekniği - şerbeti var. Konu ile ilgili bu kadar yazmanın kafi olduğunu düşünüyorum.

Kut Tuncay
: Sanatın teknikle ayrı anılmasını anlayamıyorum zaten -zira "kendi içinde sanatı ifa edişin mutlaka belirli teknikleri olması da gerek" diye düşünüyorum. Kişisel olarak ise açığım yenilikçi teknikleri kullanmaya, klasikler kadar. Örnekleme için dijital yenilikçi teknikler olabilir -fotoğraf sanatına yepyeni boyutları getiren...
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol