DİYALOG MÜZESİ

TARKAN ÖZEL İLE

431. DİYALOG: UYUYAN KİM



Merhaba, "bazen takmıycaksınla ilgili" neler söylemek istersiniz?

Koca evrende zerrecik kadar bile değiliz. Quantum Bilimi, "her şey enerji ve enerji asla ölmez, boyut değiştirir" diyor. Quantum Bilimi araştırmak bana uyanmayı, hiçbir şeyi takmamayı öğretti. Denizde damla kadarını biliyoruz. Bilmediklerimiz derya denizler kadar. Evet, sanırım olan biten saçmalıkları takmamayı öğrenmek gerek

Quantum ile insan / birey bilincini nasıl özdeştirirsiniz, quantumdan mistik zırva çıkaranlar da var nitekim..?

Çok basit, her şey atomlardan ibâret. Bu bilimi anlamak çok zordur. On yıldır takip etmekteyim. Çok araştırmadan bir şeyler algılamak oldukça zor. Anlamayanlar pes etmiş. Asıl zırvalamak günümüz sistemlerine inanmaktır. Din ve para sistemlerinin dünyayı ne hâle getirdiği ortada. Bilim insanları "quantum ile ilgi bildiğiniz her şeyi unutun, bizlere öğretilen her şey yanlış" diyorsa biraz araştırmak lazım. Bazı insanlar yalanlar ile yaşamayı ve uyanmamayı tercih eder çünkü korkar... Gerçekler zordur. Mavi hapı alıp uyuyan koyun olmayı tercih edenler de var, ben kırmızı hapı aldım ve sürekli şaşırmaya devam ediyorum

Bizi de şaşırtın lütfen! CERN' DEKİ Helyum elektronu ile NASA' DAKİ diğer eşiti, aynı yolun / çekimin yolcusu olduğuna göre; biricik olması bakımından farklı değil midir?

"NASA, yalan ustası. CERN durduruldu. Söyledikleri de yalan". Bilim, hiçbir zaman durmaz sadece yer altında gizli çalışmalarına devam etmektedir. Dünya halklarının hazır olmadıklarını düşündükleri için açıklama yapılmıyor. Dünyada %75 gayet güzel koyun koyun uyumakta, malesef. İnsan DNA' SININ %97' si kapalı hâlâ. Bu gerçeği tıp dünyası açıklamıyor. Sadece %3 DNA açık konumda ve bizler bu haldeyiz. Beş bin yıllık Sümer tableti Beyon' da bulunan Pineal Glandi açıklıyor ancak bu yolda uyanış olabiliyor mu! Günümüzün tüm sistemleri insanlık karanlıkta kalsın ve modern kölelik devam etsin istiyor fakat yakın gelecekte her şey alt üst olacak ve insanlık uyanacak çünkü başka şansı yok.. Evimiz dünyayı öldürmekteyiz!

Gözlüksüz göremiyorum, hep yanlış harflere basmışım

NASA ve CERN' İN üzerini çizdiğinize göre;
Soru şudur: "Gözleyene kendini göstermeyen gerçek sır mıdır, sır ise bu bilgiye sahip olduğumuza göre sıradan insana nasıl izah edebiliriz?"


Yanlış harfe basmanız mühim değil, editten sonra yayınlıyoruz!


Koca bilim adamlkarı daha bir şeyleri anlamamışken ve onlar da olan her şeyi açıklamaya ve anlamaya çalışıyorken, sokaktaki beyni yıkanmış sistem kurbanları - hepimiz, gerçekleri nasıl anlayabiliriz! Denizdeki damla kadar tüm bildiklerimiz. Sadece ikinci damlayı merak edip araştırmaya çalışıyoruz. Her cevap karşımıza bin yeni soru çıkarıyor. Sanırım DNA sadece %3 açıksa, olan biten gerçekleri algılama ve anlama kapasitemiz sadece %3 kadardır. Quantum, "her atom programlanmış" diyor. Yani program var ise programcı da var demektir. Önemli olan bu programcının ne Müslüman, ne Hristiyan, ne  Yahudi olmadığını algılamaktır. Binlerce yıllık beyin yıkamalar ve dogmalardan kurtulmak zayıf insanın işi değil. Güçlü, araştırmacı ve algıları açık olmalı, sorgulamalı... Evrenin zerrecikleri olarak her şeyi çözmeye çalışmak zaten komik olur. Tek isteğim bu güzel hologram dünyamızda daha mutlu, huzurlu ve barış içerisinde  yaşayabilmek ama açıkcası yolculuk yapacağımız gün geldiğinde bundan daha güzel bir hologram hayâl ediyorum

Herkesin her şeyine bilmesine gerek var mıdır, uzmanlıktan ne anlamalıyız?

Program - programcı zırvası da tıpkı Adnan Hoca denen üşütüğün Musa' nın asası odundu yılan oldu o halde yaratım vardır, evrim yoktur' una benzemiyor mu?

Acaba uykuda olan kim?


Şimdilik çıkıyorum. Sohbet güzeldi, teşekkürler. Zaman buldukça yazarım, saygılar...

Önemli bir yerde çıktınız. Zurnanın zırt dediği yerdi

Huyumdur davulu da zurnayı da severim dönünce yazışırız

Ok.




II. BÖLÜM


Yasak aşk, aşk mıdır? Diyalog Sanat

Aşkın hiçbir zaman sınırları olmamıştır. Aşka kural koyan insandır. Bu yüzden de mutlu aşk yoktur. Bilimsel olarak salgılanan hormonlar bize aşk duygusunu hissettirir ve bu hormonal durum maksimum iki yıl sürer yani şu an delicesine aşık olduğun birisine iki yıl sonra aynı oranda aşk duygusu duymayacaksın demektir.


Yakın gerçekte olduğu gibi evli birisinin aşkına nasıl yaklaşacağız ve asıl soru: "Gösteri dünyasının ülke kriterlerine göre aşk tecrübeleri kriter olabilir mi, kültürden kültüre değişir mi?"

Aşk insanın kontrolünde değildir. Aşk herhangi bir mantıklı durumu yada ahlâki durumu kaale almaz. İdogada aşk vardır ama evlilik yoktur. Evlilik de insan ürünüdür. En güzel aşklar sadece filmlerde vardır ve sonsuza dek sürerler. Gerçek hayat böyle değildir ve hiç olmamıştır. İki yıl sonrası insanlar birarada kalıyorsa genelde alışkanlık, sevgi ve saygıdan dolayı birarada kalmaktadırlar ama kesinlikle bu beraberlik devam etse de başka aşk arayışları sürekli olacaktır. Aşk insan kontrolünde değildir. Aşk herhangi bir mantıklı durumu yada ahlaki durumu kaale almaz. İdogada aşk vardır ama evlilik yoktur. Evlilik de insan ürünüdür. En güzel aşklar sadece filmlerde vardır ve sonsuza dek sürerler. Gerçek hayat böyle değildir ve hiç olmamıştır. İki yıl sonrası insanlar birarada kalabiliyorlarsa genelde alışkanlık, sevgi ve saygıdan dolayı birarada kalmaktadırlar ama kesinlikle bu beraberlik devam etse de aşk arayışları sürekli vardır.

İki senede bir aşk yaşayacağız o halde! Bendeki rakam beş'ti ama tüm canlılarda benzer duygular var mı?

İnsan deneylerinde beyindeki salgı ve aşk duygusu maksimum iki yıl... Sonrası karşılık ise eğer sevgi ve saygı olabiliyor. Beyinde aynı bölgede hem aşk hem nefret duygularının hissedilmesi çok şaşırtıcı bir gerçek ama aşk ve nefret el ele ve aralarında çok ince bir çizgi var. Sanırım başka bazı memeliler de aşk duygusuna sahip örneğin yunus balıkları ama bir çok memeli aşk değil birleşme içgüdüsünden öteye gidemiyor.

O halde, aşk insana daha mahsus duygu yoğunluğu! Soru şu; tutkular nasıl kontrol edilebilir?

Başka bir soru da şu: "Tutkular niye kontrol edilsin?" Neden kontrol edilebilinsin ki, özellikle aşk nasıl isteniyorsa öyle yaşansın. Buna saçma kurallar koymaya çalışmamız yada kontrol etmeye çabalamamız bence yanlış olanıdır. Unutmadan aşkı kim çözebilmiş ki biz çözelim. "Çözmeye çalışma sadece yaşamaya bak" derim...

Quantuma gelecek olursak gelecekte bir gün insanın tam zıt duyguları ehlileştirilip kuşatan baskınlıkta tümüyle olumluya / olumlunun egemenliğine dönüştürülebilecek mi?

Bence yakın gelecekte özellikle aşık olmak istemeyen ve aşkın olumsuz işkencelerine maruz kalmak istemeyenler için bir hap üretilecek ve aşk hormonları isteğe bağlı engellenebilecek. Bunun tam tersi de mümkün olacak. Hiç aşk yaşamak istemediğin birisi ile aşk duyguları uyandıracak hap olacaktır. Günümüzde bu çalışmalar var. Özellikle feromen yani koku yolu ile aşk ve arzulama üzerine parfüm sektörü çok deney yapıyor.

Cinsel uyarıcılar ve onlar kaynaklı klinik psikoloji denek / deney sonuçları quantuma geçme aşamasındaki insanlık arasındaki istismarcıları ne zaman durduracak?

--İstismar sorusu ideoloji ve din / inanç istismarcılarını da kapsamaktadır.

Pandoranın kutusu açılmıştır. Artık geriye dönüş yoktur. Gün gelecek quantum bilimi ve yüksek nano teknolojiler tüm kültürleri ve dogma inançları yok edecektir. Bu süreç başlamıştır ve çok hızla yayılmaktadır. Geçiş sürecinde istismarcılar mutlaka olacaktır ama süreç onları da zamanı gelince durduracaktır!

Teşekkür ederim.




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol